Fransa genelinde Cumartesi günü sokaklara dökülen binlerce protestocu, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yeni başbakan olarak muhafazakâr Michel Barnier’i atamasını protesto etti.
Protestolar, Macron’un Temmuz ayında yapılan ve üç grup – sol koalisyon, merkezciler ve aşırı sağcılar – olarak Ulusal Meclis’te derin bir bölünmeye yol açan parlamento seçimlerinin ardından Barnier’i atamasına meydan okuma niteliği taşıyor.
Başta Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise-LFI) partisi olmak üzere sol koalisyon, Barnier’in muhafazakâr geçmişini seçmen iradesini reddetmek olarak görüyor. Böylelikle hali hazırda gergin olan siyasi atmosferi daha da gerginleşmeye devam ediyor.
Paris’te protestocular şehrin merkezi Place de la Bastille’de toplanırken, polis olası çatışmalara hazırlık yaptı. Ülke çapında 150 noktada düzenlenen diğer mitingler arasında Fransa’nın güneybatısındaki Montauban ve Auch şehirleri de yer alıyor.
Montauban’da göstericiler Barnier’in atanmasını demokrasiyi inkar etmek olarak nitelendirerek Boyun Eğmeyen Fransa (La France Insoumise-LFI) lideri Jean-Luc Melenchon’un son günlerdeki “Halk görmezden gelindi” söylemini yineledi.
Barnier başbakan olarak ilk resmi ziyareti için Paris Necker Hastanesi’nde sağlık çalışanlarıyla bir araya gelirken, muhalifler sokaklardaki huzursuzluğun hükümetin geleceğini şekillendirdiğini söylüyor.
Kabinesini oluşturmaya çalışan Barnier, özellikle Fransa’nın kamu hizmetleri konusunda halkın endişelerini dinlemeye kararlı olduğunu ifade etti.
Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) lideri Jordan Bardella, Barnier’nin kendileri tarafından da “gözetim altında” olduğu uyarısında bulundu.
Chalons-en-Champagne fuarında konuşan Bardella, başbakana özellikle ulusal güvenlik ve göç konularında partisinin önceliklerini gündemine alması çağrısında bulundu.
73 yaşındaki Barnier, modern Fransa’nın Beşinci Cumhuriyeti’nde görev yapan 26 başbakan arasında en yaşlı başbakan olarak kayıtlara geçti.
Barnier, Fransa’nın en genç başbakanı olan ve kendisinden 39 yaş küçük olan Gabriel Attal’dan başbakanlık görevi devralacak. Attal ise sadece sekiz ay önce başbakanlık görevine atanmış ve Temmuz ayında başlayan Paris Olimpiyatları’ndan önce istifasını vermişti.
Ancak Macron tarafından istifası reddedilen Attal, Olimpiyatlar’ın bitimine kadar geçici hükümete başkanlık etmesi istenmişti.
Attal aynı zamanda Fransa’nın ilk açık eşcinsel başbakanıydı. Barnier’nin atanmasını hemen eleştiren Fransız medyası ve bazı muhalifler, yeni başbakanın 1981 yılında parlamentoda görev yaparken eşcinselliği suç olmaktan çıkaran bir yasaya karşı oy kullanan 155 milletvekili arasında yer aldığını ortaya çıkardı.
Barnier elli yıllık siyasi tecrübeye sahip olsa da, bu göreve atanması krizi çözme konusunda hiçbir garanti sunmuyor.
Önündeki zorluk çok büyük: Barnier, siyasi yelpazenin aşırı sol, aşırı sağ ve Macron’un zayıflamış merkezci bloğu arasında derin bir şekilde bölündüğü, parçalanmış bir Ulusal Meclisi idare edebilecek bir hükümet kurmak zorunda.
Erken seçim sonucu, netlik sağlamak bir yana, hem ülkeyi hem de Macron’un iktidarını istikrarsızlaştırmaktan başka bir işe yaramamış görünüyor.
Cumhurbaşkanı’nın Avrupa Birliği (AB) ile derin bağları olan deneyimli siyasetçi Barnier’e başvurma kararı, Fransız siyasetine istikrar getirme çabası olarak görülüyor.
AB’nin Brexit baş müzakerecisi olarak ün kazanan Barnier daha önce de zorlu görevlerle karşı karşıya kalmıştı.
Eleştirmenler, eski siyasi düzenden kopma vaadiyle seçilen Macron’un şimdi kendisini bir zamanlar üstesinden gelme sözü verdiği istikrarsızlıkla mücadele ederken bulduğunu ifade ediyor.