Bugün Kıbrıs
Kıbrıs sorunu üzerine önemli bir etkinlik, 13 Aralık 2024 Cuma akşamı Home of Cooperation binasında gerçekleşti. “Oi Synomilies Gia To Kypriako / Kıbrıs Sorunu Üzerine Görüşmeler” başlıklı etkinlikte, dönemin müzakerecileri Özdil Nami ve Andreas Mavroyannis karşı karşıya gelerek Crans Montana sürecini ve çöken müzakereleri değerlendirdi.
Programın sunuculuğunu, Kıbrıslı Türk sosyal medya fenomeni İbrahim Beycanlı (Urban Cypriot) ve Kıbrıslı Rum Avrupa Parlamentosu milletvekili Fidias Panayiotou üstlendi. Tartışmalar, güvenlik-garantiler, liderlerin tutumu ve müzakere sürecindeki çıkmazlar üzerine yoğunlaştı.
Kıbrıs müzakerelerinde önemli bir rol oynayan eski müzakereci Özdil Nami, Crans Montana görüşmelerinin çöküşü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Anastasiadis’in tutumu ve güvenlik-garantiler konusundaki tıkanmaların süreci baltaladığını ifade eden Nami, masadan kalkmanın kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“ANASTASİADİS MASADAN KALKTI”
Tartışmaların merkezine Anastasiadis’in rolünü koyan Özdil Nami, müzakere masasının terk edilmesini eleştirdi:
“Gerçek bir Kıbrıslı lider masadan kalkmazdı. Ülkesinin yeniden birleşmesi için tutkulu olan bir lider, Crans Montana’dan asla ayrılmazdı. Çavuşoğlu ve diğerleri gitse bile, ‘Ülkemi yeniden birleştirene kadar buradan ayrılmıyorum’ derdi. Ama bu olmadı ve tam tersine Anastasiadis ayrılmaya hazırdı. Bunun için onu asla affetmeyeceğim.”
TÜRK TARAFI VE GÜNEYİN TALEPLERİ
Özdil Nami, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının müzakereleri devam ettirme yönündeki tutumunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Doğru olan şu ki, Kıbrıslı Türk lider ve Türkiye, gerektiği kadar kalmaya hazırdı ve süre uzatımı istedik. Maalesef bu olmadı. Şimdi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni suçlayabilirsiniz, ama ben Anastasiadis’i suçluyorum.”
Görüşmelerin tıkanma sebeplerinden biri olarak güvenlik ve garantiler konusundaki anlaşmazlıkları gösteren Nami, Genel Sekreter Antonio Guterres’in önerisinin açık olduğunu belirtti:
“Genel Sekreter garantilerin tamamen kaldırılmasını talep etmedi. Şöyle dedi: ‘1960 garanti sistemi sürdürülebilir değil. Her iki tarafa da güvenlik hissi verecek, garantör güçlerin dahil olduğu yeni bir garanti sistemi oluşturulmalı.’ Bunu kabul ettik.”
“GÜNEYİN TUTUMU SÜRECİ TIKADI”
Nami, Anastasiadis’in müzakerelerde netlik arayışının sürecin ilerlemesini engellediğini ifade etti:
“Genel Sekreter Anastasiadis’e dedi ki, ‘Biliyorum, Türkiye güvenlik ve garantiler konusunda daha fazlasını sunabilir.’ Ancak Anastasiadis, ‘Hayır, bana ne yapacaklarını size söylemelerini istemiyorum, bana söylemelerini istiyorum’ dedi. Bu tutum, müzakereleri tıkadı.”
Çavuşoğlu’nun basına bilgi sızdırma endişelerini dile getirdiğini hatırlatan Nami, Anastasiadis’in inatçı tavırlarının müzakerelere zarar verdiğini söyledi:
“Anastasiadis, ‘Zaten diğer konularda çok fazla taviz verdim, güvenlik ve garantilerde daha fazlasını duymam gerekiyor ve bunu duyamıyorum, bu adil değil’ dedi. Bunun üzerine Genel Sekreter, ‘Tamam, bu bir yere varmıyor’ diyerek konferansı kapattı.”
“LİDERLİK GÖSTEREMEDİ”
Özdil Nami, Crans Montana görüşmelerinde liderlik gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak Anastasiadis’i eleştirdi:
“Bir Kıbrıslı lider, ülkesinin geleceği için her türlü zorluğa rağmen masada kalır. Ancak Anastasiadis bunu yapmadı. Süre uzatımı talebimiz ve çözüm irademize rağmen, müzakere masası çöktü.”
“MÜCADELE MASADA VERİLİR”
Özdil Nami’nin açıklamaları, Crans Montana sürecinin neden başarısızlığa uğradığını yeniden gündeme getirdi. Nami, liderlik ve çözüm iradesinin eksikliğine dikkat çekerek, Kıbrıs müzakerelerinde masanın terk edilmesinin en büyük hata olduğunu ifade etti.
Crans Montana sürecine dair bu açıklamalar, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik tartışmaları bir kez daha alevlendirdi.
MAVROYANNİS: “ANASTASİADİS MASADAN KALKMADI, ÇIKMAZIN SEBEBİ GARANTİLERDİ”
Mavroyannis, Crans Montana sürecinde Kıbrıs Rum tarafının Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sunduğu altı maddelik çözüm çerçevesini yazılı olarak kabul eden tek taraf olduğunu vurguladı:
“Kıbrıs Rum tarafı, altı noktayı kabul eden ve yazılı olarak sunan tek taraf oldu. Bu belge ortada, dolayısıyla müzakereye katılmadığımızı kimse söyleyemez.”
Görüşmelerin, güvenlik ve garantiler konusundaki anlaşmazlık nedeniyle çıkmaza girdiğini belirten Mavroyannis, Türkiye’nin askerlerin adada kalıcı olması yönünde ısrarcı olduğunu söyledi:
“Genel Sekreter asker sayısının İttifak Antlaşması seviyesine, yani 650’ye inmesini önerdi. Ancak Çavuşoğlu, bu askerlerin sonsuza kadar kalmasını talep etti. Bu, Genel Sekreter’in önerisiyle uyuşmuyordu.”
Mavroyannis ayrıca, Anastasiadis’in masadan kalktığı iddialarına karşı çıkarak, görüşmelerin çözümsüz kalmasının tek taraflı bir duruş olmadığını ifade etti.
Programda, Crans Montana sürecine dair detaylar, tarafların pozisyonları üzerinden yeniden ele alınırken Mavroyannis, çözüm iradesi gösterildiğini ve son ana kadar müzakereye bağlı kalındığını savundu.