Bugün Kıbrıs
Güneyin Ulaştırma Bakanlığı’nın son araştırmasına göre, Kıbrıs’ın bazı bölgelerinde kıyı erozyonu yılda 50 santimetreye kadar ciddi kayıplara yol açıyor. Bu durum, yaklaşık 78 kilometrelik kıyı şeridi için acil koruma önlemlerini zorunlu kılıyor.
2012 yılında başlatılan koruma çalışmaları, şu ana kadar 16,2 kilometrelik öncelikli alanı kapsadı. Son beş yılda Geroskipou, Germasogeia, Baf (Venüs), Larnaka, Pervolia ve Polis Chrysochous’ta kıyı koruma projeleri başarıyla tamamlandı.
Güney basınında yer alan haberlere göre devam eden projeler arasında Oroklini, Pervolia ve Chloraka’daki çalışmalara 2021-2022 yıllarında başlandı ve bu projelerin 2024 yılına kadar tamamlanması hedefleniyor. Akrotiri Dolos’tan Tremithos Nehri’ne, Kourium Koyu’ndan Pervolia Feneri’ne, Larnaka Havaalanı’na ve Ayios Tychon, Neo Chorio, Ayia Napa, Kouklia ve Peyia gibi çeşitli kıyı alanları da inceleme altında.
Ek plaj iyileştirme çalışmaları Pyla, Kato Pyrgos Tylliria, eski Larnaka rafineri alanı ve Kourium (Pissouri) bölgelerinde planlanıyor.
Kıyı erozyonu, 1980’lerin başından bu yana izleniyor. Bakanlık, erozyonun hem doğal nedenlere (dalga hareketi, fırtınalar, gelgitler, iklim değişikliği) hem de insan kaynaklı faktörlere (kıyı geliştirme, nehir barajları, kıyı taş ocakları, dalga bölgesi inşaatı) bağlı olduğunu belirtti.
1974’ten sonra ekonomiyi canlandırma ve turizmi teşvik etme çabaları kapsamında kıyı geliştirme talepleri önemli ölçüde arttı. 1993 tarihli genel bir çalışma, Kıbrıs’ın serbest kıyı bölgesini 12 alt bölgeye ayırarak Larnaka (39 km), Limasol (37 km) ve güney Baf (35 km) gibi alanlarda koruma planları uygulanmasını sağladı.
Climate Central bilim insanları, gelecekte bazı kıyı alanlarının su altında kalabileceğini öngören haritalar üretti. 2150 yılına dair projeksiyonlar, Limasol’un Lady’s Mile körfez bölgesi ve Saint George’un tuz gölü çevresindeki alanların su altında kalabileceğini gösteriyor. Larnaka’da, Mackenzie plajı da dahil olmak üzere Meneou’dan havaalanına kadar olan bölgeler ciddi erozyon ve kısmi su altında kalma riski taşıyor.
Bununla birlikte, kamu görevlileri önümüzdeki 30 yıl içinde tehlikeli deniz seviyesi artışları beklemiyor. 2000 yılından bu yana deniz seviyeleri yalnızca beş santimetre yükselmiş olup, yaklaşık 30 santimetrelik gelgit değişimleri şu an için önemli bir endişe kaynağı oluşturmuyor.