Bugün Kıbrıs

Kıbrıslı Türkler mağdur değil

Röportaj: Simge Çerkezoğlu/Fotoğraflar: Nedim Enginsoy

Her ne kadar bizler tarihte yaşananların gerçekliğini hala belli başlı olaylar, cinayetler üzerinden tartışıyor olsak da, Bir Sır Adam İlter Kırmızı kitabı,  anlattıklarıyla tarihimize ilişkin çok daha fazla, farklı olayın sorgulanması gerektiğini anlatıyor. Okudukça, anlıyorum ki kitapta yer alan 1955/1974 döneminin saklı tarihi ifadesi bu kitaba gerçekten hakkını veriyor. Güven Uludağ ve Koral Özkoraltay yılların tarih öğretmenleri. 2007 yılından bu yana ise sözlü tarih araştırmalarıyla isimlerinden söz ettiriyorlar. Bugüne kadar birlikte veya ayrı ayrı kitaplar yayınladılar. Ancak öyle sanıyorum ki bu kitap İlter Kırmızı’nın korkusuz, belgelere dayanan, çok detaylı anlatımı, oğlu Osman Yağız Kırmızı’nın katkılarıyla, Kıbrıs Türk ve Türk Mukavemet Teşkilatı(TMT) tarihinde yeni bir sayfa açmakla kalmıyor, adeta taşları yerinden oynatıyor. Kitapta yazılanlar, anlatmakla konuşmakla bitmiyor. Mutlaka okumak gerekiyor.

ULUDAĞ – “Pek çok kişiye başvurduk bugüne kadar. Her zaman ‘yemin ettik konuşamayız’ cevabı aldık. Öyle sanıyorum ki anlatacakları yeni bir şey de yoktu aslında. Elbette bir şeyler de öğrendik ama kitap olmazdı. Tam bu konuya dair umudumu yitirdiğim sırada bana İlter Kırmızı’yı önerdiler. İlk konuşmada anladım. Burada araştırılmaya değer bir şeyler vardı. Ne söylese belgelerle konuşuyordu.”

KIRMIZI – “Babamın da aklında uzun zamandır bir kitap çalışması vardı. Her şeyi belgeleriyle, detaylarıyla yazma, saklama nedeni de buydu. Ancak yirmi, otuz yıl önce bunları deşifre etmek kolay değildi. TMT’ye dair de her kitabı alıp, okurdu. Son on yıldır da kitap konusunu ciddi olarak düşünmeye başlamıştı. Ancak bunları kimlerle paylaşabileceği, aklında büyük bir soruydu. Anlatılanlar istismar edilmemeli, olan olduğu gibi ele alınmalıydı. Hamasete yer verilmemeliydi. Güven ile liseden arkadaştık zaten. Bir gün Güven beni arayınca o an dedim ki çok iyi olacak. Böylece süreç başladı.”

“Milliyetçiler istemedikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarına aday oldular”

Kitaba baktığımız zaman üzerine konuşulacak pek çok olay var. İnsan hangisini sorsa, hangisini okusa diye şaşırıyor. Kitapta dikkat çeken konulardan biri, Bayraktar Şefik Karakurt’a dair yaşananlar var. Bu kişiye dair aslında bugüne kadar tarihte çok az bilgi vardı. Oysa bu kitapta anlatılanlar hayli ilginç.

KIRMIZI – “TMT baktığımızda 1958 Ağustos ayında Türkiye gelip teşkilatı kontrol altına aldı ve disipline koymaya çalıştı. 21 Aralık 1963 kadar ise hiçbir olay yaşanmadı. Herkesin bir kahramanlık hikayesi var. Oysa bir kurşunun dahi sıkılmadığı bir yerde nasıl bir kahramanlık olabilir.”

ULUDAĞ – “1 Ağustos 1958 yılında Türkiye’den gelen subaylar TMT’nin başına geçti. Ardından Ocak 1959’da Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu. Buna rağmen TMT’nin aktif olması mümkün değildi. 1960 yılına kadar gizli eğitimler devam etmişti ama Türkiye’deki 1960 darbesi tam anlamıyla dönüm noktası oldu. Bu kez gelen iktidar TMT’yi Adnan Menderes’in gestaposu olarak gördü. Çünkü onlar da ne olduğunu tam bilmiyordu. Bu çok bilinmez ama Demokrat Parti Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmalarını ilk kez TBMM götürdüğü zaman CHP buna karşı çıkmıştı. Ancak daha sonra iktidarın değişmesi, CHP iktidara gelmesiyle anlaşmayı uygulamak durumunda kaldı. Türkiye siyasetine baktığımızda aslında 1960 yılından sonra adada sorun olması hiç istenmiyordu. Pasif bir dönemdi ve o yıllarda bayraktar Şefik Karakurt’a  bir kumpas kuruldu. Çünkü TMT’dekiler bayraktarın adadan ayrılmasını istiyordu. Çünkü TMT’yi baskı altına almış hiçbir şey yapmalarına izin vermiyordu. Kumpasta önce Dr. Burhan Nalbantoğlu’nu dövdürdü dendi. Bu yalandı. Ardından bu tutmayınca bel altı vurmaya başladılar. Milliyetçiler bunu her zaman yapar. Bu kez adamın cinsel hayatı konu oldu. Bu kişi adaya bekar olarak gelmişti, ilişkisi oldu. Bunu hemen deşifre ettiler. 1962 Şubat’ta ise geri gönderildi. Bir süre sonra yerine yedi ay sonra farklı bir bayraktar geldi. Bu arada Bayraktar Camii bombalandı. Gazeteciler öldürüldü. Örgüt bir anlamda başsız kaldı. Zaten Kıbrıs cumhuriyetine hiç inanmadılar. Aslında Türkiye cumhuriyetin yaşamasını istiyordu. Oysa TMT barışın korunmasından rahatsızdı. En büyük siyasi ahlaksızlıktı milliyetçiler istemedikleri cumhuriyetin tüm kurumlarına aday oldular. Başkalarının aday olmasına da izin vermediler. Kıbrıslı Türkler hiç seçim yapamadı. İnsanları korkuttular.  ”

ÖZKORALTAY – “Buradaki sihirli kelime aslında güç. TMT mensupları ve milliyetçiler aslında gücün hep kendilerinde kalmasını istediler.”

Öyle sanıyorum ki İlter Kırmızı  kitabına dair bugüne kadar okuduğumuz TMT dair yazılan tüm kitaplardan farklı hikayeler olduğunu rahatlıkla okura söyleyebiliriz.

ULUDAĞ – “Genel olarak bizim gibi geri kalmış toplumlarda tarih mağduriyet veya kahramanlık üzerine inşa edilmektedir. Bizim tarihimizde ise 1963-1974 arasındaki dönem mağduriyet dönemidir. On bir yıllık esaret, çatışmalar diye bahsedilir. Oysa gerçek pek öyle değil. Lefkoşa’da çatışmalar 21 Aralık sabahı başladı. Bir de öğrencilerin kurşunlanması var o kadar. 23 ve 24 Aralık’ta yine çatışmalar oldu ama 25 Aralık’ta ateşkes sağlandı. Lefkoşa’da başka bir şey çatışma olmadı. Lefkoşa dışında yaşanan bazı çatışmalar var. Limasol’da biraz çatışma oldu, bitti. Ama orada gettolar da oluşmadı. İki toplum da birbirlerinin bölgelerine gitmeye gelmeye devam etti. O yıllar silahımız dahi yoktu diye anlatılır mesela ama o da gerçek değil. Kıbrıslı Türklerde o yıllarda Türkiye’den gelen silahlar vardı. Ocak 1964’den Erenköy direnişine kadar da adaya silah gelmeye devam etti. 144 ton askeri malzeme geldiği iddia edilir. Kayıtlarda da var. Azımsanmayacak mühimmat mevcuttu ve ciddi çatışmalar da yoktu. Üstelik taşıma konusunda da sıkıntı yok. Profesyonel örgütlenme kurdular. Barış Gücü askerlerini ve İngiliz askerlerini de bu düzene dahil ettiler. Çoğunlukla para karşılığı yapıldı bunlar. Tabii benzer şeyleri Rumlar da yaptı. Kenan Coygun gibi bu işleri çok iyi kotaran bir lider vardı o yıllarda. Eylül 1962’de adaya geldi. Ağustos 1963’e kadar İlter Kırmızı bu kişiyi görmedi bile. Çok aktif bir örgüt olsaydı mutlaka görüşeceklerdi. Adada hiçbir şey yoktu. Akritas Planı falan hep yalandı. 21 Aralık’taki çatışma da planlı bir şey değildi. Kaymaklı boşaltıldı. Oysa böyle bir şeye gerek bile yoktu ama oradan bir mağduriyet yaratıldı. İnsanlar Hamitköy’de çadırlara taşındı.”

“Denktaş ailesi 21 Aralık 1963’te TC elçiliğine sığındı”

Tabii kitapta anlatılan tüm konular içinde bir de Denktaş ailesinin  konusu var. Kendisine dair en büyük eleştirilerden biri ailesini yurt dışına çıkarmış olmasıdır. O günlerde yaşananların detaylarını kitabı okudukça öğreniyoruz.  

ULUDAĞ – “Söylenenlerden daha vahimi var. Çatışmalar başlar başlamaz Türkiye gazetelerinden, Milliyet’te bir liste çıkıyor, bu liste TC elçiliğine sığınan Türkiye vatandaşlarının listesiydi. 21 Aralık 1963’te çatışmalar başlayınca Lefkoşa’da yaşayan tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları elçiliğe sığınmıştı. Oranın dokunulmazlığı vardı çünkü. Bu vatandaşlar yanında Denktaş’ın ailesi de elçiliğe sığınmış. Tüm ailesi oradaydı. Bir de Bülent Dizdarlı’nın ailesi anne, babası ve kardeşleri vardı. Onların gidiş nedeni de o zamanki bayraktar Kenan Coygun’un kiracıları olmasıydı. Yıllarca Londra konferansına gideceği için Denktaş ailesini yurt dışına çıkarmak zorunda kaldı, savunması yaptı ama aslında bu durum gerçeği yansıtmıyor. Anlatılanlar gösteriyor ki, Denktaş ailesine bir şekilde koruma sağladı.”

“İlter Kırmızı’nın anlattıkları karşısında ağzım açık kaldı”

Bu kitap topluma pek çok yeni tarihi bilgiyi aktarma yanında ayrıca her detayı belgeleriyle de ispat şeklinde kaleme alındı. Elimizde bir kitaptan çok daha fazlası var…

ÖZKORALTAY – “Tarih öğretmenliğinde yirmi beş yılımı doldurdum. Yıllardır Kıbrıs tarihi anlatıyorum ancak İlter Kırmızı’nın anlattıkları karşısında benim şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Sadece bu olaylar değil, daha pek çok buna benzer bilinmeyen olaylar var. Onun anlattıklarının ışığında içeride bambaşka bir TMT’nin varlığını öğrendik. Tam anlamıyla casus filmi hikâyesi aslında yaşananlar. Sadece Mağusa’ya sancaktar götürmek için BM’den Ledra Palas’ta bir anda görüşme talep edildi ve Doktor Fazıl Küçük’e de Mağusa çatışmalarını kınayan bir görüşme yapmak zorundasın denildi. O da neden böyle bir şey yaptığını bilmeden, sorgulamadan kendisine söyleneni yaptı. Oysa sebebi farklıydı. Kitapta bu hikayenin detayları da var. 1974 yılında yaşanan tecavüz olaylarının gerçek yüzü var bu kitapta. Kıbrıslı Türkler kimseye tecavüz etmedi diye bir şey yok, onu öğreniyoruz… İlter Kırmızı’nın bu konuya dair yaşadığı korkunç bir olay var. Kitapta o da anlatılıyor, aramızda da bu konuda günahkarlar var.  Ayrıca, 1974 yılında yaşanan esir değişimlerinin detayı var bu kitapta. Öne çıkan pazarlıklar. Bir taraftan bizim üst düzey siyasetin çocukları, TMT’cilerin çocukları kurtarılmaya çalışılırken, öte taraftan da EOKA’cılar esir değişiminde kurtarılmaya çalışılıyordu.”

ULUDAĞ – “Koşullarımıza göre kitabımız çok iyi satış yaptı. Ancak sanıyorum kitabı alanlar henüz tamamen okumadı. Okudukça yaşananlara inanamayacaklar. Mesela bilinmeyen bir olay daha TMT’nin Almanya’dan rahip getirmesi… Hem de sırf Rıza Vuruşkan’ı Erenköy’den Lefkoşa’ya nakletmek için.”

 “O yıllarda bir şekilde varlığımızı koruyabildiler, bugün onu bile yapamıyoruz”

Bugüne kadar TMT’ye dair yazılan tüm kitaplar, TMT’yi yargılamak veya aklamak üzerine keskin bir ayrımla kaleme alındı. Oysa Bir Sır Adam İlter Kırmızı için bunun çok daha fazlası olduğunu belirtmek gerekiyor. Buradaki çaba gerçekleri, belgeleriyle gün yüzüne çıkarmak…

ULUDAĞ – “Benim babam da TMT’nin içerisindeydi. 20’li yaşlarındaydı babam. Elbette sonuçta amacımız kimseyi yargılamak değil. Onlar da bu teşkilata inandı. Tehdit altında olduklarına inandılar. Onların karşısında da Kıbrıslı Rum faşistler. Kendilerini korumaya çalıştılar. Aslında özünde herkes huzur içinde yaşamak için bunları yaptı. Bugüne baktığımızda sanıyorum TMT üyeleri de bu mücadelenin boşuna verildiğini kabul ediyorlar. Onlar daha güzel bir Kıbrıs için uğraştı. O yıllarda bir şekilde varlığımızı koruyabildiler. Bugün onu bile yapamıyoruz.”

Bugün Kıbrıs 

Exit mobile version