Bugün Kıbrıs

Yunan Sahil Güvenliği’nin insanlık suçları ortaya çıktı: Göçmenler kasıtlı olarak denize atıldı

Yunan Sahil Güvenliği’nin üç yıllık bir süre zarfında Akdeniz’de onlarca göçmenin ölümüne neden olduğu ortaya çıktı.

BBC’nin görgü tanıklarıyla doğruladığı verilere göre, bu süreçte 40’tan fazla kişi Yunan karasularından zorla çıkarılmaları veya Yunan adalarına ulaştıktan sonra tekrar denize götürülmeleri sonucu hayatını kaybetti. Bu göçmenlerden dokuzunun kasıtlı olarak suya atıldığı ifade edildi.

BBC’nin araştırması, Mayıs 2020-23 tarihlerinde yaşanan 15 vakayı kapsıyor. Araştırmaya göre, bu dönemki vakalar toplam 43 ölümle sonuçlandı. Söz konusu veriler, yerel medya, STK’ler ve Türk sahil güvenliği kaynaklarından elde edildi.

Bu vakalardan 5’ini yaşayan göçmenler Yunan yetkililer tarafından doğrudan denize atıldıklarını kaydetti. Göçmenler, bu vakaların dördünde Yunan adalarına çıkmalarının ardından ancak nasıl yakalandıklarını anlattılar. Diğer birkaç vakada göçmenler motorları olmayan şişme botlara bindirildiklerini, daha sonra bu botların söndüklerini veya delindiğini göründüklerini bildirdiler.

“MASKELİ POLİSLER BİZİ SUYA ATTI”
Hikâyelerden birini, Eylül 2021’de Samos adasına ayak bastıktan sonra Yunan yetkililer tarafından yakalandığını belirten Kamerunlu bir göçmen anlattı.

Yunan topraklarında sığınmacı olarak kayıt yaptırmayı planladığını aktaran göçmen, “Daha yanaşmamıştık ki, polis arkamızdan geldi. Siyah giyinmiş iki polis ve sivil giyimli üç polis daha vardı. Maskeliydiler, sadece gözlerini görebiliyordunuz” ifadelerini kullandı.

Göçmen, kendisiyle birlikte biri Kamerunlu, biri Fildişi Sahili’nden olan iki kişinin de Yunan sahil güvenlik botuna transfer edildiğini, sonrasında olayın korkunç bir hal aldığını söyledi:

“Kamerunluyla başladılar. Onu suya attılar. Fildişi Sahili’nden adam, ‘Beni kurtarın, ölmek istemiyorum’ dedi… ve sonunda sadece eli suyun üstünde kaldı ve vücudu suyun altındaydı. Eli yavaşça suyun altına kaydı ve su onu yuttu.”

Kaçıranların onu dövdüğünü söyleyen göçmen, “Başıma yumruklar yağıyordu. Sanki bir hayvana yumruk atıyorlardı” diye konuştu.

Sonrasında can yeleği olmadan kendisini de suya ittiklerini söyleyen göçmen kıyıya yüzebildiğini ancak Sidy Keita ve Didier Martial Kouamou Nana adlı diğer iki kişinin cesetlerinin Türk kıyı şeridinde bulunduğunu belirtti.

Kurtulan göçmenin avukatları, Yunan makamlarının çift cinayet davası açmasını talep ediyor.

“KELEPÇELEYİP DENİZE ATTILAR”
Somali’den başka bir adam, BBC’ye Mart 2021’de Sakız Adası’na vardığında Yunan ordusu tarafından yakalandığını ve ardından Yunan sahil güvenliğine teslim edildiğini söyledi.

Sahil güvenliğin, onu suya atmadan önce ellerini arkasından bağladığını kaydeden göçmen, “Beni denizin ortasına kelepçeli olarak attılar. Ölmemi istediler” dedi.

Sırt üstü yüzerek hayatta kalmayı başardığını, sonrasında ellerinden birinin bağdan kurtulduğunu söyleyen Somalili göçmen, deniz dalgalı olduğunu ve grubundan üç kişinin öldüğünü aktardı. Karaya ulaşan göçmen, sonunda Türk Sahil Güvenliği tarafından kurtarıldı.

“BİLİNÇLİ OLARAK MOTORU KESTİLER”
En fazla can kaybının yaşandığı olaysa Eylül 2022’de yaşandı. 85 göçmeni taşıyan bir teknenin Yunan adası Rodos yakınlarında motoru kesildi.

Suriyeli Mohamed, yardım için Yunan Sahil Güvenliği’ni aradıklarını söyledi. Sahil Güvenlik onları bir tekneye bindirdi, Türk sularına geri getirdi ve cankurtaran botuna koydu. Ancak Mohamed, kendisine ve ailesine verilen botun vanasının düzgün kapatılmadığını söyledi.

“Hemen batmaya başladık, bunu gördüler… Hepimizin çığlık attığını duydular ve yine de bizi terk ettiler” diyen Mohamed şöyle devam etti:

“Ölen ilk çocuk kuzenimin oğluydu… Ondan sonra tek tek ölümler gerçekleşti. Başka bir çocuk, başka bir çocuk, sonra kuzenimin kendisi ortadan kayboldu. Sabah yedi veya sekiz çocuk ölmüştü. Sabaha kadar dayanan çocuklarım Türk Sahil Güvenliği gelmeden hemen önce hayatını kaybetti.”

SIĞINMA TALEP MERKEZLERİNE ULAŞAMADAN YAKALANIYORLAR
Yunan yasaları, sığınma talebinde bulunan tüm göçmenlerin, sığınma taleplerini birkaç adadaki özel kayıt merkezlerinde kaydettirmelerine izin veriyor. Ancak göçmen destek kuruluşu Consolidated Rescue Group’un yardımıyla iletişime geçilen göçmenler, bu merkezlere ulaşamadan yakalandıklarını söyledi. Göçmenler, yakalayan kişilerin gizlice, üniformasız ve genellikle maskeli olarak faaliyet gösterdiklerini aktardı.

İnsan hakları grupları, Avrupa’da sığınma talebinde bulunan binlerce kişinin Yunanistan’dan Türkiye’ye yasadışı bir şekilde geri gönderildiğini ve uluslararası ve AB yasalarında yer alan sığınma talebinde bulunma haklarının reddedildiğini iddia ediyor.

YUNAN POLİSİ DELİLLERİ SİLİYOR
Avusturyalı göçmen yardım gönüllüsü Fayad Mulla, geçen yıl Şubat ayında, Yunanistan’ın Midilli adasında bu tür operasyonların ne kadar gizli olduğunu kendi gözleriyle gördüğünü söyledi.

Mulla, bir ihbar üzerine zorla geri gönderme noktası olduğu iddia edilen bir yere doğru giderken, kapüşonlu bir adam tarafından durduruldu. Bu kişinin daha sonra polis için çalıştığı ortaya çıktı. Polisin daha sonra durdurulma görüntülerini araç kamerasından silmeye çalıştığını ve kendisini bir polis memuruna direnmekle suçladığını söyledi. Sonunda başka bir işlem yapılmadı.

ESKİ SAHİL GÜVENLİK ŞEFİNİN İTİRAFI TESPİT EDİLDİ
İki ay sonra, benzer bir yerde, Bay Mulla, The New York Times tarafından yayınlanan zorunlu bir dönüşü filme almayı başardı. Kadınlar ve bebeklerin de bulunduğu bir grup, işaretsiz bir minibüsün arkasından indirildi ve bir iskeleden küçük bir tekneye yürütüldü. Daha sonra kıyı şeridinden daha uzaktaki bir Yunan sahil güvenlik gemisine transfer edildiler, denize çıkarıldılar ve sonra sürüklenmeye bırakıldıkları bir sala bindirildiler. Göçmenler, daha sonra Türk Sahil Güvenliği tarafından kurtarıldılar.

Bu görüntüler, sonrasında Yunan sahil güvenliğindeki eski özel operasyon başkanı Dimitris Baltakos’a ulaştırıldı.

Röportaj sırasında, görüntülerin ne gösterdiği hakkında spekülasyon yapmayı reddeden Baltakos’un bir mola sırasında, Yunanca olarak çekim dışında olan birine şunları söylediği tespit edildi:

“Onlara pek bir şey söylemedim, değil mi? Çok açık, değil mi? Bu nükleer fizik değil. Bunu neden gün ışığında yaptıklarını bilmiyorum… Bu… açıkça yasadışı. Bu uluslararası bir suç.”

Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikası Bakanlığı’ysa, söz konusu görüntülerin şu anda ülkenin bağımsız Ulusal Şeffaflık Otoritesi tarafından araştırıldığını bildirdi.

YUNAN YETKİLİ: EMİRLER BAKANDAN GELİYOR
Sisam adasında bulunan bir araştırmacı gazeteci olan Romy van Baarsen de, Tinder adlı flört uygulaması aracılığıyla Yunan özel kuvvetlerinin bir üyesiyle sohbet etmeye başladığını aktardı.

Kendisini “savaş gemisi” olarak tanımladığı bir yerden arayan van Baarsen, yetkiliye kuvvetlerinin bir mülteci botu gördüğünde ne yaptıklarını sordu.

“Onları geri püskürttüklerini” belirten yetkili, bu tür emirlerin “bakandan” geldiğini, bir botu durduramazlarsa cezalandırılacaklarını sözlerine ekledi.

YUNAN SAHİL GÜVENLİĞİ İDDİALARI REDDEDİYOR
Bulguların iletildiği Yunan Sahil Güvenliği ise, personelinin “en üst düzey profesyonellikle, güçlü bir sorumluluk duygusuyla ve insan hayatına ve temel haklara saygıyla yorulmadan çalıştığını” ve “ülkenin uluslararası yükümlülüklerine tam olarak uyduklarını” iddia etti.

Yunan sahil güvenliği daha önce Akdeniz’deki on yılın en büyük göçmen gemisi kazasında oynadığı rol nedeniyle eleştirilmişti. Adriana adlı geminin geçtiğimiz yıl Yunanistan’ın sınırlanmış kurtarma bölgesinde batmasının ardından 600’den fazla kişinin öldüğünden endişe ediliyor.

Yunan yetkililer teknenin sorun yaşamadığını ve güvenli bir şekilde İtalya’ya doğru yolda olduğunu ve bu nedenle sahil güvenliğin bir kurtarma girişiminde bulunmadığını öne sürmüştü.

Exit mobile version