“Biz 81 vilayette varız ama ne MHP ne CHP, Sivas’ın ötesine geçemiyor. Çok enteresan CHP Hakkari’ye gidiyor, izinle ve orada bir tane Türk bayrağı dalgalandıramıyor. Sayın Kılıçdaroğlu sen neden bahsediyorsun?”
Bu sözler Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Erdoğan bu sözleri başbakan olduğu Mayıs 2013’te partisinin Kızılcahamam’da düzenlediği 20. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada söyledi.
Aslında Erdoğan, CHP’nin Sivas’ın ötesine geçemediği şeklindeki eleştiriyi birçok defa dillendirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ın eleştirilerine hak verdi.
Temmuz 2014’te Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın sunduğu programa katılan Kılıçdaroğlu, “evet haklıydı” dedi.
CHP’NİN “DOĞU MASASI” ORGANİZASYONU
Ancak durum değişti. Tabiri caizse köprünün altından çok sular aktı.
Independent Türkçe’den Abdulhakim Günaydın’ın haberine göre CHP, Genel Merkez bünyesinde Nisan 2021’de kurduğu “Doğu Masası” veya kimilerince “Kürt Masası” organizasyonuyla bölgede faaliyetlere başladı.
Partinin milletvekili çıkaramadığı ve üye sayısının düşük olduğu bölgelere yönelik çalışmalarını sürdüren CHP, bir yandan üye sayısını artırırken diğer yandan da bölgede tanınan ve etkin isimleri saflarına katıyor.
CHP’ye katılan isimlerden biri olan Nuşirevan Elçi, 1978-79 yılları arasında Bayındırlık Bakanlığı yaptığı dönemde “Türkiye’de Kürtler var, ben de Kürt’üm” dediği için hapis cezasına çarptırılan Şerafettin Elçi’nin yeğeni.
Şerafettin Elçi’nin genel başkanlığını yaptığı Demokratik Kitle Partisi, Hür Kürtler Grubu ve Katılımcı Demokrasi Partisi’nin kurucuları arasında yer alan Nuşirevan Elçi, 1999 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde avukatlığa başladı.
ELÇİ’YE ROZETİ KILIÇDAROĞLU TAKTI
Mardin Bölge Barosu Başkan Yardımcılığı’nın yanı sıra uzun yıllar Şırnak Baro Başkanlığı görevini yürüttü.
27 Ekim’de ailesi ve bir grup arkadaşıyla CHP’ye katılan Elçi’ye rozetini CHP lideri taktı.
Kılıçdaroğlu, geçen çarşamba Elçi’yi “hukuki ve siyasi” konularda çalışmalar yapmak üzere başdanışmanı olarak görevlendirdi.
Independent Türkçe olarak Kürt hassasiyeti olan bir ailen gelen Elçi ile parti tercihi, CHP’nin Kürt sorununa yaklaşımı ve cumhurbaşkanı adaylığı gibi birçok konuyu konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Nuşirevan Elçi’nin sorulara verdiği yanıtlar şöyle;
NEDEN CHP?
Tercih sebebimde son yıllarda parti ve kadroların ülke sorunlarına olan bakışında yaşadığı değişim önemli oldu. Sayın Kılıçdaroğlu ve kadrosunun bilgili, yetenekli, samimi duruşları, ülke sorunlarını çözmede kararlı tavırları ve hizmet siyasetini yeniden hakim kılma istekleri aklımdaki sorulara bir cevap oldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nun toplumu birleştirici ve uzlaştırıcı tavrı beni ikna etti.
“UZAKTAN ELEŞTİRMEKLE DÜZLÜĞE ÇIKAMAYIZ”
Tekrar aktif siyasete girmenizi etkileyen faktör ne oldu?
Siyasete girme sebebim, ülkenin mahkum edildiği, girdiği karanlıktan çıkarmada yardımcı olmam ve halka hizmet etme isteğimden kaynaklanıyor. Ülkenin temel sorunlarını çözülebileceğine olan inancım en önemli etkendir. Kürt sorunu bunun başında geliyor. Siyasette liyakatin kaybedildiği bu dönemde uzaktan eleştirmekle düzlüğe çıkamayacağımız, katkı sunmamız gerektiği kanaatindeyim.
“TEKLİF CHP’DEN GELDİ”
Katılmak için teklif siz mi yaptınız yoksa CHP mi yaptı?
Katılmam konusunda teklif CHP’den geldi. Ben de çevreme, dost, akraba ve fikirlerine önem verdiğim insanlara danışarak sonunda böyle bir karar aldım.
Kürt hassasiyeti olan bir aileden geliyorsunuz, CHP’nin Kürt sorununu çözebileceğini düşünüyor musunuz?
Kürt sorunu ve ülkede kemikleşmiş birçok sorunun tek bir partinin çabalarıyla çözülemeyeceğini düşünüyorum. Bir kere öncelikle ülkede yeniden hoşgörü kültürü geliştirilmeli. CHP’nin 6’lı masada uzlaşmacı tavrındaki ısrarı, sorunları birlikte çözme konusundaki çabaları bana umut vadediyor. Eşitlikçi, tam demokrasi ve adil bir anayasa çerçevesinde ülkede çözülmeyecek bir sorun olmadığını düşünüyorum. Evet, Kürt kimliğini önemseyen bir aileden geliyorum. Elbette parti içerisindeki çalışmalarımda bu kimliğin etkin olacaktır ama ben aynı zamanda bir hukukçuyum. CHP ve kadrolarında son dönemde bir değişim var ve sorunların çözümü konusunda kararlı olduklarını görüyorum. CHP’nin Kürt sorununu çözebileceğine olan inancım tamdır. Türkiye tüm farklı etnik kimliklere eşit davranan ve adalet işleyen bir sistem ile yönetilmelidir.
“BÖLGEDE BEKLENEN ÜZERİNDE OY ALACAK”
Doğu Masası veya bir diğer ismiyle Kürt Masası kuran CHP’nin bölgede oylarını artırdığını düşünüyor musunuz?
Takdir edersiniz ki bir süre öncesine kadar CHP’nin Kürt bölgelerinde oyu neredeyse yok denecek kadar azdı. Sayın Genel Başkan pek çok konuşmasında bu konuda özeleştiri vererek çalışma başlattı. Benimle yapılan görüşme de bu çalışmalar çerçevesinde değerlendirilmeli. Geçen 1-2 yılda CHP’nin bölge dahil ülke genelinde ev ev, sokak sokak gezerek yaptıkları çalışmaların meyvelerini almaya başladıklarını düşünüyorum. Elbette daha yürümemiz gereken epey uzun bir yol var ama CHP’nin bölgede beklentinin üzerinde bir oy alacağını öngörüyorum.
“KILIÇDAROĞLU EN UYGUN ADAYDIR”
Kemal Beyin adaylık meselesiyle ilgili düşünceniz nedir, sizce cumhurbaşkanı adayı olmalı?
Bence aday olmalı, çünkü şu an ismi geçen aday adayları arasında toplumda en çok karşılığı olan ismin Sayın Kılıçdaroğlu olduğunu düşünüyorum. Dürüstlüğü, kişiliği ve devlet tecrübesiyle bu işi layıkıyla yerine getirebileceğine inanıyorum. Kimsenin Kemal Beyin dürüstlüğüne, uzlaşmacı ve bütünleştirici tavrına itirazı yok. Bunu birebir görüşme sahadan da görebiliyoruz. Şahsi görüşüm en uygun adayın Sayın Kılıçdaroğlu olduğu yönündedir.
“GÖRDÜĞÜM SORUNLARA DUYARSIZ KALMAM, KALAMAM”
Hukuk ve siyasi konularda çalışmalar yapmak üzere başdanışman olarak görevlendirildiniz, bunu biraz açar mısınız?
1999’dan beri Cizre’de avukatlık yapıyorum. Şırnak Barosu’nda başkan yardımcılığı, daha sonra da uzun yıllar Baro Başkanlığı görevinde bulundum. Kısacası 23 yıldır, çatışma, adaletsizlik ve insan hakları ihlalleri alanında tam da göbeğinde hak ve hukuk savunuculuğu yapmak için gayret gösteriyorum. Her zaman halkın içinde olmaya özen gösterdim. Babam ve amcamın hizmet siyasetinde etkin oluşu ve halkın içerisinde yer almaları nedeniyle evimiz her zaman siyaset ocağı gibi olmuştur. Bu kültürle yetiştim. Babam ve amcamdan öğrendiğim arabuluculuk rolünü elimden geldiği ölçüde hakkaniyetle yerine getirmeye çalıştım, çalışıyorum. Çünkü hukuk sorunları çözmek için vardır. Şahsen gördüğüm sorunlara duyarsız kalmam, kalamam.
“SİYASET RANT DEVŞİRME ARACI DEĞİLDİR”
Sayın Genel Başkan’a bilgi, birikim ve tecrübelerim çerçevesinde hem bölge hem de ülke genelinde yaşanan hak ve hukuk ihlalleri ve çözüm önerileri konusunda danışmanlık yapmaya gayret edeceğim. Hukukun yanında ülkedeki siyasi sorunları da ele almak gerekiyor. Bir kere siyaset rant devşirme aracı değildir. İnsanlara hizmet etmek, var olan olanakları insanların hizmetine sunmak, sorunları çözme ve toplumun refah düzeyini iyileştirme sanatı olmalıdır. Bilgi ve birikimimizle tüm bu konularda katkı sunmaya çalışacağım.
“6 YAŞINDAKI KIZ ÇOCUĞUNUN ELBİSESİNİ BİLE SUÇ KATEGORİSİNE KOYDULAR”
Başdanışman olarak görevlendirildiğiniz duyurulduktan sonra bir takım hesaplar, özellikle bir kısım medya “PKK savunuculuğu” yaptığınız şeklinde paylaşımlar yaptı. Hedef gösterilmenizi neye bağlıyorsunuz, neden şimdi?
Bu hesaplar incelendiğinde yüzde 99’ünün paralı trol olduğunu görürüz. Son dönemde yeni bir sektör haline geldi. Paylaşımlardaki suçlamalar vicdan, objektif ve gerçeklerden uzak suçlamalardır. Mesela rahmetli Şerafettin amcamın vefat yıldönümü programına asılan resimleri sanki bir yerlerin propagandası yapılmış gibi gösteriyorlar. Binlerce insan vardı, resimleri kim neden astı bilmiyorum. Zaten programda yüzlerce polis vardı. Yine bir Nevrozda 6 yaşında bir kız çocuğunun giydiği yeşil, sarı ve kırmızı renklerini taşıyan elbisesini bile “PKK propagandası” olarak lanse ettiler. Kötü niyetli, bir yerlere hizmet eden paralı trol dediğimiz ve onunla geçinmeye çalışan bu tiplerin yaptığı suçlamaların gerçeklerle bir ilgisi yok. Ülkenin geldiği nokta düşünüldüğünde, elbette bu yapılanlar üzüncü vericidir. Bu trollükle geçinenleri anlıyorum da kendilerine gazeteci diyen Fuat Uğur ve Enver Aysever gibi insanların beni ve ailemi tanımadan, önyargılı yorum yapmaları gerçekten çok vahim bir durumdur. Gazetecilik kimliğiyle bunun yapılması son derece üzüntü vericidir.
“AK PARTİ, ONU İKTİDARA TAŞIYAN İLKELERİNDEN UZAKLAŞTI”
Hukukçu kimliğinizin dışında bir de siyasi bir geçmişiniz var. Demokratik Kitle Partisi ve Katılımcı Demokrasi Partisi’nin kuruluşunda aktif görev aldığınız. Hem bir hukukçu hem de bir siyasi olarak AK Parti’nin ilk yılları ile son 5-6 yıllık dönemini değerlendirecek olursanız neler söylemek istersiniz?
AK Parti iktidar olduğu ilk dönmede ülkede yaşayan toplumun geniş kesimlerine umut oldu. Soruları çözeceğine ilişkin bir beklenti vardı. Bir süre iyi gitti ama son 6-7 yıl benimsediği ilkelerinden uzaklaştı. Doğrusu siyasi anlamda geldiği nokta hiç iç açıcı değil. Sayın Erdoğan’ın da dediği gibi partide “metal yorgunluğu” oldu. Daha önce Tayyip Beyin etrafında dost, dava ve fikir arkadaşları denilen insanlar vardı, ancak son dönemlerde bunlardan kimse kalmadı. Kalanların birçoğu da danışman ve maaşlı diyebileceğimiz kişilerden oluşuyor. Kısır döngüye giren parti hak, hukuk ve demokrasiden, onu iktidara taşıyan ilkelerden uzaklaştı. AK Parti’nin bu saatten sonra ülkeye verecek bir şeyin kalmadığını düşünüyorum. Değişimin hem AK Parti hem de ülke için yararlı olacağına inanıyorum.
“SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN HERKES ÇABA GÖSTERMELİ”
Son eklemek istediğiniz veya dikkat çekmek istediğiniz bir şey var mı?
Türkiye’nin geleceği için başta Kürt sorunu olmak üzere etnik, dini, ekonomik, emek, eğitim, kültür, sanat ve akla gelebilecek tüm sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Birinin diğerini ötekileştirmediği, herkesin ülkenin temel unsurları olarak kabul edildiği, çağdaş demokrasi anlayışıyla yönetilen bir kurmak zor değil. Hepimiz huzurlu, müreffeh ve esenlikli bir ortam yaratmak için çaba göstermeliyiz.