Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açtığı soykırım davasında bugün ihtiyati tedbirlere ilişkin karar verilmesi bekleniyor. Filistin Barosu ve Uluslararası Barolar Birliği üyesi İbrahim Fares, Divan’da İsrail aleyhine açılan soykırım davasının sonunda yaşananların tarihsel olarak bağlamı kurulabilirse hem Tel Aviv hem de Filistin için de önemli sonuçlarının olabileceğini söyledi. Fares’e göre bu karar, İsrail’in Filistin’e yönelik geçmiş eylemleri ve politikaları için de bir “hukuki hesap verme zemini oluşturabilir”.
Öte yandan Fares, Divan’ın kararında “güçlü ülkelerin siyasi müdahalesinin olacağına” ancak “saldırganlığının ve baskının açıklığı göz önüne alındığında” bu müdahalenin sınırlı kalacağına inandıklarını ifade etti.
Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı “Aksa Tufanı Operasyonu”nun ardından İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik yoğun bir saldırı başlattı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 7 Ekim’den bu yana yani tam 109 gündür devam eden İsrail ordusu saldırılarında 25 bin 490 Filistinli hayatını kaybetti; on binlerce kişi de yaralandı.
Bu süreçte bir kısmı çeşitli dünya gazetelerinin yaptığı araştırmalarla kanıtlanan birçok tartışmalı İsrail saldırısı yaşandı. Dünyanın gündemine özellikle El Şifa gibi Gazze Şeridi’nin en büyük sağlık komplekslerine yapılan saldırılar, gazetecilerin hedef alınarak öldürülmesi ve bizzat İsrail ordusunun “güvenli alan” olarak nitelendirdiği yerlere göç eden Filistinli konvoylarına yapılan bombalamalar girdi.
Bu kapsamda Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in, Gazze’ye yönelik saldırılarında 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım davası açtı. 11-12 Ocak’ta ihtiyati tedbir taleplerinin görüşüldüğü duruşmalar gerçekleştirildi. Lahey’e giden soykırım davalarında kararın açıklanması uzun sürdüğü için Güney Afrika nihai karardan önce saldırıları durdurabilecek ve bölgedeki insani krizi çözebilecek kimi ihtiyati tedbirler talep ediyor.
T24 muhabiri Buse Söğütlü, Divan’ın bugün açıklayacağı karar öncesinde, Filistinli avukatların Güney Afrika’nın açtığı davayla ilgili görüşlerini öğrenmek için Filistin Barosu ve Uluslararası Barolar Birliği üyesi İbrahim Fares’e sordu. Fares, ihtiyati tedbir taleplerinin kısmen ya da tamamen onaylanma olasılığının yüksek olduğunu belirtti.
“BU, BİR ULUSUN FİLİSTİN HALKININ HAKLARINI ULUSLARARASI ADALET DIVANİ NEZDİNDE KABUL ETTİĞİ İLK ÖRNEK”
Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı dava ve talepleri Filistinliler için tarihsel ve siyasi olarak ne anlama geliyor?
Ahlaki açıdan, Güney Afrika’nın açtığı dava Filistinliler için büyük önem taşıyor. Bu, bir ulusun Filistin halkının haklarını Uluslararası Adalet Divanı nezdinde kabul ettiği ilk örnek. Güney Afrika, Filistinlilerin kalbinde özellikle büyük saygı ve sevgiyle anılan bir ülke. Filistin ve Güney Afrika arasındaki bağ son derece benzersiz ve baskıya karşı ortak direniş ruhuna dayanıyor.
“GAZZE SAVAŞI ULUSLARARASI HUKUKUN VE ULUSLARARASI TOPLUMUN ZAYIFLIĞINI ORTAYA KOYUYOR”
Uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun Gazze’de yaşananlara verdiği tepkinin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
Uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun Gazze’deki duruma tepkisi yetersiz. Uluslararası adalet ve Batı’nın demokrasi ve insan hakları değerleri tehlikede. Gazze’deki savaşa yönelik güçlü Batı muhalefetine rağmen Batılı hükümetler harekete geçmiş değil. Gazze savaşı uluslararası hukukun ve uluslararası toplumun zayıflığını ortaya koyuyor. Tüm dünya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ateşkes çağrısında bulunurken karar ABD tarafından veto edildi. Ayrıca BM’nin Gazze’ye insani yardım ulaştıramaması ve sivillerin korunamaması, uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun zayıflığının bir başka kanıtı.
“TARİHSEL BAĞ KURULURSA BUNUN HER İKİ TARAF İÇİN DE ÖNEMLİ SONUÇLARI OLABİLİR”
Uluslararası Adalet Divanı’nda iki gün süren duruşmalar sırasında Güney Afrika delegasyonu sürecin 7 Ekim’de başlamadığını, yaklaşık 70 yıllık bir dönemin sonucu olduğunu ifade etti. Davanın sonunda bu tarihsel bağ kurulursa, bunun ne gibi sonuçları olacağını düşünüyorsunuz?
Davanın sonunda tarihsel bağ kurulursa, bunun ilgili her iki taraf için de önemli sonuçları olabilir.
Güney Afrika açısından düşünürsek iddialarını ve şikayetlerini doğrulayabilir ve davada olumlu bir sonuca yol açabilir. Ayrıca, yaklaşık 70 yıldır devam eden sorunlara ve adaletsizliklere dikkat çekerek, potansiyel olarak daha fazla uluslararası desteği ve çözüm için baskıyı sağlayabilir.
İsrail ise mevcut duruma katkıda bulunan geçmiş eylemleri ve politikaları için hesap verebilirlikle karşı karşıya kalabilir. Bu aynı zamanda İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’nin kendilerine Tanrı tarafından verilmiş topraklar olduğu yönündeki söylemine de meydan okuyabilir.
“GÜÇLÜ ÜLKELERİN SİYASİ MÜDAHALESİ MEVCUT AMA SALDIRGANLIK AÇIK OLDUĞU İÇİN ETKİSİ SINIRLI OLACAKTIR”
Mahkemenin ihtiyati tedbirlerin uygulanmasına karar vermesi mümkün mü? Siyasi dengelerin bu kararı olumlu ya da olumsuz etkileyeceğini düşünüyor musunuz?
Uluslararası Adalet Divanı’nın geçmişi, ele alınan davalarda (bir şekilde) tarafsız olabildiğini gösteriyor. Bu nedenle, Güney Afrika’nın hukuk ekibi, askeri operasyonun durdurulması gibi ihtiyati tedbirlerin gerekliliğini gösteren kanıtlarla birlikte tarihi hukuki argümanlar sundu. Gerekli ihtiyati tedbirlerin kısmen ya da tamamen onaylanma olasılığı yüksek.
Öte yandan güçlü ülkelerin siyasi müdahalesi mevcut ve bunun etkisi olacaktır. Ancak bu dava konusundaki saldırganlık ve baskının açıklığı göz önüne alındığında müdahalenin sınırlı kalacağına inanıyorum.
“MAHKEME KARARI BARIŞÇIL ÇÖZÜM İÇİN DİPLOMATIK ÇABALARA YOL AÇABİLİR”
Mahkemenin tedbir kararlarını uygulamaya karar vermesi durumunda Gazze halkının bundan kazancı ne olacak? Mahkemenin kararının uygulamaya nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz?
Gazze halkı çatışma ve şiddetten kurtularak bir miktar rahatlayabilir. Askeri operasyonların durdurulması, insani yardımların girişine izin verilmesi ve yaralıların tedavi edilmesine imkan tanınması halkın acılarını hafifletebilir.
Mahkemenin kararı Gazze’ye yönelik politika ve eylemlerini değiştirmesi için İsrail üzerindeki uluslararası baskının artmasına ve ayrıca çatışmalara barışçıl bir çözüm bulunması için müzakerelere/diplomatik çabalara yol açabilir.
Bununla birlikte, elbette, mahkemenin kararının etkinliği, ilgili tüm tarafların tedbir kararlarına uyma ve barışçıl bir çözüm için çalışma istekliliğine bağlı olacak.