Bugün Kıbrıs
Kıbrıs, son yılların en büyük çevresel krizlerinden biriyle karşı karşıya: su kıtlığı. Avrupa Parlamentosu’nun 7 Mayıs’ta yayımladığı “Avrupa’nın Suları: Temel Zorluklar ve AB Çözümleri” başlıklı rapor, Kıbrıs’ın su kaynaklarının tükendiğini ve acil önlem alınmazsa ekonomik, çevresel ve toplumsal yıkımla karşılaşabileceğini ortaya koydu.
SU TÜKENDİ, PLAN YOK
Cyrus Mail‘de yer alan Dr. Charles Ellinas’ın değerlendirdiği raporda Kıbrıs, tüm Avrupa Birliği ülkeleri arasında su mevcudiyeti açısından en kötü durumda olan ülke olarak gösterildi. Kıbrıs’ın “Su Sömürü Endeksi” yüzde 71’e ulaşarak kabul edilebilir eşiğin (yüzde 40) neredeyse iki katına çıktı. Bu oran, ülkenin sürdürülebilir su kullanımının çok ötesine geçtiğini gösteriyor.
Birleşmiş Milletler’e göre, kişi başına yıllık 1700 metreküpün altına düşen ülkeler “su stresi” yaşıyor. Eurostat verilerine göre Kıbrıs, yılda kişi başına yalnızca 400 metreküp suya sahip. Bu da Kıbrıs’ı, Malta’dan sonra Avrupa’nın en kurak ülkesi yapıyor. Ancak buna rağmen hane halkı su tüketiminde Kıbrıs, Avrupa’nın en yüksek ikinci ülkesi. 2021 yılında kişi başı 105 metreküp su harcandı; Avrupa ortalaması ise yalnızca 40-50 metreküp.
Sayıştay Başkanlığı’nın 2019-2023 yılları arasındaki su talebi artışını yüzde 14.8 olarak raporlaması, su kullanım verimliliğinde hâlâ ciddi boşluklar olduğunu gösteriyor.
İKLİM KRİZİ: KIBRIS’A ÖZEL TEHDİT
İklim değişikliği su krizini daha da derinleştiriyor. Kıbrıs ve Akdeniz havzası, küresel ortalamadan daha hızlı ısınıyor. Bu da kuraklık, aşırı sıcak, orman yangınları ve artan enerji ihtiyacı gibi zincirleme etkilere yol açıyor.
Avrupa Parlamentosu, tarımda su verimliliğinin artırılması, endüstride su tasarrufu, binalarda akıllı su sistemleri ve arıtılmış suyun yeniden kullanımı gibi çözümleri öncelikli olarak uygulamaya koymayı öneriyor. Ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun bu yaz sunacağı “Avrupa Su Direnci Stratejisi”, suyun güvenliği, kalitesi, yönetimi ve altyapısını kapsayan kapsamlı bir yol haritası içerecek.
GECİKME BEDELİ AĞIR OLUYOR
Ocak 2025, son 30 yılın en kurak ayı olarak kayıtlara geçti. Mart ayında Kıbrıs hükümeti su kıtlığı nedeniyle acil önlemler almak zorunda kaldı. Ancak bu da yeterli olmadı. Krizi geçici olarak çözmek için Birleşik Arap Emirlikleri’nden mobil deniz suyu arıtma cihazları getirildi.
Sayıştay ise uyarıyor: “Arıtma tesisleri bir mucize değil.” Mevcut ve planlanan tesislerin fosil yakıtlarla çalışması, hem yüksek maliyet hem de çevresel kirlilik anlamına geliyor. Yenilenebilir enerjiyle çalışan sistemlere geçiş artık kaçınılmaz.
Ayrıca, milyonlarca metreküp arıtılmış suyun tarımda kullanılmadan boşa aktığı, altyapının yetersiz olduğu ve Mavrokolymbos barajındaki büyük sızıntının su yönetimindeki ihmalin simgesi olduğu vurgulandı.
ACİL YATIRIM VE REFORM ŞART
Avrupa Parlamentosu’nun çağrısı açık: Kıbrıs’ın su krizine karşı uzun vadeli, iklim değişikliğini dikkate alan bütüncül bir stratejiye ihtiyacı var. Tarımda akıllı sulama sistemleri, şehirlerde sızdırmaz altyapı, arıtılmış suyun geri kazanımı ve su tasarrufu teknolojilerine yapılacak yatırımlar ertelenemez hale geldi.
Kıbrıs, artık geçici çözümlerle günü kurtarma devrini geride bırakmak zorunda. Su kıtlığı artık döngüsel değil, kalıcı bir tehdit. Ve bu tehdit, yalnızca çevre değil; ekonomi, turizm ve toplumun tamamı için varoluşsal bir risk.
“Su biterse, ada da biter” gerçeğiyle yüzleşme zamanı geldi.
Charles Ellinas, Atlantic Council üyesidir. Bu yazı, Kıbrıs Ekonomi Derneği Blogu’ndan alınmıştır.