BBC’ye verdiği röportajda Wennesland, Filistin Yönetimi’ne uluslararası desteğin azalması nedeniyle durumun daha da kötüleşebileceği uyarısı yaptı.
Wennesland ayrıca, “BM bu sorumluluğu yüklenemez, Filistin’i biz yönetemeyiz” dedi.
Geçtiğimiz ay İsrail’in neredeyse her gece yaptığı baskınlarda ve Filistinliler’in bir dizi saldırısında 35’ten fazla Filistinli ve yedi İsrailli öldü.
Şu anda İsrail’de ülke tarihinin en radikal milliyetçi hükümeti iktidarda ve bölgedeki tüm topraklarda “özel” Yahudi hakları olduğunu iddia ediyor.
Bu arada, Batı Şeria’nın bir kısmını kontrolü altında tutan Filistin Yönetimi ise kriz yaşıyor ve Cenin ve Nablus gibi kentlerde denetimi, genç kuşak Filistinli militanlara kaptırdılar.
Gözlemciler, barış için uzun süredir uluslararası formül olarak görülen iki devletli çözümün artık sonuna gelindiğinden korkuyor.
Wennesland, 1990’lı yıllarda varılan Oslo Anlaşmaları ile oluşturulan BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörlüğü görevini yürütüyor.
Norveçli diplomat, daha uzun vadeli barış umutları azalırken, sık sık Filistinli, İsrailli ve bölgesel yetkililerle, krizlerin ve şiddet olaylarının hafiletilmesi için mekik diplomasisi yürütüyor.
Wenesland, Wennesland, “İsrail tarafındaki siyasi durum” ve Filistin lider kadrosundaki “karışıklığın” bölgedeki diplomasiyi zorlaştırdığını kabul etmekle birlikte, barış sürecinin sona erdiği yönündeki söylemleri reddediyor.
“İsrail’de hangi hükümet olursa olsun, Ramallah’ta hangi yönetim olursa olsun, bu görüşmelerin gerçekleştirilmesinin gerektiği bir noktadayız. İsrail hükümeti kurulurken yapılan anlaşmaların farkındayız. Demek istediğim, diplomasi duramaz.”
“Son günlerde ve haftalarda gördüğümüz katılım çok iyi. Belki biraz geç bile kalınmış olabilir. Daha önce başlamalıydık.”
Uzun vadeli bir çözüm için uluslararası çabalar yaklaşık on yıldır akamete uğradı. Trump yönetiminin şu an terk edilen planında, Gazze Şeridi ile Batı Şeria’da bazı alanların yönetimini İsrail’in tam güvenlik kontrolüyle Filistinlilere vermek vardı.
Plan, bölgedeki şiddeti alevlendirdi ve Filistinlilerin ABD ile neredeyse tüm bağlarının kopmasına neden oldu.
Wennesland röportajında, ABD’lilerin, BM’nin, İsrail ve Filistinli yetkililerin dahil olduğu bir “aktif diplomasinin” devam ettiğini söyledi.
Wennesland bu sürecin, daha as İsrail Ordusu baskını ve Filistin yönetiminin otoritesinin Batı Şeria’nın bazı kesimlerinde yeniden tesis edilmesini beraberinde getirip, getirmeyeceği sorulduğundaysa şu yanıtı verdi:
“Uygulamaya konulabilicek planlar var. Bu paradigmalar değişebilir. Filistinli güvenlik güçlerinin faaliyet gösterebilmesi için bir alan açılması gerek. Durumu kontrol altına alacaksak, önemli olan tarafların tek taraflı kararları beslememesi.”
BM temsilcisi, İsrail’e Batı Şeria’da Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesi ve yerleşimci şiddeti sorunlarını “sıkı bir şekilde” ele alma çağrısı yaparken, Filistinli güvenlik güçlerinin Cenin ve Nablus’ta denetimi ele alması gerektiğini vurguladı.
Wennesland, Filistin yönetimi lideri Mahmud Abbas’ın iptal ettiğini söylediği İsrail ve Filistin yönetimi arasındaki güvenlik koordinasyonuna tam anlamıyla geri dönülmesi çağrısı da yaptı.
“Temaslar var ama Filistinlilerle yeni görüştük. Daha önce olduğu gibi olmaycak. Resmen durdurdular. Yeniden başlaması gerek.”
İstikrarın, Filistin yönetiminde kötüleşen durum nedeniyle de tehdit altında olduğunu vurgulayan Wennesland, yönetimi fonlayan bazı hükümetlerin “çekildiğini” aktardı.
“Bağışçı ülkelerden Filistin yönetimine neredeyse hiç para gelmiyor ve bu değişmeli. Kamu çalışanlarına maaşlarını ödeyemezseniz, sağlık hizmetlerini veremezseniz, ilaç satın alamazsanız, okullarınızı fonlayamazsanız, çok kötü bir durum içindesinizdir” diyen BM yetkilisi, BM’nin sadevce Hamas’ın denetimi altındaki Gazze’de 1 milyar dolar harcadığını belirtti.
“Batı Şeria’da da önemli programlarımız var. Ama BM sorumluluğu üzerine alamaz. Filistini yönetemeyiz. İşleyen bir Filistin yönetimine bir alternatifimiz yok.”
Kaynak: BBC Türkçe