Bugün Kıbrıs
Bağımsızlık Yolu Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, Ada TV’de Nupelda Karabuğday’ın sunduğu Günaydın Ada programına konuk olarak disiplin tüzüğü ve siyasal gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Hükümetin hazırladığı disiplin tüzüğünü, “AKP tarafından dayatılan bir siyasal İslam projesi” olarak nitelendiren Rahvancıoğlu, bu tüzüğün çocuklar üzerinden ideolojik alan yaratma çabası olduğunu savundu. Tüzüğün ne sonuç vereceğinin, hükümetin ve toplumsal muhalefetin nasıl hareket edeceğine bağlı olduğunu belirten Rahvancıoğlu, “Hükümet sempati kazanmak istediyse bu iş ellerine yüzlerine bulaştı. Toplumun büyük çoğunluğu bu uygulamaya karşı” dedi.
“TOPLUM KRİZLERLE FELÇ EDİLİYOR, YÖNETİM OTORİTERLEŞTİRİLİYOR”
Rahvancıoğlu, tüzüğün yalnızca eğitim değil, aynı zamanda otoriterleşen siyasi yapının bir parçası olduğunu ifade etti. “Diktatoryal rejimler sürekli krizler çıkararak ve bu krizleri eş zamanlı idare ederek, ‘otoriter ve güvenilir liderlere ihtiyaç var’ havası yaratır. Böylelikle rejimlerini pekiştirirler” sözleriyle Türkiye örneğini işaret etti. UBP-YDP-DP hükümetinin bu tüzükle huzursuzluk yarattığını belirten Rahvancıoğlu, hükümete yönelik tepkilerin yalnızca muhaliflerden değil, iktidar partilerinin kendi tabanından da geldiğine dikkat çekti.
“ÇOCUKLARIN MİDESİNE BAKIN, ÖRTÜSÜNE DEĞİL”
Rahvancıoğlu, çocukların siyasal tartışmalara malzeme edilmesini sert sözlerle eleştirdi. “Bu çocukları gerçekten bu kadar çok mu önemsiyorlar? O zaman ben sorarım: Okula aç giden, açlıktan bayılan çocuklar var… Niye başının dışındaki örtüyü önemsiyorsunuz da midesinin içini önemsemiyorsunuz?” diyerek sosyal adaletsizliklere işaret etti. Çocukların gelişim sürecinde tarafsız bilgiyle buluşmasının önemine vurgu yapan Rahvancıoğlu, onların özgür iradeleriyle karar verebilmeleri için baskıdan uzak bir eğitim ortamının gerekliliğini dile getirdi.
“ÇOCUK HAKLARI, SİYASAL DAYATMAYA KURBAN EDİLİYOR”
Disiplin tüzüğünü çocuk hakları açısından da değerlendiren Rahvancıoğlu, çocuk kavramının ve haklarının ortadan kaldırılmaya çalışıldığını söyledi. “Önce çocuk kavramını kabul etmeliyiz, sonra bu varlığın haklarını ve özgürlüklerini savunmalıyız” diyerek tüzüğün çocukları birer yetişkin gibi sorumlulukla yüklediğini, bunun pedagojik açıdan sorunlu olduğunu belirtti. “Bir çocuğa din ve vicdan özgürlüğü tanıyorsun, ama bu özgürlüğün yüklediği sorumluluğu taşıyabilecek yaşta mı?” sorusunu yönelten Rahvancıoğlu, çocuk haklarının ancak emek temelli bir siyasetle savunulabileceğini vurguladı.
“MİLLİYETÇİLİĞİN HER TÜRÜNDEN UZAK DURMALIYIZ”
Programda milliyetçilik tartışmasına da değinen Rahvancıoğlu, hem Türk hem de Kıbrıs milliyetçiliğine karşı olduklarını belirtti. “Egemen olan Türk milliyetçiliğidir ama Kıbrıs milliyetçiliği de kültürel anlamda hegemoniktir. Bu sadece solun değil, UBP’nin de içindedir” dedi. Milliyetçilik karşıtlığının da kendine özgü riskleri olduğunu vurgulayan Rahvancıoğlu, esas olanın toplumsal çıkarlar doğrultusunda davranabilmek olduğunu söyledi.
“SİYASAL DİN, BASKI VE YOKSULLUK ÜZERİNDEN YAYILIYOR”
Siyasal İslam ile dini inanç arasındaki farkı net biçimde ayıran Rahvancıoğlu, “Her türlü siyasal din ile bizim derdimiz var. Kıbrıslı Türklerin İslam ile değil, siyasal İslam ile sorunu var. Bu 1950’lerden beri böyle” diyerek konuyu tarihsel bir çerçeveye oturttu. İmam Hatip okullarının yaygınlaştırılması ve cemaatlerin önünün açılmasıyla birlikte, toplumun örgütsüzleştirildiğini savunan Rahvancıoğlu, “İşçi sendikada örgütlenmesin, cemaatte, tarikatta takılsın. Biz de bu arada devletin her şeyini satalım” düşüncesinin hakim hale getirildiğini söyledi.
“ÇOCUKLAR İÇİN SOSYAL HİZMETLER GÜÇLENDİRİLMELİ”
Rahvancıoğlu, başörtüsü tüzüğünün bir etnik kimlik meselesi değil, çocuk hakları ve siyasal baskı meselesi olduğunu vurguladı. Türkiye kökenli insanların bu halkın parçası olabileceğini, önemli olanın toplumsal dayanışma ve eşitlikçi yaklaşım olduğunu söyledi. “Bugün yaptığımız tercihler geleceğin kuşakları tarafından nasıl hatırlanacak?” diye soran Rahvancıoğlu, çocukların haklarının korunabilmesi için sosyal hizmetlere yeterli bütçe ayrılması ve bu hizmetlerin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.