Bugün Kıbrıs

Erhürman’dan Avrupa’ya uyarı: “Statükoyu normalleştirirseniz çözüm şansını kaybederiz!”

Bugün Kıbrıs

Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi tarafından Avrupa Günü dolayısıyla düzenlenen “Kıbrıs Barış Sürecinde AB’nin Rolü” başlıklı panel, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın çarpıcı açıklamalarına sahne oldu. Panelde Erhürman’ın yanı sıra DİSİ Başkanı Annita Demetriou ve AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanou da konuştu.

“AB, KATALİZÖR OLMAK İSTİYORSA BAZI ÖN KABULLERİ NETLEŞTİRMELİ”
Tufan Erhürman, paneldeki konuşmasında Avrupa Birliği’nin çözüm sürecinde rol üstlenebilmesi için temel gerçekleri kabul etmesi gerektiğini vurguladı:

“Bazı ön kabullerle işe başlamak gerekir diye düşünüyorum.”

Erhürman, bu ön kabulleri şöyle sıraladı:

  1. “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin bir AB üyesi olarak durumu diğer AB üyesi ülkelerin durumuyla aynı değildir. Bu anlamda “normal” bir üyelik söz konusu değildir. BM Güvenlik Konseyi kararlarında hep vurgulandığı gibi statüko kabul edilebilir değildir. Bir ülkede statüko BM’ye göre kabul edilebilir değilse, değişmesi gerektiği açık olan o statükonun “normal” kabul edilmesi de mümkün değildir. 1999 Helsinki Zirvesi’nde alınan kararların ve sonradan yaşananların sonucunda “Kıbrıs Cumhuriyeti” Kıbrıs sorunu çözülmeden AB üyesi olmuş ve bu durum hepimizin bildiği gibi maalesef Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki çok önemli bir motivasyon kaynağını da ortadan kaldırmıştır. Ama gerçek değişmemiştir: Kıbrıs sorunu hala çözülmemiştir, statüko kabul edilebilir değildir ve çözüme ulaşılmadıkça durumun normal kabul edilmesi mümkün değildir.
  2. “Kıbrıs Cumhuriyeti” şu anda yalnızca Kıbrıslı Rumlar tarafından yönetilmekte ve yalnızca Kıbrıslı Rumları temsil etmektedir.
  3. 1960 “Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası”na göre “Kıbrıs Cumhuriyeti” adına verilecek kararlar Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkler tarafından birlikte verilir oysa 1963 sonrası itibarıyla durum böyle değildir.
  4. Ama buna karşın Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlarla birlikte adadaki siyasi eşit iki kurucu toplumdan biridir.
  5. 2004 Annan Planı referandumları bir dönüm noktasıdır ve Kıbrıslı Türkler güçlü bir “evet” demiş olmasına karşın, Kıbrıslı Rumların güçlü “hayır”ı çerçevesinde çözüme ulaşılamamıştır. Son olarak Crans Montana’da referandum olmamasına karşın Kıbrıs Türk tarafının Türkiye ile birlikte çözüm için gösterdiği yoğun çabanın sonuçsuz kaldığı uluslararası toplumun bilgisindedir.

Erhürman uyardı:
“Bu beş nokta anlaşılmaz, görmezden gelinir, yok sayılır ve bu çerçevede bir katalizör rolü oynanmaya kalkılırsa, bu girişimin başarısız olacağı, ama daha önemlisi, Kıbrıslı Türkler tarafından adil bulunmayacağı, dolayısıyla bunun AB’nin girişimlerinin kabul edilmemesi noktasına kadar varabileceği bilinmelidir.”

“AB, VERDİĞİ SÖZÜ YERİNE GETİRMEDİ”
AB’nin Kıbrıslı Türklere verdiği sözleri tutmadığını vurgulayan Erhürman, dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 2004 referandumları sonrası hazırladığı raporu hatırlatarak şöyle konuştu:

“Genel Sekreter Annan’ın raporunun ilgili kısmında, Kıbrıslı Türklerin evet oyunun onlara yönelik baskılara ve izolasyonlara ilişkin her türlü ‘gerekçe’yi ortadan kaldırdığı söylenmiştir. Ama izolasyonlar hâlâ devam etmektedir.”

Erhürman örneklerle devam etti:

  1. “Annan Planı’na göre, Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs için ayrılmış 6 sandalyeden 4’ü Kıbrıslı Rumların, 2’si Kıbrıslı Türklerin olmasına karşın şu anda 6 sandalyenin 6’sı da Kıbrıslı Rumlar tarafından doldurulmaktadır.”
  2. “AB’nin Kıbrıslı Türklere açık sözü olmasına karşın ‘Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ yürürlüğe girememiştir.”
  3. “İzolasyonların kaldırılması veya hafifletilmesi yönündeki tüm çabalar, Genel Sekreter’in açık çağrısının tam tersine, ikili ilişkiler ve uluslararası kuruluşlar içerisindeki ilişkiler aracılığıyla engellenmiştir.”
  4. “Toplumlar arasında daha yakın iş birliğini teşvik etme çabalarında, yerel sivil toplum aktörleri ve onları destekleyenler, kuzeyin statüsüne ve ‘tanınma’ ile ilgili kaygılara bağlı zorluklar ve engellerle karşılaşmaya devam etmektedir.”
  5. “AB, Kıbrıs Türk toplumu ile olan ilişkilerinde uygulamada sıklıkla ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rızası veya onayıyla hareket etme tavrı içindedir. Bu durum, Kıbrıslı Türklerin onun iradesine tabi olması sonucunu doğurmaktadır ki bu kabul edilebilir değildir.”

“KARMA EVLİLİKLERDEN DOĞAN ÇOCUKLAR NE OLACAK?”
Erhürman, Avrupa Parlamentosu Raporu’ndaki eksikliklere de dikkat çekerek şu soruyu sordu:

“AB ‘karma evliliklerden doğan çocuklar’ın vatandaşlık hakları konusunda ne düşünmekte, ne yapmaktadır? Bir Kıbrıslı Türkün kiminle evleneceğine, nerede evleneceğine çocukların vatandaşlık hakları çerçevesinde şu anda tamamen Kıbrıslı Rumlar tarafından yönetilen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ yönetimi tarafından karar verilmesi Avrupa Parlamentosu raporunda sözü edilen ‘uluslararası hukuk’ ve ‘Birliğin üzerine kurulmuş olduğu ilke ve değerlere’ gerçekten uygun mudur?”

“BU RAPOR KIBRISLI TÜRKLERİ YOK SAYIYOR”
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunu eleştiren Erhürman, şunları dile getirdi:

“Raporda BM Genel Sekreteri Guterres’in yeni müzakere süreci için önerdiği zaman sınırlı ve sonuç odaklı yaklaşım yok. Dönüşümlü başkanlık ve ‘at least one favourable vote’ ilkesi de yer almıyor.”

“Kıbrıslı Türklerin dışlandığı enerji projeleri ve adanın geleceğini belirleyen kararlara dair hiçbir eleştiri yer almıyor.”

“Ama ne vardır? Sanki her şey normalmiş gibi Türkiye’ye ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ile ilişkilerini normalleştirme çağrısı vardır.”

MÜLKİYET MESELESİ: “BİR HUKUKA UYAN, ÖBÜRÜNDE YARGILANIYOR”
Erhürman, mülkiyet konusunun çözüm sürecini zehirlediğine dikkat çekerek şöyle dedi:

“Annan Planı’nda mülkiyete ilişkin düzenlemeler vardı. O Plan kabul edilmiş olsaydı bugün mülkiyetle ilgili sorunların çok önemli bir kısmı aşılmış olacaktı.”

“Taşınmaz Mal Komisyonu’nu kurduk ve AİHM etkili iç hukuk yolu olarak kabul etti. Ama bugün ne oluyor?”

“Kuzeyde başka bir hukuk, güneyde başka bir hukuk var. Kuzeydeki hukuka uygun davranan insanlar, güneydeki hukuka uymadıkları gerekçesiyle tutuklanıyor.”

“Yıl 2025. Beklenen neydi? Kıbrıslı Türkler, üstelik Taşınmaz Mal Komisyonu’nu kurmuş olmalarına karşın, kuzeyde ekonomik hayatı tamamen durduracaklar mıydı?”

“DOĞRU YOL BU DEĞİL. AB DE BUNU GÖRMELİ”
Erhürman son olarak şu uyarıyı yaptı:

“Kıbrıs Rum Liderliği’nin AİHM tarafından tanınan Komisyonu işlevsizleştirme çabası çözüm iklimi açısından olumlu bulunabilir mi?”

“Bu mesele bireylerin davalarıyla çözülemez. Kıbrıslı Türkler de benzer yollara başvurursa, çözüm iklimi tamamen zehirlenir.”

“Ben bir hukukçuyum ve bu davaları normal hukuk veya ceza davaları olarak görmediğimi çok açık biçimde söylüyorum.”

“Derdimiz gerçekten çözümse, doğru yol bu değildir. Bunu AB’nin de artık anlaması gerekir.”

Exit mobile version