CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. gününde Saraçhane’de konuşan CHP lideri Özgür Özel, “Bu darbenin başında bir cunta başkanı var. Milletin Cumhurbaşkanı olarak seçtiği Recep Tayyip Erdoğan artık Cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır! Ama sen gideceksin, İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak” dedi.
Özel, 19 Mart’ın darbe olduğunu söylerken, “İmamoğlu ‘suç örgütü lideridir’ diye servis ettikleri haber, bu darbenin bildirisidir. Her darbe bildirisi gibi önce TRT’den okunmuştur” dedi. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde yargılanmasını hatırlatan Özel, “Erdoğan Yargıtay’a gitti, onandı, kapısına polis dayanmadı. Kapıdan çıktı, bu meydanda halka hitap etti. Davulla zurnayla cezaevine gitti. Kendisine yapılmayan her şeyi rakibine yapıyor!” dedi. Özel, “Ey Akın Gürlek, ey Erdoğan, gel şu Saraçhane’ye bir bak. Bu ülkeyi sinenler, korkanlar, teslim olanlar değil, direnenler kurtardı, direnenler kurdu. Bizi korkutamazsın! Biz korkuyu evde bıraktık!” dedi.
Saraçhane’de eylem yapan gençlere teşekkür eden CHP lideri, “Bugün İBB’nin başında kayyım yoksa, CHP’nin başında kayyım veya butlan yoksa, hepsi 19 Mart günü Beyazıt Meydanı’nda barikatları yıkan İstanbul Üniversiteliler, Saraçhane’de buluşan İstanbullular sayesindedir” dedi.
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin olarak konuşan Özel, “Birileri “terörsüz Türkiye” diyor, CHP de tarihsel bir tutarlılıkla “Terör bitsin, barış gelsin, analar ağlamasın” istiyor. Ancak sadece “terörsüz Türkiye” demekle olmuyor, terörsüz ve çetesiz demokratik bir hukuk devleti istiyoruz!” ifadelerini kullandı.
Özel, İBB operasyonlarında tutuklanan Fatih Keleş’in ‘itirafçı’ yapılmak istendiği için üzerinde baskı kurulduğu ve bu yüzden oğlunun gözaltına alındığını söyledi. Özel, “Fatih Keleş’i evladı üzerinden tehdit ediyorlar! Türkiye duysun Fatih’in nasıl direndiğini, nasıl namuslu bir adam olduğunu! Fatih Bey bu meydan seninle de o canım oğlunla da gurur duyuyor, bu alkışlar sana!” ifadeleriyle tutuklu Keleş’e selam gönderdi.
CHP, Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. günü sebebiyle, eylemlerin ilk adresi olan Saraçhane’de bir miting düzenledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 19 Mart’ta başlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik operasyonlarının ardından Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının 100. gününde bugün Saraçhane’de 20.30 mitinge başlandı.
Söz konusu miting için on binlerce yurttaş meydanda toplandı.
MANSUR YAVAŞ’TAN SARAÇHANE’DE BİRLİK MESAJI
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın Saraçhane’ye gönderdiği mesaj okundu. Mansur Yavaş, “birlik” mesajı verdi. Yavaş, mesajında şunları ifade etti:
“Bugün öyle bir dönemden geçiyoruz ki artık bir ve beraber olmaktan başka ne şansımız var ne de çaremiz kaldı. Bu artık tercih olmanın ötesinde bir zorunluluk oldu. Eğer bu gidişatı durdurmazsak sadece bugünümüzü değil geleceğimizi de kaybetmiş oluruz. O yüzden ayrılıkları değil ortak paydaları büyütmek zorundayız. O yüzden omuz omuza vermekten başka bir yolumuz yok. Unutmayın o sandık gelecek. Sonra da ülkeye hak gelecek, hukuk gelecek, adalet gelecek.”
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İmamoğlu’nun Saraçhane’ye mesajını iletiyor:
“GÜNÜ GELİR, SANDIK KURULUR VE MİLLETİN VİCDANI SON KARARI VERİR”
“Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşehrilerim, bir kez daha evinizde Saraçhane’deyiz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. Yüz gündür onurla ve cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Saraçhane’de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını bırakın kesinleşmiş mahkeme kararlarını daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp görevden almaya kalkanların hedefi doğrudan milletimizdir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi doğrudan milletimizdir.
Onlar seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirme peşindeler. Onun için milletimiz 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle milletimiz vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet, milletimiz herkesten büyüktür.
Mühür, kendini sultan zannedenlerde değil milletimizdedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir. Sevgili hemşehrilerim, ben Silivri zindanında geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. Yüz gün de olsa, bin gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım sürece kendime esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim.”
Özgür Özel, Saraçhane’de açıklama yaptı. Özel, Saraçhane mitingindeki konuşmasına Nâzım Hikmet’in ‘Hürriyet Kavgası’ şiiriyle başladı.
Özel’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
“SİZ DARBECİLERE KARŞI CUNTAYA KARŞI FAŞİZME KARŞI BOYUN EĞMEYENLERSİNİZ”
“Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100. gününde hep birlikte milletin evindeyiz. Hoş geldiniz, hoş geldiniz hoş geldiniz! Siz bir hafta boyunca 7 gün 7 gece yan yana durdunuz. Gecenin karanlığında birliğimizi beraberliğimizi savundunuz. Siz darbecilere karşı cuntaya karşı faşizme karşı boyun eğmeyenlersiniz. Hepinizle gurur duyuyorum.
Bundan tam 100 gün önce Erdoğan TV’lerin karşısına çıktı. Sizin 4. eylem gününüzdü. Dedi ki 1 ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ey Erdoğan, bu sözden beri 3 ay geçti. 100 gün geçti. Biz bugün ailelerle berbaeriz. Omuz omuzayız. Birlikteyiz. Kimsenin kimseden gözünü kaçıracak hali yok. Biz birbirinin gözüne değil, birbirimizin emanet evlatlarına bakacak kadar kardeşiz.
Bu meydan birilerinin sandığı gibi bir isyasi partiye bir görüşe ait değildir. Burası milletin meydanıdır. Demokratların meydanıdır. Bu meydana gelen herkes bilir ki bu meydanın ötekisi yoktur, itilen kakılan yoktur. Kurtuluş yok tek başına!
“MİLLET TÜM BASKILARA RAĞMEN SEÇTİKLERİNİN ARKASINDA DURUYOR”
19 Mart akşamı tek başına kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek, sadece Ekrem Başkan’a değil, tüm belediye başkanlarımıza, bütün genel başkanlara, siyasi tutsaklara özgürlük isteyerek bir araya toplandık. Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri yüksek. İnanıyorlar biz haklıyız biz kazanacağız.Onları zindanlara atanlar saraylarda oturuyor ama korkuyorlar yerin yedi kat dibindeler. Kaybedecekler!
19 Mart’ta yaşadığımıza darbe demiştik. Tüm darbeler gibi bu darbedinin de hedefi milletin iradesi demiştik. Her darbenin bir bildirisi olur. 19 Mart’ta 557 milyar yolsuzluk var, İmamoğlu suç örgütü lideridir diye servis ettikleri haber bu darbenin bildirisidir. Her darbe bildirisi gibi bu da TRT’den okundu. Ama bu milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbecileri püskürtmüştür. Bu darbenin planı 18 Mart’ta diplomayı iptal etmek, 19 Mart’ta yüzlerce polisle birlikte Ekrem Başkan’ın evine gitmekti.
Bu darbe neyi planladıysa yaptı. Ahmet Özer 244 gündür tutuklu. Rıza Akpolat 165 gündür tutuklu. Alaattin Köseler 119 gündür tutuklu. Emrah Şahan ve Murat Çalık Ekrem Başkanımız ile bilikte 100 gündür tutuklu. Hasan Akgün, Hakan Bahçetepe, Utku Caner Çaykara, Kadir Haydar, Oya Tekin 27 gündür tutuklular. Onlarla biilikte 100 gündür, 267 gündür, belediye meclis üyelerimiz, bürokratlarımız ceza evinde tutuluyorlar. Millet tüm baskılara rağmen seçtiklerinin arkasında duruyor.
“HER DARBENİN BİR LİSTESİ OLUR, CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NE KAYYIM İSMİ BELLİYDİ”
Her darbenin başında cuntası olur. Bu darbenin de üç savcısı, üç hakimi, üç tane gizli tanığı ve iftiracıları var. Bu darbenin başında bir cunta başkanı var. Milletin geçmişte Cumhurbaşkanı diye seçip yetki verdiği bir kişi, Recep Tayyip Erdoğan, artık Cumhurbaşkanı değil cunta başkanıdır!
Her darbenin bir görevlendirme listesi olur. İstanbul Büyükşehir Belediyesine kayyım ismi belliydi. Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyım ismi belliydi. Birileri darbe için direnirken, sizler özgürlüğünüz iradeniz için direndiniz. Birileri darbe beklerken, kayyım beklerken siz Cumhuriyet tarinin en büyük direnişini ortaya koydunuz. Her birinizle gurur duyuyoruz.
“FATİH BEY, BU MEYDAN SENİNLE DE MUSTAFA’M İLE DE GURUR DUYUYOR”
100 kara günde eşlere, evlatlara, annelere evlatlara zulmettiler. Artık herkes bilsin dediler. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının İBB Spor Kulübünün Başkanı Fatih Keleş, önce Silivri’de sonra Kandıra’da sürekli Çağlayan’a çağrılarak, bir baş savcı üç savcıyla avukatsız baskı altına alınarak, en yakınlarına, Ekrem Başkan’a iftiraya zorlandı. Ama asla eğilmedi. Buna tenezzül etmedi. Çağlayan’dan Kandıra’ya dönme 20 yıl yatarsın dediler. 200 yıl yatacağımı bilsem namuslu insana iftira atmam dedi. Bu adalet cellatları çoluğun çocuğun var, 26 yaşında bir oğlun var deyip bir hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu bu kadarını yapamazlar dedi.
26 yaşındaki oğlu alındı. 1 gün gözaltına alındı. Mahkeme karşısına çıkarıldı. Çalıştığı şirkette, kentsel dönüşüm yapılacak. Bir inatçı kiracıyı ikna etmek için yıkılacak daireyi Mustafa’ya satıp tahliye davası açmışlar. Ev sahibi biliyor, kiracı biliyor ki onu çıkarmak için yaptılar. 26 yaşında başkasının yanında çalışan Mustafa’yı rehin tutuyorlar. Mustafa’nın nörolojik rahatsızlıkları var. Kapalı alanda kalamıyor, babasının kötü haberini almamak için TV açamıyor. Bu zaafı bildikleri için Fatih Bey’i evladı üzerinden tehdit ediyorlar.
Annesi diyor ki, öyle hikayeler duydum ki tüm Türkiye duysun; Fatih’in nasıl direndiğini, arkadaşlarını satmadığını. Fatih Bey, bu meydan seninle de Mustafa’m ile de gurur duyuyor. 100 günde umudumuzu kaybettirmeye, bizi sindirmeye, gel bak şuraya imza at diyenlere, diyorsun ya gel bak bir imza at diye, ey Akın Gürlek ey Erdoğan gel Saraçhane’ye bak. Bu ülkeyi korkanlar, sinenler değil, direnenler kurdu. Bizi korkutamazsın. 100 gün önce burada söylediğim, biz korkuyu evde bıraktık.
“SEN GİDECEKSİN EKREM İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI OLACAK”
Çok değerli İstanbullular, burası Saraçhane. Buradan kimler geldi kimler geçti… Erdoğan burada başkanlık yaptı. O da çete kurmakla yolsuzlukla suçlandı. Bütün muhafazakar demokratların şahitliğiyle hatılatırım ki, bir gün eşinin yanında polis dayanmadı. Bir gün tutuklanmadı. Tutuksuz yargıandı. Yargıtay’a gitti cezası onandı. Davulla zurnayla cezaevine gitti. Erdoğan bir gün tutuklanmadı. TRT ekranlarında hakkında ailesi hakkında bir gün iftira atılmadı. Bırak pankartlarının yasaklanması, cezaevinde şiir albümü çıkardı, şiir kitabı yazdı.
Kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine yapıyor. İstanbul’un bütün demokratları, Ekrem Başkan bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için yanına başkan vekili seçilmiştir. Ancak onun ismini belediyeden, yüzünü billboardlardan sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar.
Erdoğan, belediye başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele, belediye başkanı ünvanı yapılıyor. Erdoğan’a sesleniyorum, Ekrem Başkan’ın afişinden sesinden korkuyorsun. Ancak korkunun ecele faydası yok. Onun bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak.
“ANDOLSUN Kİ BU HARAMİLERİN SALTANATI BİTECEK, EMEKÇİLER KAZANACAK”
Yiğidim aslanımı bir Maçkalı’dan dinledik. Mehmet Murat Çalık’a selam olsun. Bugün çıkımış ben şiir okudum diye içeri atıldım, yargıya kafa tutmadım diyor. O gün kimsenin aklından seni tutuklamak gelmemiş. O gün Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz başsavcıyla konuşup etki altına alıyorlar mıydı? Ben yargıyı tanımıyorum demedim diyorsun. Daha geçen sene Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum diyen sen değil miydin? Hiç utanmıyor musun?
Maalesef hukusuzluğu İzmir’e sıçrattılar. Adeleti lekelediler. Sen gizli dosyaların savcısı mısın, yargıcı mısın? Sanıyor musun, bizim mücadelemizi İzmir’de iş yapıp zora sokacaksın. Bir yerde değil bin yerde operasyonda yapsan bin yerde direneceğiz, bin kere direneceğiz. Yapılan bu adaletsizlikler ekonomiye zarar veriyor, asgari ücretliye zam için bulunamayan parayı darbe için bulanlar var. Tarımda çiftçinin borcuna faizi bile kaldırmayanlar bu faiz yükünün yirmi katını darbe için buluyorlar.
Andolsun ki bu haramilerin saltanatı bitecek, emekçiler kazanacak. Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak. Burda ısrala şunu hatırlatıyorum. Biz bu sloganları atınca, Erdoğan şunu diyormuş; buradan AKP’nin seçmenine, yoksulluğu sömürülerek üye yapılanlara, patronun baskısıyla yazılanlara, iyi olur diye düşünüp pişman olanlara diyoruz ki, bundan sonraki seçim Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazanacağı ama kimsenin kaybetmeyeceği bir seçimdir. AKP’ye oy vermiş, kaydolmuş kimse kormasın. Bir tek hırsızlar korksun. Çeteler korksun. Talimat verenler, adaleti katledenler korksun. Onlardan hesap soracağız.
“BİRİLERİ İÇ CEPHEYİ KUVVETLENDİRECEĞİNE SİLİVRİ’NİN AVLULARINI GENİŞLETİYOR”
Biz emekliye zam isteriz, para yok. Çifçiye destek isteriz para yok. Darbeye gelince para var. Biz buradayken doğalgaza yüzde 25 zam yaptı Erdoğan. Geçen 2 bin lira gelen doğalgaz faturası 2500 lira gelecek. Bunun tek sebebi var. O da bu darbedir, bu darbecilerdir. Bu milleti, bu iktidardan derhal kurtaracağız.
Biz birileri terörsüz Türkiye diyor. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi de analar ağlamasın, bu ülkenin parası teröre değil, hizmete, çiftçiye, emekliye, işçiye gitsin diyoruz. Terörsüz, çetesiz, mafyasız bir hukuk devleti istiyoruz. Biz milletin huzurunu birliğini savunuyoruz. Bu adaletsilikler esas iç cepheyi zayıflatıyor. Birileri iç cepheyi kuvvetlendireceğine Silivri’nin avlularını genişletiyor. Bir yandan Türkiye’nin görmediği mitingler yaparken, Türkiye’nin görmediği imza kampanyasını yapıyoruz. Oylar 20 milyonu geçti. Hedefimiz Erdoğan’ın aldığı oydan fazla imza toplamak.
“CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN BAŞINDA BİR KAYYIM BİR BUTLAN YOKSA İSTANBUL ÜNIVERSİTELİLER SAYESİNDE”
Bugün buradaysak, Türkiye’de 30 miting yaptıysak, bu binada kayyım değil de İstanbul’un seçtiği Başkanvekili oturuyorsa, Cumhuriyet Halk Partisinin başında bir kayyım bir butlan yoksa bunların hepsini 19 Mart günü ne olacaksa bugün burada olacak deyip de çağırdığımızda, sabahın erken saatlerinde Vatan Emniyet’in önüne gelen Cumhuriyet Halk Partililer ve İstanbul’un tüm demokratları ve o gün üniversitesinin önünde Beyazıt Meydanında toplanan İstanbul Üniversiteliler sayesinde. Barikatları yıkıp glediniz, ‘kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’ dediniz.
Teşekkürler Boğaziçi, teşekkürler Yıldız Teknik Üniveristesi, Galatasaray’a, Marmara’ya, İstanbul Teknik Üniversitesine. Bu sesi başta Ankara’da duyan ODTÜ’lüler, Gazililere… O gün barikatları yıkanlar burada mı? İktidara birlikte yürüyelim mi?”