Bugün Kıbrıs

Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad: “BM IŞİD’i adalet önüne çıkarmakta başarısız oldu”

Münih’te bir mahkeme salonunda Nora, kendisini köle olarak satın alan, taciz eden ve beş yaşındaki kızını öldüren kişinin karşısında oturuyordu.

2015’te Nora ve Reda Irak’ta cihatçı IŞİD tarafından rehine olarak alıkonuluyordu.

IŞİD bir yıl önce, Ezidi azınlığına yönelik BM’nin “soykırım kampanyası” olarak nitelediği saldırılara başlamıştı.

Felluce’ye Almanya’dan giden IŞİD militanı Taha al-Cumaili ve karısı Jennifer Wenisch tarafından köle olarak “satın alınmışlardı.”

Temmuz’un sonuna doğru, beş yaşındaki Reda hastalandı ve yatağı ıslattı.

Ceza olarak Al-Cumaili küçük kızı dışarı çıkardı ve 50 derece sıcakta pencereye zincirledi.

Al-Cuamili ile karısı küçük kızı susuzluktan ölmek üzere terk ederken, içeride kilitli tuttukları annesinin elinden yalnızca izlemek geldi.

2021 yılında Wenisch savaş suçlarından yargılanan ve hüküm giyen ilk IŞİD üyelerinden biri oldu. Bir ay sonra Al-Cumaili de soykırımdan hükmü giydi.

İkisinin cezalandırılmasında da Nora’nın ifadesi etkili oldu.

“Bu mümkün, daha önce yapıldı” diyen Nobel Barış Ödülü sahibi Ezidi aktivist Nadia Murad, Nora’nın köyünden ve geçen 10 yıldır bu alanda adalet için mücadele ediyor.

Murad, “İnsanların [IŞİD] ve benzer ideolojiye sahip gruplar hakkında bilmedikleri, öldürülmenin onların umurunda olmadığı. Ama mahkemede kadınlar ve kız çocuklarıyla ile yüzleşmekten çok korkuyorlar” diyor.

“Ve onları bütün dünyanın önünde sorumlu tutmazsak, her zaman başka bir isimle geri gelecekler.”

2014 yılında IŞİD, Irak’ın kuzeyinin büyük bir kısmına el koydu ve dini ve etnik azınlıklara saldırdı.

Ancak inançlarından nefret ettikleri Ezidiler’e özel bir zulüm uyguladılar. Binlerce Ezidi erkeği, 12 yaşından büyük erkek çocukları ve ileri yaştaki kadınları öldürdüler. Binlerce genç kadın ile kız çocuğu seks kölesi olarak esir aldılar ve çocuk asker olmaları için erkek çocukların beyinlerini yıkadılar.

Onbinlerce IŞİD üyesinden 20’den azı, Almanya, Portekiz ve Hollanda’daki mahkemelerde savaş suçundan hüküm giydi. Irak’ta IŞİD üyeleri savaş suçlarından değil, terör suçlarından ceza aldılar.

Avrupa’da IŞİD üyelerinin mahkum edilmesinde, Unitad tarafından yürütülen yedi yıllık bir soruşturmanın yardımı oldu. Birleşmiş Milletler’in soruşturma birimi Unitad da, Nadia Murad’ın yardımıyla kuruldu ve milyonlarca delil topladı.

Ancak Eylül ayında Irak’ın BM ile ortaklığını sürdürmeyi reddetmesinin ardından soruşturma da sonlandı. Delillerin tamamı şimdi, New York’taki bir binadaki bir sunucuda bekliyor. Murad daha fazla kişinin mahkum edilmesi için neden siyasi bir irade olmadığını anlayamıyor.

Irak’ta kaç IŞİD mensubunun hüküm giydiği net değil, birçoğu terör suçlamalarıyla alıkonuluyor, ancak süreç şeffaf şekilde ilerlemiyor.

Ülkenin adaleti bakanı geçen sene, ortalama 20,000 kişinin terör suçlamalarıyla hapis cezasına çarptırıldığını, 8,000 kişinin de idam edildiğini söyledi ancak bunların kaçının IŞİD üyesi olduğunu açıklamadı.

Murad “Bu mağdurları kahrediyor” diyor.

Murad’ın ailesinin çoğu da öldürüldü. Nora gibi o da esir tutuldu ve bir üyeden diğerine satıldı, tekrar tekrar tecavüze ve toplu tecavüze uğradı.

Kimse onu kurtarmaya kimse gelmedi, onu esir alan kişi kapıyı kilitlemeyi unutunca kaçabildi. Saatlerce yürüdükten sonra kapısını çaldığı onun IŞİD bölgesinden kaçmasına yardım etti.

“Yeğenlerim, arkadaşlarım ve komşularım hala oradayken ben hayatta kaldığım için suçlu hissediyordum” diyor Murad.

“Hayatta kalışımı hikayemi anlatma sorumluluğu olarak gördüm, insanlar [IŞİD] kontrolü altında gerçekten neler olup bittiğini bilsin diye.”

Açıkça konuşan Murad, Irak’ta cinsel şiddetle bağdaştırılan utancı reddetti. Tanıdığı birçok kadın lekelenmekten korumak için sessiz kalmaya çalışmış. Ancak Murad akrabalarını ve arkadaşlarını Unitad’a delil sunmaları için ikna etmiş.

Çalışmalarının çoğunluğu cinsel şiddet mağdurlarının haklarını korumayı hedefliyor. Geliştirdiği “Murad Kodu” isimli kılavuz mağdurların, soruşturmacılarla ya da gazetecilerle konuşurken neleri paylaşacaklarını kontrol etmelerine yardımcı oluyor.

“Cinsel şiddet ve tecavüz savaş bittikten çok uzun süre sonra sizinle kalan birşey. Sonsuza kadar kalıyor ve vücüdunuzda, zihninizde ve kemiklerinizde varoluyor,” diyor Murad.

Murad Irak devletinin soykırım mağdurlarını BM’nin yardımı olmadan nasıl ele alacağı konusunda kaygılı. Yakınlarının toplu mezarlardan çıkarılma yöntemi de endişesini artırdı.

IŞİD tarafından öldürülenlerin gömüldüğü yaklaşık 200 toplu mezar var. BM misyonunun yardımıyla açılan 68 mezardan 15’i Murad’ın köyündeydi.

Bu süreç artık Irak yetkililerinin elinde ve binlerce cansız bedenin yalnızca 150’sinin kimliği tespit edildi. Murad’ın sekiz erkek kardeşinden altısı IŞİD tarafından öldürüldü ama yalnızca ikisi için düzgün bir cenaze töreni yapıldı.

“Annem, yeğenlerim, diğer dört erkek kardeşim, kuzenlerim hepsi Bağdat’ta bir binada duruyorlar,” diyor Murad. “[Süreç] bir tür kapanış arayan birçoğumuz için acı verici derecede yavaş ilerliyor.”

Yakın geçmişte kimliği belirlenen bazı kurbanların akrabalarına Irak yetkilileri ulaşmayınca ailelerin Facebook üzerinden haberi olmuş.

Unitad’ın eski yöneticisi Christian Ritscher, BBC’ye bedenlerin kimliğinin tespit edilmesinin uzun ve zor bir süreç olduğunusöyledi. Ritscher, Unitad çok şey başarmış olsa da, soruşturmanın fazla erken sonlandığını düşünüyor.

Ezidi soykırımının onuncu yıldönümünde Murad’ın bu tür suçları önlemeyi hedefleyen, BM gibi kuruluşlara da sert birkaç sözü var.

“Bu uluslararası kuruluşlar insanları sürekli hayalkırıklığına uğratıyor. Savaşı önlemeyi başardıkları bir tek örnek verin, Irak olsun, Suriye olsun, Gazze ve İsrail, Kongo, Ukrayna olsun.”

“En savunmasız olanları korumaları gerekiyordu,” diyor Murad. “Kendi partileri ve siyasetleri için neyin daha iyi olacağı onları daha çok ilgilendiriyor.”

Murad, Gazze ve Lübnan’daki savaşların yayılmasından ve IŞİD kalıntısı grupların Ortadoğu’daki kaostan bir kez daha faydalanmasından korkuyor.

“[IŞİD] gibi bir ideolojiyi yalnızca silahlarla yenemezsiniz,” diyor Murad. “Birçoğunun hala serbest olduğunu ve cezasızlıkla kurtulduklarını biliyoruz.”

“Sessiz kalmayarak, suçu ve lekeyi üstlenmeyerek bir şekilde ifademi verdiğimi, adaleti bulduğumu hissediyorum.”

“Ama hikayesini anlatmayan kız kardeşlerim, yeğenlerim, arkadaşlarım ve mağdur kardeşlerim için acı çok gerçek. Ve bu travmayı da yalnızca adalet iyileştirebilir.”

Exit mobile version