Gezegende hala yaşayan milyonlarca tür varken, son 500 yıl içinde yüzlerce türü kaybetmek önemli görünmeyebilir. Ancak doğa krizde ve durum daha da kötüye gidiyor.
Bir hayvan türü yok olduğunda, onunla birlikte bir dizi özellik de kaybolur. Genler, davranışlar, faaliyetler ve evrimleşmesi binlerce, milyonlarca, hatta milyarlarca yıl sürmüş olan diğer bitki ve hayvanlarla etkileşimler de sonsuza dek yitirilir.
Her tür ekosistemin sağlığı için bir rol üstlenir. Bu rol ister polen yaymak ya da topraktaki besinleri yenilemek, ister ormanları gübrelemek veya diğer hayvan popülasyonlarını kontrol altında tutmak olsun, o türle birlikte kaybolur. Bu nedenle çok fazla türün kaybedilmesi felaketle sonuçlanabilir ve bütün bir sistemi çöküşe sürükleyebilir.
SOYU TÜKENENLER
“Toughie” adıyla anılan Rabbs’ın çizgili-uzuvlu ağaç kurbağası türünün bilinen son bireyiydi. Türünden birkaç düzinedışında hepsi Panama’daki bir mantar tarafından yok edilmişti. Atlanta Botanik Bahçesi’ndeki koruma altında olan son tür 2016 yılında öldü.
“Martha, 1850’lerde milyonlarca sayıdaki yolcu güvercinlerinin sonuncusu olarak 1914’te Cincinnati Hayvanat Bahçesi’nde öldü.
1971’de bulunan “Yalnız George” Ekvador’un son Pinta Adası kaplumbağasıydı. 17inci yüzyıldan itibaren yaklaşık 200.000 birey etleri için avlandı. Daha sonra, 1950’lerde adaya keçiler getirildikten sonra yiyecek için rekabet etmekte zorlandı. George 2012 yılında ölmeden önce bilim insanları türün neslini tutsak ortamda kurtarmaya uğraşıyordu.
“Ben” ya da “Benjamin”, Tazmanya kaplanı olarak da bilinen keseli bir etobur olan dünyanın bilinen son örneğiydi. Benjamin’e 1936 yılında Tazmanya’daki Beaumaris Hayvanat Bahçesi’nde ölmeden sadece iki ay önce hayvana koruma statüsü verilmişti.
SOYU “İŞLEVSEL OLARAK” TÜKENENLER
Bir tür nesli tükenmeden önce, türün hayatta kalmasını sağlayacak yeterli sayıda birey kalmadığı için “işlevsel olarak tükenmiş” olarak kabul edilir. Bazı türler işlevsel olarak tükenme noktasına vardı.
Dünyanın en küçük yunusu olan vaquita Meksika’da nesli kritik derecede tehlike altında. Bu türün popülasyonu balıkçı ağları tarafından tahrip edildiği için doğal hayatta sadece 18 birey kalmış durumda.
Fillerden sonra en büyük ikinci kara memelisi olan kuzey beyaz gergedanı alt türünün kurtulma umudu da, son erkeğinin 2018’de ölmesinin ardından yitirildi. Bu türden geriye sadece bir dişi ve kızı kaldı.
Ancak hikayelerini bildiğimiz “son kalan türlerin” ötesinde, türlerin çoğu, insanlar fark etmeden doğal hayatta yok olup gidiyor.
Bilim insanları, doğal hayatın durumu konusunda küresel çapta bilimsel örgüt olan Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) tarafından tutulan kayıtlara göre 1500’lerden bu yana 881 hayvan türünün yok olduğunu var sayıyor. Ancak bilim insanlarının soyunun tükenmiş olabileceğinden şüphelendiği hayvan türlerini de dahil edersek, bu sayı bin 473’e yükseliyor.
6. KİTLESEL YOK OLUŞ UYARISI
Pek çok hayvan nesli doğal yollarla ya da insan faaliyetleriyle ilgisi olmayan nedenlerle tükendi. Sağlıklı bir çevrede türler doğal yollarla yok olurken yeni türler evrimleşir ve evrimsel denge korunur.
Ancak bilim insanlarına göre son dönemde yok olan türlerin sayısı kadar türlerin tükeniş hızları da korkutuyor. Kuzey Amerika türleri hakkında veriler oluşturmak için çalışan NatureServe adlı kar amacı gütmeyen kuruluşun başındaki ekolog Sean O’Brien, Reuters haber ajansına yaptığı değerşendirmede “Türleri artık evrimleşebileceklerinden daha hızlı kaybediyoruz.” sözleriyle bu durumu açıklıyor.
Yok olma oranı, dünyadaki türlerin %75’inden fazlasının 2 milyon yıldan daha kısa bir zaman dilimi içinde neslinin tükenmesine neden olacak kadar yükseldiğinde, bu bir kitlesel yok olma olayı olarak kabul ediliyor. Dünyanın fosil kayıtlarını incelendiğinde, bu durumun son yarım milyar yılda beş kez gerçekleştiği görülüyor.
Hayvanların yaşam alanlarını ele geçiren, doğayı kirleten ve küresel ısınmayı körükleyen faaliyetleriyle insanların bu yok oluş krizine yol açtığını söyleyen bilim insanları şimdi altıncı kitlesel yok oluşa girdiğimiz konusunda uyarıyor.
Science Advances dergisindeki çalışmaya göre, normal bir yok oluş hızı senaryosunda, son yüzyılda gördüğümüz yüksek sayıdaki omurgalı yok oluşunun gerçekleşmesi en az 800 yıl, en fazla 10.000 yıl sürerdi. Şimdi ise bütün çabalar rağmen, yok olma oranının insanların var olmasından öncesine göre bin kat daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
YENİ ANLAŞMA UMUT IŞIĞI
Bunun ötesinde dünyada yaklaşık 1,2 milyon tür tespit edilmesine karşın, dünyada yaklaşık 8,7 milyon tür yaşadığı tahmin ediliyor. Yani henüz keşfedilmemiş yaklaşık 7,5 milyon türün durumuna ilişkin hiçbir şey bilinmiyor.
O’Brien’e göre iklim değişikliği ve habitat kaybının etkileri hakkında bilinenler ışığında, şu anda milyonlarca olmasa da binlerce türün yok olma sürecinde olduğu gerçeğiyle karşı karşıya olabiliriz. Yine de bu durumu tersine döndürmek için büyük bir çaba sürdürülüyor.
Örneğin, Conservation Letters dergisinde yayımlanan 2020 tarihli bir çalışmada yer alan muhafazakar tahminlere göre, 1993-2020 yılları arasında habitat restorasyonu veya tutsak yetiştirme gibi koruma önlemleri, dünya çapında 32 kuş türünün ve 16 kadar memelinin neslinin tükenmesini önlemeye yardımcı oldu.
Doğayı korumak için 19 Aralık’ta kabul edilen yeni küresel anlaşma da türlerin korunması konusunda önemli rol oynama potansiyeline sahip ve bilim insanları dünya uluslarını anlaşmanın başarılı olması için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çağırıyor.