Bugün Kıbrıs
Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar, Avrupa Parlamentosu’nun 7 Mayıs’ta kabul ettiği 2023-2024 Türkiye Raporu’na sert tepki gösterdi. Tatar, söz konusu raporun “Kıbrıs Türk Halkının iradesini yok sayan, gerçeklerden kopuk ve siyasi saiklerle hazırlanmış taraflı bir belge” olduğunu savundu.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Avrupa Birliği’nin 2004 yılında Güney Kıbrıs’ı tek taraflı olarak tam üye yaparak tarafsızlığını yitirdiği vurgulandı. Bu adımın ardından AB kurumlarının Rum liderliğinin sözcülüğüne soyunduğu ifade edilerek, Avrupa Parlamentosu’nun yeni raporunun da bu yaklaşımın bir devamı olduğu kaydedildi.
“EGEMENLİĞİMİZİN TEZAHÜRÜ“
Açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyarete de atıfta bulunuldu. Bu ziyaretin, Kıbrıs Türk halkının kendi iradesi ve toprakları üzerindeki egemenlik hakkının en güçlü göstergesi olduğu vurgulandı. Avrupa Parlamentosu raporunda bu ziyarete “yasa dışı” denilmesini “hadsizlik” olarak nitelendiren Tatar, “KKTC bu adanın göz ardı edilemez, inkâr edilemez en somut gerçeklerinden biridir” ifadelerini kullandı.
KÜLLİYE VE TEKNOFEST VURGUSU
Cumhurbaşkanı Tatar, Erdoğan’ın ziyareti sırasında açılışı yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin KKTC’nin kurumsal kimliğini pekiştiren tarihi bir adım olduğunu dile getirdi. Ayrıca KKTC’de düzenlenen TEKNOFEST’e de dikkat çekerek, bu etkinlik sayesinde Kıbrıs Türk gençliğinin Türkiye’nin teknoloji ve havacılık alanındaki gücünü yakından gördüğünü, bunun gurur verici olduğunu söyledi.
“AB, ÇÖZÜMÜN DEĞİL, SORUNUN PARÇASI”
Açıklamanın sonunda, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs konusundaki taraflı tutumunun, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin “yeni atmosfer” olarak tanımladığı süreci zedelediği belirtildi. AB’nin bu tavrını sürdürdüğü sürece, adil ve kalıcı bir çözüm arayışında taraf olamayacağı vurgulandı.
Tatar, “Kıbrıs Türk Halkı, hak ve çıkarlarını savunmaya; egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün teyidine yönelik mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir” diyerek, Avrupa Parlamentosu’nun kararının “halk nezdinde yok hükmünde” olduğunu savundu.