Bugün Kıbrıs
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve Türkiye’nin eski ABD Büyükelçisi Namık Tan, gazetemizde yayımlanan ve Halil Falyalı’nın yasa dışı bahis ve kara para ağına dair iddiaları ortaya koyan “Halil Falyalı Yaşıyor” başlıklı yazı dizisine atıfla kaleme aldığı T24’teki köşe yazısında, AKP-MHP iktidarını sert sözlerle hedef aldı. Tan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) uluslararası tanıtımının bir kenara bırakıldığını, ülkenin adeta bir suç ve kara para aklama üssüne dönüştüğünü ifade etti.
Yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun yıllardır mali işlerini yöneten Maksut Serim ile oğlu, eski Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’in görevden alınmasını “minarenin kılıfa sığmadığı” bir skandal olarak değerlendiren Tan, “KKTC’nin güvenilir gazetecilerinden Ayşemden Akın’ın Cemil Önal’la, adı geçenin 16 ay tutuklu kaldığı Hollanda’da yaptığı ve Genel Yayın Yönetmeni de olduğu “Bugün Kıbrıs” gazetesinde yayımlanan söyleşiden bu karanlık atama ve apar topar görevden almanın nedenlerini anlamaya başlıyoruz“ ifadelerini kullandı.
Önal’a göre Yasin Ekrem Serim’in büyükelçi olarak atanmasının ardında, öldürülen kumarhane patronu Halil Falyalı’ya ait olduğu iddia edilen ve AKP’li üst düzey isimlerin uygunsuz görüntülerini içeren 45 videoluk bir arşivin teslim alınması görevi vardı. Serim’in, bu videolardan beşini kendisine sakladığı, kalan kayıtları ise eksik şekilde MİT Başkanı İbrahim Kalın’a ilettiği öne sürüldü.
Tan, bu görev sonrasında hem baba Maksut Serim’in hem de oğlu Yasin Ekrem Serim’in Erdoğan tarafından sessizce görevden el çektirildiğini belirtti. “Adeta Erdoğan’ın kasası olan Maksut Serim’le yollar ayrıldı” diyen Tan, sürecin diplomatik teamülleri ve devlet ciddiyetini yok sayarak yürütüldüğünü savundu.
Yazıda, AKP döneminde KKTC ile Güney Kıbrıs’ın yeraltı suç örgütleri arasında adeta bir “federasyon” oluştuğu, Halil Falyalı’nın güneydeki suç baronlarından Lukas Fanieros ile yıllara dayanan ortaklığı bulunduğu iddiasına da yer verildi. Tan, bu bağlantıların Hollanda ve ABD tarafından soruşturulmasına rağmen Ankara’nın sessizliğini koruduğuna dikkat çekti.
Öte yandan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın GKRY’de büyükelçilik açma kararı da Tan’ın eleştirisinden nasibini aldı. Bu adımı, “soydaşlık” kavramının ulusal çıkarların önüne geçemeyeceğinin somut bir göstergesi olarak yorumladı.
Yazının sonunda Tan, devlet ciddiyetinin şatafatlı protokollerle değil, şeffaflık ve hesap verebilirlikle sağlanabileceğini vurguladı. Erdoğan’ın dış politikadaki tutarsızlıklarını ve kamu kurumlarının içini boşaltmasını eleştiren Tan, “Her yurttaş dışişleri bakanı olabilir ama bu rezaleti kaldırmak her ülkeye nasip olmaz” ifadeleriyle yazısını tamamladı.