Bugün Kıbrıs

Nazlı: “Bu ülkede gazeteci kalmak, basın emekçisi olmak insan üstü bir efor gerektiriyor”

Bugün Kıbrıs

Bağımsızlık Yolu Parti Meclis Üyesi Cansu N. Nazlı, İsmet Özgüren’in sunduğu Gündem programına katılarak açıklamalarda bulundu.

Programda yaptığı açıklamalarda, geçtiğimiz haftalarda medya kuruluşlarının sahiplerinin kimler olduğuyla ilgili yayınlanan habere değinen Nazlı, Türkiye egemenlerinin ve sermaye çevrelerinin kendi lehlerine kamuoyu oluşturmak için medya sektörünü ele geçirdiğini söyledi. Turizm, eğitim, enerji, inşaat sermayesinden isimlerin medya sahibi olduğu bu haberle ifşa oldu diyen Nazlı, her zaman dile getirdikleri gibi sermayenin hükümet edenlerden daha fazla iktidarda olduğunun altını çizdi. Kıbrıs Gazetesi’nin, EL-SEN Başkanı Ahmet Tuğcu’nun, başbakana saldırdığıyla ilgili yaptığı yalan haberi hatırlatan Nazlı, Kıbrıs Gazetesi’nin AKSA’ya ait bir gazete olduğunu hatırlatarak, medya kuruluşlarının sahiplerinin ifşa olmasının aslında iyi bir şey olduğunu vurguladı.

Bağımsızlık Yolu Basın Ofisi’nden verilen bilgiye göre, basın emekçilerinin güvencesiz ve düşük ücrete çalıştırıldığını, işten kovulmaları patronların iki dudağının arasında olduğunu belirten Nazlı, sansür ve otosansür mekanizmasının içinde çalışmak zorunda bırakıldıklarını söyledi. Nazlı, bu ülkede gazeteci kalmak, basın emekçisi olmak insan üstü bir efor gerektiriyor, çok zor şartlarda çalışıyorlar, basın emekçilerine sahip çıkılması gerekiyor ifadelerini kullandı.

Nazlı, gazeteci Ali Kişmir davasını savcılığın sürdürmekte kararlı olduğunu, ancak savcılığın davaya hazırlanmakla ilgili ayni kararlığı göstermediğini belirtti. Gelecek celsede bir duruşma takviminin verileceği ile ilgili bir öngörüsü olduğunu belirten Nazlı, ağır cezaya havale olup olmayacağının belli olacağını aktardı. Ali Kişmir’in yazısının GKK ile ilgili bir yazı olmadığının temel iddialarından biri olduğuna değinen Nazlı, davanın 25 Ekim’de görüleceğini kaydetti.

“KADINA VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET, CİNSEL TACİZ, İHMAL, İSTİSMAR GİBİ SUÇLARIN ÇOĞALMASI DEVLETİN BU KONULARDA POLİTİKA ÜRETMEMESİN SONUCU”

Suçların artması, ceza davalarının çoğalmasını devletin sosyal politikalardan geri çekilmesine bağlayan Nazlı, diğer siyasi partilerin dediği gibi bunun iş bilmezlik olmadığını, bile isteye tercih olarak yaptıklarını söyledi. Vakıflar İdaresi’ne veya Din İşleri’ne sosyal hizmetlerden daha fazla bütçe ayrılmasının bilinçli bir tercih olduğunun altını çizen Nazlı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, cinsel taciz, ihmal istismar gibi suçların çoğalmasının devletin bu konularda politika üretmemesin sonucu olduğunu dile getirdi. Sosyal Hizmetler Dairesi’nin çok uzun yıllardır personel ihtiyacının devam ettiğini hatırlatan Nazlı, Alo 183 ihbar hattına yıllarca tek kişinin baktığını, böylesi önemli bir hattın vardiya usulü bir sistemle altyapı kazandırarak çalıştırılması gerektiğini ifade etti. Nazlı, nüfusu bilemediğimiz bir ortamda herhangi bir kamusal hizmetin yeterli olup olamayacağını söylememizin mümkün olmayacağını da ekledi. Her ilçede kadına yönelik şiddet biriminin olmadığını da vurgulayan Nazlı, Lefkoşa’dakinin eksikleri olsa da çalıştığını dile getirdi. Her bölgeye kadına yönelik şiddet biriminin kurulması gerekliliğini yineleyen Nazlı, köy karakollarına kadar teşkilatlandırılmasının önemini vurguladı.

“POLİS SİVİLE BAĞLANMALI”

Nazlı, polisin sivile bağlı olmaması, polisin görevi ihmal veya suistimal etmesi durumunda başvurulacak mekanizmaları tıkadığını ifade etti. Faili meçhul kadın cinayetlerinin varlığını anımsatan Nazlı, mahkeme kararına polisin delil toplamada ihmali olduğunun yazıldığını vurguladı. Polis teşkilatında şeffaflık, hesap sorulabilirlik, yargılanabilirlik olması için sivile bağlanması gerektiğini söyleyen Nazlı, polise sendikalaşma hakkının da getirilmesi gerektiğini, en iyi denetimin iç denetim olduğunu belirtti.

Nazlı, yoksullukla ilgili sosyal politikalar üretilmez, yoksul insanlar sosyal politikalar tarafından korunmazsa, cezaların artırılması hırsızlık veya diğer suçları engelleyemeyeceğini vurguladı. Suçların nedeninin tespit edilip ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Nazlı, bunun da yine siyasi tercih olduğunu söyledi.

“ASGARİ ÜCRETİ ARTIRMAK YETERLİ DEĞİL KAMUCU POLİTİKALARLA HAYATI UCUZLATMALIYIZ”

Bağımsızlık Yolu’nun uzun süredir gündemde tutmaya çalıştığı asgari ücretin en düşük kamu maaşına eşitlenmesi ve hayat pahalılığı oranında artırılması talebinin karşılık bulduğunu dile getiren Nazlı, son dönemde asgari ücretin hayat pahalılığı oranında artırılmaya başlandığını söyledi. Sendikaların daha duyarlı davranması, basının da takipçisi olması bu süreci destekledi dedi.

Asgari ücretin artırılmasının yeterli olmadığını da vurguladıklarını söyleyen Nazlı, hayatın da ucuzlatılması gerektiğini dile getirdi. Hayatın ucuzlatılmasının tek yolunun kamucu politikalar olduğunu belirten Nazlı, hane halkı bütçesinden çıkan eğitim, sağlık, ulaşım, barınma giderlerinin azaltılması için kamu eliyle verilmesi gerektiğini anlattı. Elektrik fiyatlarını konuşacaksak AKSA’yı konuşmamız gerekiyor diyen Nazlı, elektrik zamlarının sözleşmeyle satın alındığını belirtti. Kalecik santralinin kamulaştırılması ile ilgili de hazırladıkları yasa tasarılarını Bağımsızlık Yolu olarak meclise sunduklarını ifade eden Nazlı, AKSA kamburunu sırtımızdan attığımız takdirde 250 kw elektriğin hanelere ücretsiz dahi verilebileceğini aktardı.

Exit mobile version