İstanbul Topkapı Üniversitesi’nde Kıbrıs Türk Girişimci Kadınlar Derneği (GİKAD) ve Türk Kadın Akademisyenler Birliği (TÜRKKAB) tarafından “Kıbrıs Türklüğünün Damgası: Kıbrıs Barış Harekâtı” başlıklı etkinlikte konuşan Ersin Tatar, “Kıbrıs Türk halkının haklı davasının sürdürülebilmesi için bu meseleyi selamete götürmek gerekiyor. Selametin kilit sözü egemenliktir” dedi.
Aydınlık’ın haberine göre bugün Gazze’deki katliamda İngiltere’nin Kıbrıs’taki “egemen üslerinin” kullanıldığını hatırlatan Tatar, egemenlik konusunu şöyle açtı:
“Kıbrıs, 1571’den 1878’e kadar kesintisiz Osmanlı hükümdarlığı altındadır. Sonra kiralansa da Lozan Antlaşması’na kadar Osmanlı’nın egemenliğindedir. 3 Kasım 1914’te Çanakkale Savaşı başladı, 5 Kasım 1914’te Kıbrıs’ın ilhakı ile İngiltere anlaşmayı istismar etti. İngiliz hiçbir bedel ödemeden bu adanın sahibi oldu. Maraş’a bakın, vakıf mallarının belgeleri Osmanlı arşivlerindedir. İngilizlere kadar bu adada Rum yoktu, Yunan yoktu, biz Venediklilerden fethettik.
Ancak İngiltere, 1923’ten 1960’a kadarki 37 senede iki üs aldı. İkisi de egemen üs. Yani istediği gibi gemilerini getirir, silahını getirir, Ortadoğu’da her işe karışır. Gazze’de bu üslerin nasıl kullanıldığını herkes biliyor. Şimdi Dendias da üçüncü üssü yapacağız diyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni bizden alan Rumlar egemen, İngilizler egemen, ama biz egemen değiliz. Dolayısıyla bizim istediğimiz iki devletli bir çözümdür.”
Adanın 350 sene kesintisiz Osmanlı egemenliğinde kaldığını vurgulayan Tatar, “Önümüze sürekli nüfus meselesi getiriliyor. Ancak Kıbrıs’ın dışında Kıbrıs’ta yaşayandan daha fazla nüfusumuz vardır. Yunanlar 1878’de 100 bin kişinin altındaydı. 1960’ta 400 bine artırıldı. Önemli olan şudur: Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır. Bu topraklar 350 sene kesintisiz Osmanlı egemenliğindeydi. Bu adanın esas sahibi biziz.” ifadelerini kullandı.
YUNAN DIŞİŞLERİ BAKANINA TEPKİ
Konuşmasında Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın açıklamarına da tepki gösteren Tatar, şöyle devam etti:
“Dendias geçen tribünlere oynayacak bir açıklama yaptı. Dedi ki, ‘Biz Kıbrıs’ta anlaşmaya hazırız ama anlaşmada Türkiye Cumhuriyeti olmayacak.’ Kıbrıs Brüksel’den 2 bin kilometre uzaklıktadır. Ankara ise 100 kilometre uzaklıkta. Ada güya AB’nin malı olmuş gibi siyaset sürdürmeye çalışıyorlar. Utanmadan ‘Türkiye bu işin içinde olmayacak.’ diyor. Haddine mi düştü bunu söylemek! Benim tarihim, yürekli insanlarım var. Türkiye garantör ülkedir, bölgenin en büyük gücüdür.
Türkiye askerini çekse adada kan gövdeyi götürür. Adadaki barışın, huzurun, istikrarın devamı için Türk askerinin kalması gerekir. KKTC de bir gerçektir, realitedir. Mesela Güney’de liman yapmaları için garantör ülkenin onayını almaları gerekir. Türkiye onay verdi mi, vermedi. Demek ki Kıbrıs’ta iki ayrı devlet vardır. Kendileri zaten bunu ele veriyorlar. Uluslararası platformlarda bunları tartıştığımızda haklısınız, bir eksik olan anlaşmadır diyorlar. İki devletli çözüm ile iki devlet de kazanır, Yunanistan ile Türkiye arasında bir denge unsuru olur.”
“MAVİ VATAN’DA BÜYÜK KAZANÇ”
Tatar, KKTC’nin bir devlet olarak karasuları, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge gibi deniz yetki alanlarına da sahip olduğuna dikkat çekti. KKTC’nin toprak genişliğinin 3 bin 800 kilometrekare olduğunu belirten Tatar, “Bu 3 bin 800 kilometrekare, Mavi Vatan’a 60 kat olarak yansımaktadır. Denizlerde 60 kat hakkımız, hukukumuz oluşmaktadır. Onun üstü de hava sahasıdır. İşte KKTC’nin değeri budur.” diye konuştu. KKTC’nin büyük Türk dünyasının en güneydeki bağımsız bir parçası olduğunu savunan Tatar, adanın Türk dünyasına çok daha büyük katkılar yapacağını söyledi.