40 yaşındaki Amina Noor geçen yıl, 2006 yılında Kenyalı bir kadının yurtdışında bu işlemi gerçekleştirmesine yardımcı olmaktan suçlu bulundu. Bu mahkumiyet, 2003 tarihli Kadın Sünneti Yasası kapsamında bu tür bir zarara yardımcı olmaktan dolayı verilen ilk mahkumiyet olarak açıklandı.
Old Bailey’de Noor’a yedi yıl hapis cezası veren Yargıç Bryan, suçu “korkunç ve iğrenç” olarak tanımladı.
Kadın sünneti, dış kadın cinsel organının kısmen ya da tamamen çıkarılmasını içeriyor ve kadınların ve kız çocuklarının haklarının ihlali olarak kabul ediliyor. BM 2012 yılında kadın sünnetinin yasaklanmasına yönelik bir karar almış olsa da bu uygulama yaklaşık 30 ülkede halen devam etmekte.
Suç, yıllar sonra kız çocuğu 16 yaşındayken okuldaki İngilizce öğretmenine sırrını açtığında ortaya çıktı. Yargıç, kızın “cesaretinin” başkalarını da olayları bildirmeye teşvik edeceğini umduğunu söylerken, şu anda 21 yaşında olan mağdurun kimliği yasal nedenlerden dolayı açıklanmadı.
Mahkemede konuşan annesi, işlemin sadece bir enjeksiyon olduğunu düşündüğünü ve sonrasında kızın “mutlu olduğunu ve etrafta koşup oynayabildiğini” söyledi ancak kız çocuğu 2019 yılında muayene edildiğinde klitorisinin alındığı ortaya çıktı.
Jüri üyelerine sanığın Somali’de doğduğu ve Somali’deki iç savaş sırasında sekiz yaşındayken Kenya’ya taşındığı, İngiltere’ye geldiğinde 16 yaşında olduğu ve daha sonra İngiliz vatandaşlığına kabul edildiği anlatıldı.
Duruşmada ifade veren Noor, kadın sünnetine katılmaması halinde toplum içinde “lanetlenmekle” ve “evlatlıktan reddedilmekle” tehdit edildiğini söyledi.
Kız çocuklarının hakları kıdemli danışmanı olan Faty Kane, cezayı memnuniyetle karşılarken, “Bırakın üç yaşındaki bir kız çocuğunu, herhangi bir genç kızın böyle bir şiddet eylemine maruz kaldığını duymak bile üzüntü verici. Kenya da dahil olmak üzere çalıştığımız toplumlarda, kadın sünnetinin kız çocukları ve kadınlar üzerinde hayatlarının geri kalanında ne kadar ağır fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçlar doğurabileceğini gördük. Bugünkü kararın sadece mağdur için adalet sağlamasını değil, aynı zamanda mağdurun yaşadığı travma ve sıkıntıyla başa çıkmasına yardımcı olmasını umuyoruz” dedi.