Mehmet Şafak Sarı
Hatırlarsanız Şubat ayının başında Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Adayı olmasını engellemek için astroturfing yöntemiyle yapay gündem yaratıldığından bahsetmiştim. Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını istemeyenler yazımda, Kemal Bey’in aday olmasına yönelik iktidar destekçisi grupların kamuoyundaki “aday olma” seslerini nasıl gerçekte olduğundan yüksek olduğunu anlamaya çalışmıştım. Kemal Bey’in adaylığı sonrasında bir diğer faz ise, adayı yıpratmak üzerine yöntemlerin sahneye çıkması.
Astroturfing yeterli hasarı verdi şimdi sıra asimetrik propagandada
Türkiye özellikle AKP’li yıllarda adaletsiz seçim yarışına maalesef alıştırılmış durumda. İktidar, tüm devlet imkanlarını, medya gücünü kullanarak muhalefetin sesinin sadece onların izin verdiği ölçüde ya da çarpıtılarak kamuoyuna ulaştırıyor ve seçim çalışması yapıyor. Fakat son birkaç senedir görmeye başladığımız asimetrik propaganda yöntemlerini bu seçimde seçim çalışmasının merkezinde hatta bizzat kendisi olarak görmeye başladık.
Asimetrik propaganda, bir kişi veya grubun (kurum da olabilir) kendi propagandasını veya kendi çıkarına şekilde düzenlediği mesajı, rakiplerinin kılığına girip veya kampanya biçimine bürünerek, karşısında olduğu kişi veya grubu taklit ederek yayması durumudur. Genellikle seçim dönemlerinde zarar vermek istediği grubun sinerjisini ve çalışmasındaki motivasyonu, karşı grubun birliğini bozmak, ilgili istediği yöne çevirmek için yapılan olumsuz propaganda çeşitli metotlarla uygulanır. Buradaki amacı içine girdiği gruptaki kişilerin fikrini değiştirmek ya da aidiyet hissettiği gruptan uzaklaşmasını sağlamaktır.
Konuyla ilgili Hanife Kardelen Işık’ın Teyit’e yazdığı makaleyi okuyarak konuyla ilgili daha geniş bilgiye ulaşabilirsiniz.
Son günlerde kamuoyuna yansımış bazı asimetrik propaganda çalışmaları da şöyle:
7 Mayıs’ta yüzbinlerce insanın katıldığı, çeşitli kamu kurumlarının ve özel şirketlerin TV ve sosyal medya hesaplarından yayınlayarak milyonlarca insana ulaştırdığı AKP’nin Büyük İstanbul Mitingi’nde Recep Tayyip Erdoğan yukarıdaki montaj videoyu izletti ve üzerine yorum yaptı.
12 Mayıs’ta Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldiği söyleşide Büyük İstanbul Mitingi’nde ve sosyal ağlarda yayınlanan bu videoya atıfla Kılıçdaroğlu’nun arkasına terör örgütünün başını alıp haydi dediğini iddia etti.
Halbuki bu video Murat Karayılan’ın 2021’deki bir konuşmasından kesilip Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasına benzetilerek montajlanmış bir video ve bir asimetrik propaganda yöntemi. Daha detaylı bir analiz için buraya tıklayınız.
22 Mayıs’ta Recep Tayyip Erdoğan, TRT Haber’de “Kılıçdaroğlu’nun Kandil’dekilerle video çekimleri var” dedi! Bunu Abdülkadir Selvi’nin “Anlamadım” diye sorması üzerine “Ama montaj, ama şu, ama bu” diye devam etti.
Bu ve buna benzer montaj videoların bir çok farklı şekilde seçim sürecinde çeşitli kaynaklardan dağıtıldığını, en çok infial yaratan bu örneği sadece konu ettiğimi not düşeyim.
Bu satırları yazarken Evrensel Gazetesi’ne konuşan Gazeteci ve akademisyen Dr. Can Ertuna konuyla ilgili Gözde Tüzer’le görüştü. Şöyle diyor: Bu kadar kirli bir enformasyon ortamının herkesin aleyhine olacağı aşikar”.
META’da (Facebook ve Instagram) Asimetrik Propaganda ve Siyasi Mikro Hedefleme
Sadece seçim sahası ve konvasiyonel medya’da değil, bu sürece paralel olarak Facebook ve Instagram üzerinde onbinlerce lira ödenerek milyonlarca insana sahte, montaj ve bağlamından koparılmış içerikler “siyasi mikro hedefleme” yöntemiyle reklamlarla asimetrik propaganda yapılmaya devam edildi. Bunun en görünen örneklerinden biri ise arkasında henüz kimin olduğunu tespit edemediğimiz çeşitli reklam ajanslarının kullandığı Facebook sayfaları üzerinden yapılan bu reklamlar.
Kılıçdaroğlu’na yönelik aylardır kara propaganda ve dezenformasyon amacıyla içerikler üreten “Haydi.. ama nereye?” Facebook hesabı, sahte afiş ve videoları reklam olarak vererek seçmeni aldatıyor.
Meta Reklam Kütüphanesi, üzerinden siyasi partilerin ve örgütlerinin Facebook üzerinden yaptığı reklam harcamalarını gözlemleyebildiğimiz bir ortam. Burayı biraz karıştırdığımızda “Haydi..ama nereye?” hesabı üzerinden yapılmış reklamların tüm verilerine ulaşabiliyoruz. Facebook ve Instagram’a 160 tane kara propaganda ve dezenformasyon içeriği üretilip son 1 haftada 167.000 TL, toplamda 205.000 TL’lik reklam verilmiş bu hesap üzerinden.
Örneğin aşağıda ekran görüntüsünü aldığım sahte söylemler ile kurgulanmış bu asimetrik propaganda reklam olarak verilmiş. Bu sahte, yanıltıcı ve montaj içerikler ortalama 1 Milyon izleniyor ve Facebook veya Instagram’da gezinirken size özel bir içerik olarak önünüze düşüyor.
İşin en acayip kısmı ise Meta seçim güvenliği için Türkiye Seçim Operasyon Merkezi diye kendi içinde bir grup kurmuş ve aralarında Teyit ve Doğruluk Payı gibi 90 ayrı medya ve olgu kontrolü kuruluşlarıyla çalışacağını duyurmuştu. Amaçlarının Facebook, Instagram ve Whatsapp’taki asılsız bilgilere karşı zamanında önlem almaktı. Ama görülen o ki bu platformda hala parayı veren düdüğü çalmakta.
Bu arada bu kütüphaneyi ilk olarak İnternet ve Toplum Araştırmaları Merkezi’nin bir projesi olan gozlemevi.io’nun bir çalışması üzerinden öğrenmiştim. Gözlemevi, teknoloji firmalarının hareketlerinden sorumlu tutulduğu, insan odaklı bir internet ekosistemi hayal ediyor, söz sahibi toplumların teknolojiden hesap sorabilmesini sağlayacak yasal ve sosyal mekanizmalar geliştirilmesi için çalışıyor.
Seçim öncesi ve sonrasında da Google algoritmalarının sürekli akıllı cihazlarımızda önümüze düşürdüğü ve on milyonlarca insana yayılan içerikler arasında Kemal Kılıçdaroğlu karşıtı asimetrik propaganda ve sahte haberlerin, ya da bu yöntemlerle üretilmiş dezenformasyon içeriklerinin büyük yer kapladığını gözlemlemişsinizdir.
Journo Haber Gözcüsü verilerine göre Google, %81 oranında iktidar medyasını öne çıkarıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen her açıklamasına arama sonuçlarının en üstünde yer veren Google algoritması, muhalefeti ise kullanıcılardan büyük ilgi gördüğü hâlde baskılıyor.
Emre Kızılkaya “Kılıçdaroğlu karşıtı yalan haberleri yayan Google, %81 iktidar medyasını öne çıkarıyor” adlı haberinde Google’nın haber tüketicisine çeşitlilik sunmadığını ve açıkça hükümet destekli ve destekçisi medyanın kayırıldığını verilerle açıkça ortaya koyuyor.
Elimizdeki veriler, seçim çalışmaları sırasındaki yaşananlar, adayların adaletsiz bir şekilde seçim yarışında olmasının dışında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun dev bir dijital ve medya ablukası altında olduğunun gösteriyor. Bu ablukayı aşabilen veya aşmasına ‘izin verilen’ mesajların da Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiç söylemediği, montajlanmış veya çarpıtılmış içeriklerden ibaret. Toplumun ezici çoğunluğu Kılıçdaroğlu’nun sesini kendisinden ve bizzat kampanyasından değil, asimetrik propaganda yöntemleriyle kirlenmiş ve değiştirilmiş mesajlarla duyuyor.
Türkiye’nin değişime olan ihtiyacının aciliyeti sadece bu seçim süreci kanıtlamakta. Kılıçdaroğlu’na aday olmaması için ‘astroturfing’ yöntemlerini yeterli hasarı vermişti, şimdi ise ‘asimetrik propaganda’ ile Cumhurbaşkanı seçilmesi engelleniyor. Bu orantısız düelloya rağmen Kemal Kılıçdaroğlu eğer seçimi kazanırsa, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında toplumumuzda nelerin olup olmayacağı konusunda da bize fikir verecek günler olacak.
* Malumat‘ta çıkan bu yazı yazarın izniyle T24’te aynen yayımlanmıştır.