Bugün Kıbrıs
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, bu yıl Sivas Katliamı’nı Yas-ı Matem günlerinde andıklarını belirterek, Madımak’ta yakılan canların çığlığının Kerbela’da susuz bırakılan canların çağrısıyla birleştiğini ifade etti. Açıklamada, Yas-ı Matem’in yalnızca yas değil, zalime karşı susmayan bir hakikatin ve her çağda yeniden doğan bir vicdanın adı olduğu vurgulandı.
“Sivas’ta yanan bedenler, Kerbela çölünde susuz bırakılan canların bugünkü izdüşümüdür. Bu yangın yalnızca hüzün değil; Hak yolunda yürüyenlerin sürdüğü Hüseyni direnişin bugünkü adıdır.” denilen açıklamada, Sivas’ta yaşanan katliamın devletin gözetiminde gerçekleşen bir ihmal ve bilinçli gecikmenin sonucu olduğu, yalnızca 33 canın değil insanlığın vicdanının da yakıldığı vurgulandı.
ORTADOĞU’DAKİ ZULÜMLER SİVAS’IN YAKICILIĞINI TAZELİYOR
Açıklamada, Ortadoğu’nun dört bir yanında, Suriye, Irak, İran ve Filistin’de Alevi canlara ve ötekileştirilen halklara yönelik zulümlerin sürdüğü, her gün gelen ölüm haberlerinin 2 Temmuz’un yakıcılığını ve ortak yarayı taze tuttuğu ifade edildi.
“Tekçi ve zalim anlayış, yirmi birinci yüzyılda dahi sürdürülmektedir. Bu karanlık zihniyet yalnızca Alevileri değil, tüm farklı inançları, kimlikleri ve yaşam biçimlerini tehdit etmektedir.” denilerek Aleviliğin adaletin, eşit yurttaşlığın ve insan onurunun yanında duran kadim bir inanç olduğu hatırlatıldı.
CEMEVLERİ TANINMIYOR, ASİMİLASYON SÜRÜYOR
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Türkiye’de cemevlerinin yasal statüsünün tanınmadığını, zorunlu din derslerinin kaldırılmadığını ve Alevi inanç önderlerinin statüye kavuşturulmadığını belirterek, bu uygulamaların inkâr ve asimilasyon politikalarının günümüzdeki devamı olduğunu ifade etti.
SİVAS, DERSİM, MARAŞ, ÇORUM, GAZİ VE GEZİ: ZULME KARŞI DİRENİŞİN HATIRASI
Vakfın açıklamasında, Sivas Katliamı’nın Dersim, Maraş, Çorum, Gazi ve Gezi’de yaşananlarla aynı sindirme politikalarının parçası olduğu, ancak Alevi toplumunun yüzyıllardır süren onurlu direnişiyle adaletin, hakkın ve barışın yanında durmaya devam ettiği vurgulandı.
“Alevilik; kin değil hoşgörü, nefret değil kardeşlik, öfke değil vicdan öğretisidir. Eline, diline, beline sahip ol diyerek kurduğumuz yaşam, her türlü zulme karşı dimdik duran ancak barışı önceleyen bir duruştur. Bu duruşun adı Hüseyni duruştur.” denildi.
“GÖNLÜMÜZ HOŞ DEĞİL” ÇÜNKÜ ADALET YERİNİ BULMADI
“Gönlümüz hoş değil diyorsak, nedeni adaletin hala yerini bulmamış olmasıdır.” denilen açıklamada, semahın barışı ve doğayla uyumu anlattığı, cemlerin eşitliğin ve toplumsal birliğin aynası olduğu ifade edilerek, Aleviliğin yalnızca bir inanç değil hakikat yolu olduğu vurgulandı.
“Unutmayalım; türküler yanmaz, susmaz, ozanlar ölmez. Sivas’ta yükselen çığlığı adalete dönüştürmekte kararlıyız.” denilerek Madımak’ta katledilen canların saygıyla anıldığı belirtildi.
ZAMAN AŞIMI KARARINA TEPKİ: “İNSANLIK SUÇU YENİDEN YARGILANMALI”
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Sivas Katliamı davasında verilen zaman aşımı kararının hukukla ve vicdanla bağdaşmadığını bir kez daha ilan ederek, bu kararın insanlık suçu kapsamında yeniden yargılamaya açılmasını ve adaletin gecikmeden sağlanmasını talep etti. Ayrıca Madımak Oteli’nin “Utanç Müzesi”ne dönüştürülmesi taleplerini yenileyerek, adalet yerini bulana kadar onurlu mücadeleyi sürdüreceklerini kamuoyuna duyurdu.
DÜNYA GENELİNDE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, bu açıklamanın yalnızca Kıbrıs’taki Alevi toplumunun değil, dünyanın dört bir yanına dağılmış tüm Alevi canların ve vicdan sahibi insanların ortak sesi olduğunu vurgulayarak; Kıbrıs’tan Avrupa’ya, Anadolu’dan Kanada’ya, Avustralya’dan Lübnan’a kadar tüm Alevi kurumlarını bu sesi büyütmeye ve hakikat mücadelesini ileri taşımaya çağırdı.
“Unutmadık. Unutturmayacağız.” ifadesiyle açıklamasını tamamlayan Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Madımak’ta yaşamını yitiren 33 canı saygı ve hürmetle andıklarını bir kez daha duyurdu.