Nüksetmeden önce tümör DNA’sının izlerini tespit eden bu testin, kanserlerinin geri dönüşünü tahmin etmede yüzde 100 başarı sağladığı tespit edildi. Testin, tedavinin daha erken başlamasına ve hayatta kalma oranlarının iyileştirilmesine olanak sağlayabileceği umuluyor.
Meme kanseri, 2020 yılında 2,26 milyon kadına teşhis konulması ve aynı yıl 685 bin kadının hayatını kaybetmesi ile dünya çapında görülen en yaygın hastalık türlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Londra Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nden (ICR) bir araştırma ekibi, farklı erken evre meme kanseri türlerine sahip 78 hasta üzerinde deneme yürüttü ve sıvı biyops ile hastaların kanında kanser hücreleri tarafından salınan bin 800 mutasyon arandı. Mutasyon bulunan kadınların hepsinde kanserin nüksettiği belirlendi.
ABD’nin Chicago kentinde düzenlenen Amerikan Klinik Onkoloji Derneği konferansında sunulan sonuçlara göre, kan testi kanseri ortalama olarak semptomlar ortaya çıkmadan ya da hastalık taramalarda görülmeden 15 ay önce tespit edebiliyor.
ICR’den baş araştırmacı Dr. Isaac Garcia-Murillas şunları söyledi: “Meme kanseri hücreleri ameliyat ve diğer tedavilerden sonra vücutta kalabilir, ancak bu hücrelerin sayısı o kadar düşük olabilir ki, takip taramalarında tespit edilemezler. Hücreler bu nedenle hastaların ilk tedavilerinden yıllar sonra nüksetmesine neden olabiliyor. Ancak bu çalışma, tedavi sonrası daha iyi takip ve potansiyel olarak yaşamı uzatan tedavi yöntemleri için zemin hazırlıyor”
Çalışmayı kısmen finanse eden Dr. Simon Vincent, “Erken teşhis meme kanserine karşı en büyük silahlarımızdan biri ve yeni testlerin meme kanserinin nüksetme belirtilerini semptomlar ortaya çıkmadan bir yıl önce tespit edebileceğini gösteren bu ilk bulgular son derece heyecan verici. Araştırmanın henüz erken aşamalarında olduğunu kabul etmekle birlikte, meme kanseri nüksünü daha erken yakalamak, tedavinin kanseri yok etme ve vücudun diğer bölgelerine yayılma gücünü artıracağını düşünüyoruz” dedi.