Klima kullanımının 2050’ye kadar üç katına çıkması beklenirken uzmanlar çevreye büyük zarar veren klimalardan vazgeçilmesi gerektiği konusunda uyarıyor.
Sıcak havalar her geçen gün biraz daha bunaltıcı hale gelirken birçok kişi serinlemek için iklimlendirme cihazlarını tercih ediyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, fan ve klimalar 2050’ye kadar Çin ve Hindistan’ın bugün tükettiği toplam elektrik miktarı kadar elektrik tüketecek.
Çevre savunucuları ise klima kullanımı nedeniyle çevreye salınan kimyasallar ve yüksek enerji tüketimi konusunda endişeli.
Bir klima diğer ev aletlerinden çok daha fazla elektrik kullanıyor. Fanlarla birlikte küresel elektrik tüketiminin yüzde 10’unu oluşturuyor.
Londra merkezli sivil toplum kuruluşu Çevre Araştırma Ajansında (Environmental Investigation Agency) iklim kampanyacısı Sophie Geoghegan, klima için kullanılan enerjinin olması gerekenden 3 kat daha az verimli olduğunu söylüyor.
Geoghegan, çok fazla enerji tüketen klimaların bir gün içerisinde saatlerce çalıştığını hatırlatıyor.
Öte yandan enerji tüketimi sorunun yalnızca bir parçası. Klimalar ayrıca çevreye küresel ısınmaya neden olan tehlikeli sera gazlarından olan hidroflorokarbon (HFK) sızdırıyor.
Klimalarda en yaygın olarak kullanılan soğutucu akışkan R-410A’lar karbondioksitten 2 bin kat daha güçlü ve sera etkisini artıyor.
Geoghegan, salınan kimyasal gazların tehlikesine ilişkin “Bu korkunç. Klima satın alanların sayısı düşünüldüğünde bu bir felaket olabilir” şeklinde konuşuyor.
AVRUPA ÜLKELERİ KLİMA KULLANIMINI NASIL DÜZENLİYOR?
Avrupa’da bazı ülkeler, klima kullanımını sınırlamaya yönelik önlemler aldı. İtalya ve İspanya, kamu binalarında klimaların en düşük kaç derecede ayarlanabileceğine ilişkin kurallar koydu. Buna göre, İtalya’da 25 derecenin altında, İspanya’da ise 27 derecenin altında klima kullanımı yasak. Ancak bu yalnızca okullar da dahil kamu binalarında geçerli.
Fransa’da kamu binalarında dışarıda hava sıcaklığı 26 derecenin altında ise klima çalıştırılması yasak. Fransa ayrıca kısa zaman önce klimalı mağazaların kapılarını açık tutmasını da yasakladı.
İsviçre’nin bazı kantonlarında klima satın almaya ilişkin düzenleme yapıldı. Örneğin Cenevre’de klima satın alabilmek için sağlık sorunları gibi geçerli bir neden sunulmalı.
Almanya, kamu sözleşmeleri için klimaların bazı çevre standartlarını karşılamasını talep eden “yeşik tedarik standartları” oluşturdu.
Avrupa dışında ise Japonya Çevre Bakanlığı, klimanın sıcaklığını bir derece artırmanın yüzde 13 daha az enerji tükettiğini saptadı. Sonuç olarak iş yerleri çalışanlarına yaz aylarında daha ince giyinmeleri çağrısı yaparak termostat derecelerini yükseltti.
KLİMANIN ÇEVREYE ETKİSİNİ AZALTMAK İÇİN NE YAPILABİLİR?
Öncelik yaşam alanlarını klimaya ihtiyaç olmayacak şekilde düzenlemek olabilir. Belediyeler şehir planlamasını daha çok ağaç ve yeşil alan olacak şekilde yapmalı, binalar gölge ve havalandırma göz önüne alınarak konumlandırılmalı.
2007’de çok şiddetli bir sıcak hava dalgasının vurduğu Fransa’da yetkililer, toplu serinleme alanı hizmeti sağlamıştı. Bireysel klima kullanımını azaltmayı amaçlayan girişim için insanların bir araya gelerek serinlemesini sağlayacak klimalı salonlar oluşturuldu.
Geoghegan, dünyanın en sıcak bölgelerinde yaşayan veya sağlık koşulları nedeniyle kırılgan olan kesimler için klimanın gerekli olabileceğini kabul ediyor. Bununla birlikte talebin karşılanması için hükümetlerin klima sektörünü daha katı düzenleyici standartlara tabi tutması gerektiğini söylüyor.
Geoghegan, “Herkesin bir klimasının olduğu bir dünya sürdürülebilir bir dünya değildir“ şeklinde konuşuyor.
Kaynak: Euronews’teki aslından kısaltılmıştır.