Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ın geçen hafta yaptığı açıklamalar, 2022 sonunda başlayan ancak geçen yıl kesilen Ankara-Şam normalleşme süreci açısından yeni bir dönemin başlayabileceğini gösterdi.
Suriye haber ajansı SANA, Esad’ın 26 Haziran’da Rusya’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev ile yaptığı görüşmeye ilişkin haberinde, iki yetkilinin Türkiye-Suriye sürecini de ele aldıklarını kaydetti. Haberde, Esad’ın, “Suriye-Türkiye ilişkisine ilişkin her türlü girişime açık olduğunu” söylediği vurgulandı.
Aynı habere göre Esad, Türkiye ile müzakerelerin Suriye devletinin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlaması ve “terörle mücadeleye” odaklanılması ilkeleri üzerine inşa edilmesi mesajını verdi. Esad ayrıca, “herhangi bir girişimin başarısının ve verimliliğinin ülkelerin egemenlik ve istikrarına saygıyla” bağlantısının altını çizdi.
Suriye liderinin açıklamasında, “Türk askerinin çekilmesi” gibi bir koşuldan bahsetmemesi, bunun yerine “egemenliğe saygı” referansında bulunması dikkat çekti.
Esad’ın açıklamalarına yanıt, iki gün sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’dan geldi.
Suriye ile diplomatik ilişki kurulmaması için hiçbir neden olmadığını kaydeden Erdoğan, “Yani biz Suriye’yle bu ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Suriye’nin de iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz” dedi.
Erdoğan’ın kısa açıklamasında iki kez “Suriye’nin içişlerine karışmak gibi bir amaçlarının olmadığını” söylemesi, Şam yönetimine verilmiş mesaj olarak yorumlandı.
RUSYA ZAMANLAMAYA DİKKAT ÇEKTİ
Ankara-Şam ilişkilerinin düzelmesi için birkaç yıldır devrede olan Moskova, zamanlamaya ve değişen koşullara dikkat çekti.
Lavrentiev’in Esad ile görüşmesi sırasında arabuluculuklarının başarısı için koşulların her zamankinden uygun, Rusya’nın da çalışmaya hazır olduğunu kaydettiği basına yansıyan haberlerde yer aldı.
Rusya, Türkiye ile Suriye arasındaki ilk doğrudan görüşmeleri 2022’in son günlerinde ayarlamıştı.
Türkiye ve Suriye savunma bakanlarının Moskova’daki görüşmesinin ardından sürece İran da dahil edilmiş ve Mayıs 2023’te de dört ülkenin dışişleri bakanlarının katılımıyla ikinci üst düzey toplantı yapılmıştı. Ancak süreç, Türkiye’de seçimlerin tamamlanması ve Erdoğan’ın kurduğu yeni hükümetin işbaşına gelmesinin ardından askıya alınmıştı.
Bunun en önemli nedeni Şam yönetiminin siyasi müzakerelere geçmek için önce Türk askerinin Suriye’den çekilmesi koşulu olarak gösterilmişti.
SURİYE’NİN ‘ÖNCE TÜRK ASKERİ ÇEKİLSİN’ KOŞULU MASADA OLACAK MI?
Türkiye, güvenlik sorunlarının devam ettiğini kaydederek bu aşamada askerlerini çekemeyeceğini, “terörle mücadele” konusunda Şam ile işbirliği yaparak bu süreci ilerletmek istediğini kaydetmişti.
Suriye’de barış ve istikrarın tam olarak sağlanmasının ardından Türkiye’nin de askeri mevcudiyetini sona erdireceği, üst düzey Türk hükümet yetkililerinin sıklıkla dile getirdiği unsurlar arasında yer alıyor.
Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, yeni bir süreç başlasa dahi bunun ilerletilmesinin, Suriye’nin Türk askerinin çekilmesi koşulunu ne kadar esnetebildiği ile bağlantılı olacağına dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin Suriye ile normalleşme süreci sayesinde hem güvenlik sorunlarını çözmek hem de sayıları 4 milyona yaklaşan Suriyeli mültecinin ülkelerine dönmelerini sağlamak istediği biliniyor.
Türkiye aynı zamanda Suriye yönetiminden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 saylı kararı uyarınca ülkedeki muhalefet ile yeni bir anayasa yazımı ve seçimlere gidilmesi konularında adımlar atmasını da bekliyor.
SAVAŞIN YAYILMASI TEHLİKESİ, YPG’NİN SEÇİM GİRİŞİMİ
Ankara’da yapılan değerlendirmeler, Rus yetkilinin işaret ettiği değişen koşulların Şam yönetiminin pozisyonunu yumuşatmasını etkilemiş olabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda, dört önemli gelişme dikkat çekiyor:
İsrail’in Hamas ile Gazze’de Ekim 2023’ten bu yana süren savaşının başta Lübnan olmak üzere bölgeye yayılma riskinin artması, Suriye’nin Türkiye ile yeni bir süreci başlatma konusunda en önemli etkenler arasında görülüyor. İsrail’in hedefinde sadece Lübnan’ın olmaması, Suriye topraklarındaki İran askeri varlığını ve üst düzey komutanlarını sık sık hedef alması Şam yönetiminin güvenlik açısından bölgede Türkiye ile yakınlaşma gereksinimini daha çok hissetmesine neden olduğuna işaret ediliyor.
İkinci gelişme, ABD’nin askeri ve siyasi desteğini alan Halkın Savunma Birlikleri’nin (YPG) Kuzey Suriye’de kendi yönetimini daha da kökleştirme amacıyla yerel seçimler düzenlemesi ve bir anayasa yazma girişimlerinde bulunması olarak gösteriliyor. Türkiye’nin de kati şekilde karşı çıkması üzerine seçimlerin Ağustos ayına ertelendiği biliniyor. Şam yönetiminin bu konuda Türkiye ile daha fazla işbirliği yapmak isteyebileceği kaydediliyor.
Üçüncü unsur ise İran ile ilgili. Türkiye, Suriye’nin karar alma süreçlerinde Rusya ve İran’ın baskısı altında olduğunu, özellikle Ankara-Şam normalleşme sürecinin ilerlemesinde İran’ın olumsuz yaklaşımının önemli bir faktör olduğunu değerlendiriyor. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin bir helişkopter kazasında yaşamını yitirmesi üzerine seçimlere gidiliyor olmasının, İran’ın Suriye’ye olan ilgisinin belli bir süreliğine de olsa azaltacağı ve bunun da Şam’ın karar verme sürecinde biraz daha rahat olabileceğine dikkat çekiliyor.
Bir başka unsur ise ABD’de yaklaşan seçimler ve olası bir iktidar değişikliğinde Amerikan askeri varlıklarının Suriye’den çekilmesi olasılığı. Şam yönetiminin bu süreçte Türkiye ile işbirliği içinde süreci yönetmeyi tercih edebileceği değerlendirmesi de Ankara’da yapılıyor.
SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK?
Ankara-Şam sürecinin bundan sonra alacağı şeklin ilk aşamada Erdoğan ile Putin’in 3-4 Temmuz’da Astana’da düzenlenecek Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi kapsamında yapmaları beklenen ikili görüşmede ele alınması öngörülüyor. İki liderin görüşmesinden çıkacak anlayışa göre sürecin planlanabileceği kaydediliyor.
Ankara-Şam görüşmelerinin temeli ilk aşamada iki ülke istihbarat birimlerinin görüşmeleriyle başlamıştı. Bu görüşmelerin belli bir olgunluğa erişmesinin ardından konu hükümetlerin önüne gelmiş, savunma ve dışişleri bakanlarının yönetimine devredilmişti.
Tarafların normalleşme görüşmelerine yeniden başlama kararı almaları durumunda, sıfırdan mı başlayacakları yoksa geçen sene bıraktıkları noktadan mı devam edecekleri önümüzdeki günlerde ortaya çıkması beklenen ayrıntılar arasında.
BBC Türkçe