AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda açıklamalar yaptı.
Kuzey Irak’ta mağara arama-tarama faaliyetleri sırasında metan gazına maruz kalarak yaşamını yitiren 12 askerle ilgili konuşan Erdoğan, “Onlar, peygamberlik makamından sonra rütbelerin en yücesine kavuştular ve rabbimizin nimetiyle rızıklandırılmaktadırlar” dedi.
Erdoğan, “terör duvarı yıkıldıktan sonra her şeyin çok daha farklı olacağını” söyledi, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun da kazananı, hep söylediğim gibi; Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı ile tüm Türkiye olacak, ardından tüm bölgemiz ve bölgedeki kardeşlerimiz olacak. Ne yapıyorsak, işte bu anlayışla, bu hassasiyetle yapıyoruz. Pazartesi günü DEM Parti Meclis Başkanvekili Sayın Pervin Buldan ile Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mithat Sancar’ı, Külliyemizde kabul ettik. Kendileriyle oldukça verimli, yapıcı, samimi bir görüşme gerçekleştirdik. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimizi kuvveden fiile çıkarma irademizi teyit ettik. Önümüzdeki günlerde olumlu haberlerin alınacağı bir evreye giriyoruz. Bu hayırlı sürecin herhangi bir yol kazası yaşanmadan, karanlık ve kirli mahfiller tarafından sabote edilmesine fırsat vermeden, mümkün olan en kısa sürede, başarıyla neticelenmesini temenni ediyoruz.”
Türkiye’deki orman yangınlarına da değinen Erdoğan, “Avrupa ülkelerinin, Türkiye gibi ciddi orman yangınlarıyla mücadele ettiğini, Amerika’nın Teksas eyaletinin son yılların en büyük sel felaketiyle boğuştuğunu” söyledi. İklim krizinin ülkemizde çok daha şiddetli bir şekilde hissedildiğini belirtti.
‘CHP’NIN HAZIMSIZLIĞININ KÖKLERİ 14 MAYIS 1950’YE KADAR UZANIYOR’
Türk siyaseti tarihinin “en tuhaf, en hayret verici, en ibretlik dönemlerinden birini yaşadığını” savunan Erdoğan, bu tablonun başını CHP’nin çektiğini söyledi, “Peki mesele ne? Aslında CHP’nin hazımsızlığının kökleri 14 Mayıs 1950’ye kadar uzanıyor” ifadesini kullandı.
“CHP ve devamındaki zihniyetin, milletin, iradesine sahip çıkarak Demokrat Parti ve Adnan Menderes’i iktidara getirmesini asla kabullenemediğini” söyleyen Erdoğan şöyle konuştu:
“Bunların demokrasiden anladıkları, darbeyle, kargaşayla, iç ve dış güçlerin kumpaslarıyla millet iradesini tepeleyip iktidarı gasp etmektir. Bunların özgürlükten anladığı, milletin değerlerine hakaret etmek, milletin öz evlatlarını muhtelif yaftalarla eğitimden, iş hayatından, sosyal hayattan uzak tutmaktır. Bunların hak ve hukuktan anladığı, 86 milyonun tamamına değil, sadece ve sadece kendilerine hizmet edecek yargı, medya, bürokrasi, iş dünyası ve sivil toplumdur.”
‘PARTİNİN BAŞINDA ŞAİBEYLE ANILAN KASIM 2023 KURULTAYININ ARDINDAN GETİRİLEN BİR ŞAHIS VAR’
“CHP’nin, kendilerine tabi olmayan, kendi ellerine teslim edilmeyen her şeyi kötü ve tepelenmesi gereken bir tehdit kaynağı olarak gördüğünü” öne süren Erdoğan, AKP ile CHP’nin, 2002 Kasım ayından bu yana halk oylamasıyla 18 defa sandıkta kozlarını paylaştıklarını anlattı.
“Bunlara yabancı değiliz, iyi tanırız bunları” diyen Erdoğan şunları söyledi:
“Peki sonuç ne oldu? Bila istisna bu seçimlerin tamamında, kendi arkadaşlarının ifadesiyle AK Parti ve Cumhur İttifakı ‘CHP’yi yendi de yendi, yendi de yendi’. Hatta geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘Altılı Masa’ diyerek güya tüm muhalefeti bir araya getirdiler. Ne oldu? Yine yenildiler. Sadece ‘Yüzde 60’la kesin geliyor’ dedikleri Bay Kemal’i değil yanında yöresinde kim varsa hepsini birden sandığa gömdük. Daha seçim kazanmadan ‘Emredersiniz Sayın Cumhurbaşkanım’ diyerek Bay Kemal’e şirinlik yapan sağlı, sollu kapı kullarını da hezimete uğrattık. Milletten sandıkta öyle bir şamar yediler ki bir daha kendilerini toparlayamadılar. Güya anketlere göre tarih yazacaklardı ama tarih olup gittiler. Konuşmalarında tutarlılık desen, yok.
Şimdi bu partinin başında, şaibeyle anılan Kasım 2023 Kurultayının ardından getirilen bir şahıs var. Oturduğu koltuğu bir türlü dolduramayan bu zat, her fırsatta kürsüye çıkıyor, affedersiniz meyhane ağzıyla bağırıyor, çağırıyor, höykürüyor, tuhaf el, kol hareketleri yapıyor, sonra da dönüp arkasını gidiyor. Bir sonraki kürsüde, daha önce söylediklerinin tam tersi bir sürü zırvayı arka arkaya sıralayıp, yeni hezeyanlara yelken açıyor. Paniğin, telaşın, tükenmişliğin tüm emarelerini biz bu zatta görebiliyoruz. Konuşmalarında tutarlılık desen, yok. Mantık örgüsü desen, hak getire. Bizim halkımız karikatür tipleri sever. Milletimiz, CHP Genel Başkanı sıfatıyla mecburen maruz kaldığı bu şahsın sahnedeki garip hallerini, çekirdek çitleyip çay içerek seyrediyor, gülüyor, eğleniyor, sonra da işine gücüne bakıyor. Bir nevi bedava komedi. Ülkeye bir faydası yok ama en azından milleti eğlendiriyor. Fakat Türkiye açısından trajikomik bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü bu pespayeliğin gerisinde utanç verici bambaşka bir tablo var.”
Ahtapot benzetmesine devam etti: ‘Şikayet edenlerin, şikayet edilenlerin, rüşvet alanların hepsi CHP’li’
Erdoğan, yargının, “Cumhuriyet tarihinin en büyük hırsızlık çetesine, gelmiş geçmiş en pervasız organize suç örgütüne yönelik bir soruşturma açtığını” söyledi.
“Şikayet edenlerin, şikayet edilenlerin, rüşvet alanların, şehirleri adeta haraca bağlayanların, insanları zor duruma düşürüp soyanların hepsi CHP’li” ifadesini kullanan Erdoğan, “İstanbul’dan başlayan bu hırsızlık, haraç, rüşvet düzeni, dalga dalga pek çok ile, ilçeye uzandı. Yani ahtapotun farklı il ve ilçelerdeki kolları birer birer deşifre olmaya başladı. Diğer şehirlerde de manzara aynı. Orada da şikayet edenlerin ve edilenlerin cem-i cümlesi CHP’li” diye konuştu.
‘100 YILLIK HALK PARTİSİ, OLMUŞ HARAÇ PARTİSİ’
Erdoğan, İzBB’deki İzbeton soruşturmasında, “faillerin de, mağdurların da, feryatlarını CHP Genel Merkezine duyuramadıkları için gidip haklarını mahkemelerde arayanların da CHP’lilerden oluştuğunu” dile getirdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İşin daha vahim tarafı, skandal henüz inşaat aşamasındayken, demirden çaldıkları için patlak veriyor. Şurası da son derece önemli; söz konusu kooperatif, CHP yönetiminin ‘bu modeli Türkiye’nin her iline yayacağız’ diyerek örnek gösterdikleri bir proje. Hani derler ya ‘güler misin, ağlar mısın.’ Bunlarınki tam o hesap. 100 yıllık halk partisi, olmuş haraç partisi. Neticede, yüzlerce mağdur son çare olarak gidiyor yargıya başvuruyor. Yargının tek yaptığı, önüne gelen bu şikayetlerin gereğini yerine getirmekten ibaret. Yani ortada siyasi değil, tamamen hukuki bir süreç var. Ve bu sürecin hiçbir tarafında hamdolsun biz yokuz. Ancak CHP muvazeneyi öylesine kaybetmiş durumda ki, rüşvet alınırken suçüstü yapılan, baklava kutularından Euro’ların fışkırdığı bir cürmümeşhut olayını dahi, utanmadan bize mal etmeye kalkıyor.”
‘ÖZGÜR EFENDİ, EN SONUNDA REZİL-RÜSVA OLURSUN’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gözaltılar olunca hemen ‘siyasi operasyon’ dediler; rüşvet görüntüleri ortaya çıkınca, yerlerine kös kös oturdular. Şimdi CHP Genel Başkanı çıkmış, ‘şok oldum’ diyor. İyi ki şok oldun. Sen bu kafayla gidersen Özgür efendi, daha çok şok olursun, mahcup olursun, en sonunda rezil-rüsva olursun” dedi.
‘CHP ZİHNİYETİNİN EN SON KURBANI BAKLAVA OLMUŞTUR’
Antalya’daki CHP’li Manavgat Belediyesi’ne yönelik rüşvet, irtikap ve zimmet operasyonuna dikkat çeken Erdoğan, “Manavgat rezaletinin bir başka yanı şudur; bunlar ellerini attıkları her şey gibi, ülkemizin en meşhur markalarından baklavayı da kirletmişlerdir. CHP zihniyetinin en son kurbanı, baklava olmuştur” ifadesini kullandı.
Erdoğan, “CHP yönetimi hırsıza, yolsuza, sahtekara, sırf kendi partilerinden diye hoşgörülü davranabilir; fakat devletin hiçbir kurumu böyle yapmaz, yapamaz” ifadesini kullanarak, “Çalınan her kuruşun, alınan her rüşvetin, çökülen her kamu malının hesabını hukuk önünde sormak, yargı ve emniyet birimlerinin asli vazifesidir. CHP Genel Başkanı tehdit, hakaret ve hezeyan dozunu ne kadar artırırsa artırsın, her defasında bu hakikatle yüzleşecektir” dedi.
‘HALKIN PARASINI HAMUDUYLA GÖTÜRDÜYSENIZ, KUSURA BAKMAYIN, YARGIYA TIPIŞ TIPIŞ HESAP VERECEKSİNİZ’
“İster valizde, ister baklava kutusunda olsun, rüşvet aldıysanız, vatandaşa harcanması gereken kaynakları birilerine peşkeş çektiyseniz, milletin namusunuza emanet ettiği belediyeleri arpalığa çevirdiyseniz, halkın parasını hamuduyla götürdüyseniz, kusura bakmayın, yargıya ‘tıpış tıpış’ hesap vereceksiniz” diyen Erdoğan, kendilerinin de “Anayasa ve yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde, gerekenin yapılması için üzerlerine düşeni yerine getirmeyi kararlılıkla sürdüreceklerini” belirtti.
‘KUMPASTAN DARBEYE, ŞANTAJDAN TEHDİDE, EKONOMİK TUZAKTAN SOKAK TERÖRÜNE KADAR HER YOLU DENEDİLER’
Erdoğan, “Bize saldıranların hiçbiri siyaset sahnesinde tutunamadı; başka türlü söyleyince beyler alınıyorlar, ‘mecazen’ diyerek onları rahatlatalım, telef olup gittiler. Ama biz ülkeye ve millete hizmet davamızın peşinde, Allah’ın yardımı, aziz milletimizin desteğiyle sarsılmadan mücadeleye devam ediyoruz. Bizi engellemek için kumpastan darbeye, şantajdan tehdide, ekonomik tuzaktan sokak terörüne kadar her yolu denediler. Aldıkları sınırsız uluslararası desteğe rağmen başaramadılar” diye konuştu.
Erdoğan, “Ne hak yedik, ne de hakkımızın yenilmesine müsaade ettik. Demokratik sistem içerisinde, demokrasimizin sunduğu imkanları kullanarak, meşruiyetten asla ayrılmadan mücadelemizi hep sabırla yürüttük” iddiasında bulundu.
‘MAHALLİ İDARELER SEÇİMLERİ 2029 YILINDA YAPILACAK BAY ÖZGÜR’
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in erken seçim çağrısına da işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Dikkatimi çekti, CHP’nin başındaki zat bir süredir ‘sandık da sandık’ deyip duruyor. Bu ülkede, CHP’nin demokrasiye sapladığı hançerler dışında, sandık daima milletin ve siyasetçinin baş tacı olmuştur. Oysa şunu kendisine bir kere daha hatırlatıyorum; Anayasa ve Seçim Kanunu değişmediğine göre, Cumhurbaşkanı ve milletvekilliği seçimi 2028 yılında, Mahalli İdareler Seçimleri 2029 yılında yapılacak bay Özgür. Takvimde parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp, ‘şu tarihte seçim yapılsın’ demek sizin kendi hayaliniz olabilir, ama siyasetin ve milletin böyle bir gündemi yok. Millet en son seçimde bize yüzde 52,18 ile ülkeyi 5 yıl yönetme görevi verdi; Allah’ın izniyle bu süreyi sonuna kadar kullanacağız. Dolayısıyla bu zatın şu anda hangi sandıktan, hangi seçimden bahsettiğini bilmiyoruz. Bunlar sandığı, kendi iç mücadelelerinde sergiledikleri tiyatronun bir aksesuarı sanıyorlar. Halbuki unutma sandık, namustur. Cumhuriyet de bir kurallar ve kurumlar rejimidir. Şayet Cumhuriyeti ve demokrasiyi, hukuk önünde hesap veren hırsızlarınızı milletvekili yapıp yargıdan kaçırma projesine dönüştürmek istiyorsanız, hiç kusura bakmayın, millet buna müsaade etmez. Cezaevlerinden meclise tünel kazma işi, siyasetin işi değildir.”
Bahçeli’nin ardından Erdoğan’dan da ‘İmamoğlu davası TRT’de yayınlansın’ talebine yeşil ışık
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ardından Erdoğan da CHP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davasının TRT’den canlı yayınlanması talebine yeşil ışık yaktı.
T24’ün haberine göre, Erdoğan’a Meclis’te AKP grup toplantısı sonrası Bahçeli’nin “İmamoğlu davası canlı yayınlansın” talebine yaklaşımı soruldu.
Erdoğan, “Sayın Bahçeli böyle bir şey kullandıysa gayet güzel bir takdirdir, inşallah hayrolur” dedi.
Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İmamoğlu’nun davasının TRT’den canlı yayınlanması talebini desteklemişti. Bahçeli, “Madem milletimizin her şeyi birebir takibinden yanadır, o halde biz de bu beklentinin makul ve meşru değerlendirilerek ak koyunun kara koyunun maşeri vicdan huzurunda tefrik ve teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz. Türk milleti gerçekleri görsün, gerçekleri bilsin, hükmünü de ona göre versin” demişti.
Bunun üzerine CHP harekete geçmiş, partinin duruşmaların TRT’den yayınlanmasını düzenleyen kanun teklifini genel kurul gündemine sunmak için hazırlıklara başlamıştı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da “Görüş birliği olursa, mevzuat değişirse TBMM’nin takdirindedir” ifadelerini kullandı.