Bugün Kıbrıs
Eski Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, Meclis’te yaşanan olaylar ve milletvekillerinin tutumlarına ilişkin sert açıklamalarda bulundu. Dizdarlı, “Yüce” kavramının içinin boşaltıldığını belirterek, Meclis’in bu tanıma layık olabilmesi için etik kurallara ve anayasal ilkelere uygun hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Dizdarlı, Meclis Başkanlığı seçim sürecinde yaşanan gelişmelere ve iktidar milletvekillerinin davranışlarına dikkat çekti. Meclis’in temel ilkelerden ve kurallardan sapmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Dizdarlı, hükümeti sert bir dille eleştirdi.
“MECLİS, GERÇEK İRADEYİ YANSITMAKTAN UZAKLAŞTI”
Eski Ombudsman, Meclis’te yaşanan gelişmelerin millet iradesini yansıtmadığını ifade ederek, iktidar partisinin, Meclis Başkanı koltuğunu kendi siyasi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiğini öne sürdü. Dizdarlı, şunları söyledi:
“İktidar partisinin başkanı, sırf kendi koltuğunu sağlama almak adına, Meclis Başkanlığı koltuğunu birden fazla milletvekiline söz vererek gerçek iradenin Meclis’e yansımasını engelledi. Bu durum, milletvekilleri arasında ayrımcılık ve haksız muameleye neden oldu.”
“İÇTÜZÜK VE ANAYASA İHLALLERİ GÖZ ARDI EDİLİYOR”
Dizdarlı, Meclis Başkanı adaylarının belirlenmesi sürecinde içtüzük ve anayasanın ihlal edildiğini belirtti. Sayın Kutlu Evren’in, 26 ret oyu almasına rağmen yeniden aday gösterileceğinin açıklanmasının kurallara aykırı olduğunu vurguladı.
Ayrıca, seçimlerin gizli oyla yapılması gerektiğini hatırlatan Dizdarlı, bazı vekillerin oy pusulalarını belirli bir şekilde katlayarak kime oy verdiklerini kanıtlamaya çalıştıklarını ve bunun içtüzük kurallarına aykırı olduğunu ifade etti.
“MECLİS’TE ENTRİKA VE PAZARLIK DÖNDÜ”
Meclis’te yaşananların etik ve demokratik ilkelerle bağdaşmadığını söyleyen Dizdarlı, “Dürüst, güvenilir ve adil bir Meclis olma yolunda entrikalar ve pazarlıklarla tekrar Zorlu Töre’yi aday olmaya ikna ettiler. Meclis’i yönetenler, kamu yönetiminin temel anahtarı olan etik davranış kurallarını ve anayasal ilkeleri göz ardı ettiler,” diyerek iktidar vekillerine yönelik eleştirilerini dile getirdi.
“YÜCE MECLİS OLMAK İÇİN TUTARLI DAVRANMAK GEREKİR”
Dizdarlı, “Seçilmiş vekiller kişisel kazanç ya da çıkar sağlamak amacıyla görev sorumluluklarını, tarafsızlıklarını ve görevin gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını halka gösteremediler. Güven duygusunu zedeleyip, şüphe yarattılar ve adalet ilkesine zarar veren davranışlarda bulundular. Çifte standart uygulayarak Meclis’in saygınlığını zedelediler,” diyerek Meclis’in bu tutumuyla “Yüce” sıfatını hak etmediğini belirtti.
“Cumhuriyet Meclisi, kendi yaptığı İçtüzük kurallarına ve anayasa hükümlerine uymayan bir yapı sergilerken, ‘Yüce’ olarak nitelendirilebilir mi?” diye soran Dizdarlı, Meclis’in ancak tutarlı ve etik davranışlarla yüce bir konuma gelebileceğini söyledi.
“’YÜCE’ SÖZCÜĞÜ SÖZLE DEĞİL, DAVRANIŞLA HAK EDİLİR”
Dizdarlı, açıklamasını şu ifadelerle noktaladı: “Yüce Meclis, sadece sözlerle yüce olunmaz. Güvenirliliği kazanmak için yapılan sıfatlı konuşmalar değil, tutarlı ve etik davranışlar gerekir. ‘Yüce’ demekle yüce olunmaz, yücelik davranış ve tutumla elde edilir. Bu yapının halkın gözünde güven kazanabilmesi için şeffaf, adil ve demokratik bir yönetim sergilemesi zorunludur.”