Bugün Kıbrıs

BM’nin Crans Montana’daki “kayıp tutanağı” yayınlandı

Crans Montana’da 2017’de gerçekleşen Kıbrıs konferansı çerçevesinde, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının görüştüğü “2’nci Masa”da 4 Temmuz 2017’de konuşulanlarla ilgili, BM tarafından “var olmadığı” söylenerek Jane Holl Lute’a da verilmeyen tutanak güneyde basına sızdırıldı.

Fileleftheros tutanağın kupürüne de yer verdiği haberi manşetten “Saklı Tutanaklar… İşte BM’nin Kayıp Belgesi… Toprak, Yerleşikler, Dönüşümlü Başkanlık İçin Neler Diyor… Elimizde Bulunan ve İlk Kez Basına Yansıyan BM Tutanağı, 4 Temmuz Sabahı Görüşme Olduğunu, Tutanak Tutulduğunu ve Tutanağın, Espen Barth Eide’nin Sunmadığı Çerçeveyi Tarif Ettiğini Ortaya Çıkarıyor” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazetenin, elinde olduğunu belirttiği tutanağı şöyle aktardı:

“Masa 2, 4 Temmuz saat 16.00

Katılımcılar:

Kıbrıs Rum Toplumu: Andreas Mavroyannis, Melina Savva, Erato Kozaku Markulli, Konstantinos Kombos

Kıbrıs Türk Toplumu: Özdil Nami, Barış Burcu, İpek Borman, Erhan Erçin, Tahir Osman

Avrupa Komisyonu: Piter Van Noufel, Maartin Verway

Birleşmiş Milletler: Espen Barth Eide

E.B Eide: Görüşmeyi, bu grubun bütün konular için geniş bir gruba dönüştüğüne atıf yaprak (hatırlatarak) açtı. Tartışmaların tekrarlanmamasını farklı konulardaki anlaşmazlıkların nasıl azaltılacağına bakılmasını istedi.

Ö.Nami: Herkesin anlaması için direktifin (gazeteye göre Guterres Çerçevesi’ne dair ortak algı) netleştirilmesini istedi.

E.B. Eide: Taraflara, Genel Sekreter ve liderler ile şu anlayışı açıklığa kavuşturduğu bilgisini verdi:

1. Yeni Güvenlik Statüsü: Tek yanlı Müdahale ve Garanti Antlaşmalarının, Kıbrıs dışından unsurlar da dahil uygun uygulama ve doğrulama araçları (modalities) ile sona ermesi

2. Asker sayısının, SOFA (Kuvvetlerin Hukuki Statüsü Antlaşması), doğrulama mekanizmasına, takvime, maksat ve yetkilere detaylı atıf yapılarak, yeniden gözden geçirme maddesine karşı fesih maddesi anlaşmasına halel getirilmeksizin, süratle 650 asker öngören İttifak Antlaşması düzeyine düşürülmesi.

3.  Etkin Katılım: 2’ye 1 oranı ve olası iki farklı yaklaşım durumunda bir olumlu oy.

4. Toprak: Baştan bilindiği gibi, uygun yeniden iskân mekanizması ile Güzelyurt kenti (iadesi).

5. Eşit Muamele (Yunan ve Türk vatandaşlarına): daimi ikamet çerçevesinde: Turistler, üniversite öğrencileri, mevsimlik/görevlendirilmiş çalışanlar bu kategoriden muaf tutuluyor, ‘hakkaniyet’ (equitable) ne anlama gelir.

6. Mülklerde İki Rejim: Sistemin kullanım kaybı ile mal sahiplerine (dispossessed owners) vereceğine ‘tabi olanlar’ -Sistemin mevcut kullanıcılara vereceği ancak her durumda yüzde 100 norm olacak ‘tabi olmayanlar.’ Bunların ötesinde, mülkiyet rejimi basit olmalı.

(Eide konuşmaya devam ediyor)

Liderler ile sabah yapılan görüşme devam ederken, taraflar hepsi ile eşzamanlı çalışmakta anlaştı. Yeni Güvenlik Statüsü ve askerler ile ilgili çalışma grubu paralel çalışmaya başladı.

Ö. Nami: Eşit Muamele konusunda izahat istedi. Edindiği izlenimi, Genel Sekreter’in, geriye kalan tek konunun daimi ikamet statüsü ve oran olduğu algısına sahip olduğu şeklindeydi ve Eide de doğruladı ancak A. Mavroyannis aynı algıyı doğrulamadı. Ona göre Genel Sekreter geriye kalan meselelere ve 4’e 1 ve 1’e 1 arasındaki eşit çözümlere atıf yaparken başka bir şey kast ediyordu.

Ö. Nami Türkiye’den hastane doktorları gibi insanlara ne olacağını örneği üzerinden izahat istedi, Eide de bu konunun aşamalı olarak çözülebileceğini söyledi. Baştaki durum (status) var (üniversite öğrencileri, mevsimlik işçiler vb.) daha sonra her biri statüsünü daimi ikamet olarak değiştirebilir.

A. Mavroyannis bu şekilde (Eide’nin anlattığı şekilde) bir çalışanın, ilk geçici çalışma iznini aldığı anda daimi ikamet ‘kanalının’ parçası olacağını söyleyerek başka bir mantık savundu.

BM grubundan bir üye geçici ikamet, daimi ikamet ve vatandaşlık kategorilerinin birbirinden ayrılması gerektiğini, bu hukuki kategorilerin kişiye farklı haklar tanıdığını söyledi. Geçici İkamet anlamı federal yasası olan Avusturya’da olduğu gibi Ulusal Yasa altında düzenlenir. (AB’nin) Üçüncü Ülkeler ile ilgili Ulusal Yönerge bir ülkenin kendi çıkarı temelinde nasıl düzenleyeceği hakkında peşin hüküm vermez. Bu konular Kıbrıs’ta da benzer şekilde düzenlenebilir: Bu yönerge altında 5 yıl sürekli gelir veya herhangi bir kısıtlama uygulanabilir. Hukuki terimlerle ilgili bu sözleşmelerden hiçbiri hemen mülk satın alma hakkı vermez.

Ö. Nami: Kendisinin ‘Doğrudan Yaklaşım’ adını verdiği şu öneride bulundu: Halen var olan anlaşmalara saygılıyız, alınmış izinler yenilenecek ve yeni devletin kurulmasından sonra, bütün üçüncü ülke vatandaşları için ekonomik ihtiyaçlar temelinde çalışan ithali statüsü olacak, bu Türkiye’yi de kapsıyor mu? Her ne sistem olursa olsun, Türk vatandaşlarına hiçbir ayrım yapılmadan, üçüncü ülkeden herhangi biri Kıbrıs’ta çalışmaya davet edilebilir ve bu kişiye çalışma izni verilmesi için uyması gereken kriterler ve prosedürler olacak. Kıbrıs’ın her iki Kıbrıs devletinde (Cyprus States) aynı statü. Eşit muamele, her yıl belirli sayıda Türk vatandaşının Ada’ya gelmek istediğinde devreye girer. Bu durumda Yunan vatandaşlarının sayısını kıyaslarız ve 1’e 1 oranını uygularız.

Ülke ekonomisinde daha çok Türk vatandaşı çalışanın gelmesine ihtiyaç olabilir ve 1’e 1 oranının dolması nedeniyle onlara izin verilmeyerek Türk vatandaşlarının çalıştırılması kısıtlanabilir. Ekonominin ihtiyaçları oradaysa, kimin izin alacağına, belirlenmiş kurallar temelinde karar verebilecek olan federal birimdir. Bir Yunan Avrupa vatandaşı olarak haklarını kullandığı durumlarda 1’e 1 oranı uygulandığında kota neredeyse tek olacak. İlaveten, uzlaşılmış ulusal oranı bozarsa vatandaşlık verilemeyeceği dikkate alınarak, daimi ikamet edenler örneğin 10 yıl sonra vatandaşlık talep edecek durumda olabilecek.

K. Kombos: Farklı mevzuatlardan kaynaklanan hakların dikkate alınması gerektiğini hatırlattı. Türk vatandaşların var olan kurallar altında haklara sahip olduğu Ankara Sözleşmesi, ülkenin iç kuralları, AB düzeyindeki kurallar.

Ö.Nami: Görüşünü yineledi ve her yıl daimi ikamet için gelen Yunan vatandaşlarının sayısının çok az olması gerektiğini vurguladı.

A. Mavroyannis AB’de Yunan vatandaşları için dört özgürlük ile Türkiye ile AB arasındaki anlaşma temelinde Türk vatandaşlarının haklarının halen çok benzer olduğu haklarla ilgili tek istisnanın ilk kabulde olduğu cevabını verdi. Aynı şekilde kararın, bu hakkın Türk vatandaşlarına ne ölçüde genişletilebileceğiyle ilgili olduğunu ve Rum tarafının, bu hakkı kullanan Yunan sayısına kıyasla 4’e 1 oranıyla uygulanmasını önerdiğini söyledi. Bu, ‘eşit muamele’ ile ilgili müzakerenin başlama noktasıydı.

BM grubundan bir yetkili, oran yerine ‘tavan sınır’ kullanılabileceğini önerdi.

Ö. Nami: daha önce ortaya koyduğu noktaya döndü ve belli bir süre hiçbir Yunan vatandaşının gelmediği durumda diğer statünün (geçici çalışan) hayata geçirilebileceği uygulama da olacağını ekledi. Argümanını E. Erçin de destekledi ve Ankara Antlaşması dışında, Ulusal üçüncü milliyet uygulamasının (federal yasaya dayalı) sadece ilave bir mekanizma/ az sayıda Türk için özel muamele olması gerektiğini söyledi.

K. Kombos: Kuralın (çalışan) aile üyeleri için uygulanması ile ilgili izahat istedi.

Eide Daimi İkamet hakkının her bir aile üyesine uygulandığı izahında bulundu.

A. Mavroyannis: ikamet kanalının manasını yineleyerek zamanla edinilen hakların dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Eide böyle bir anlayışın Genel Sekreter’in önerisinin maksadının dışında olacağını söyleyerek söze girdi. Genel Sekreter’den aldığı direktifin, müzakereye dair önemli meselelerde talep edilen izahatta bulunmak olduğunu hatırlattı. Burada meseleler çok az ve 1’e 1 ile 4’e 1 oranlarında sonlanıyor. Bu meselenin çözülmesi çok daha büyük bir meselenin çözümüne yardımcı olabilir. Neden ‘eşit’ (equitable) meselesi üzerinde çalışmıyoruz.

Ö. Nami: Müzakerecilerin zemin üzerinde uzlaştığı gibi liderlerin de gelecekteki ilke/oranlarda anlaşmaya varmasını önerdi.

A. Mavroyannis olumlu cevap vermedi ve argümanını yineledi. Andreas Mavroyannis’e göre ilk tez Türkiye’nin üçüncü ülke olduğudur ve ilk kez verilecek izne tabi olacak ek haklar belirlenmesi ihtimaline bakılabilir.

MAVROYANNİS’TEN EİDE’YE TEPKİ

Eide: A. Mavroyannis’in anlayışının Genel Sekreter’in anlayışıyla birebir örtüşmediğini yineledi. Mavroyannis Eide’nin yorumuna sert tepki gösterdi ve iki yıl önce liderler arasındaki, ülkenin demografik dengesinin bozulmamasına dair anlaşmaya atıfta bulundu. Eide, Genel Sekreter’in anlayışının Mavroyannis’in görüşüyle ilgili mevcut yakınlaşmalara herhangi bir sorun çıkarmadığını söyledi. Nami bu anlayışı ve adanın demografik dağılımının bozulmaması ilkesini doğruladı.

Maartin Verwer tarafların, geriye kalan meselelere de girmesini önerdi. Mavroyannis’in Ulusal Konsey toplantısında hazır bulunmak üzere ayrılması gerektiğinden Eide yemekten sonra yeniden görüşeceklerini söyledi. Sonraki gün ilerleme olabilmesi için net tezler sunulmasını istedi. Nami de tarafların, meselelerin çözüleceği yönünde net siyasi tutuma sahip olması önerisinde bulundu.”

Gazete devamla liderlerin, 4 Temmuz 2017 sabahı saat 10.00’da Espen Barth Eide ile gerçekleştirdikleri görüşmelerin Kıbrıs Rum liderliğince tutulan tutanağın tercüme edilmiş haline de şöyle yer verdi:

Eide: BM Genel Sekreteri ile dün gece de bu sabah da görüştüm, olup biteni yakından takip ediyor, çok ilgileniyor ve elbette ilerleme olmamasından biraz endişeli. Kendisiyle yaptığım görüşmeye dayanarak, şahsı tarafından ortaya konulan noktaları, kendisiyle yaptığım görüşmeye ve yorumlarına da dayanarak izah etmek isterim:

-Güvenlik Konusunda: Güvenlik konusunda eskisinin devam etmesini değil yeni bir güvenlik rejimine ihtiyaç olduğunu kabul etmeye başlamamız gerektiğine inanıyorum. Zannederim, Müdahale Hakkı’nın ve Garanti Antlaşması’nın sonlanması gerekiyor. Bütün Kıbrıs ve bütün Kıbrıslıların, ve her iki tarafın, Kıbrıs dışından da bir şeyin de müdahil olacağı yeni uygulama mekanizması ile güvende hissetmeleri için güçlü bir güvence sistemi ile değiştirilecek. Garantörler, yükümlülüklerinin yerine getirilmesini izleyemezler.

-Askerler Konusunda: askerlerin, ilk günden itibaren düşük düzeye, ardından da İttifak Anlaşması’ndakiyle eşit düzeye indirilmesi gerekecek. Gözden geçirme maddesi veya tamamen fesih maddesi olması gerekip gerekmediği, üst düzeyde görüşülmesi gereken bir konudur. Yetki/maksat/ SOFA (Kuvvetlerin Hukuki Statüsü Antlaşması) anlaşması ve şu andan itibaren yükümlülüklerin görüşülmesi gerekir.

-Toprak Konusunda: Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıslı Rumların bazı yerel bölgelerle ilgili endişelerine cevap verilmesi için sunduğu haritada değişiklik yapması gerekecek. Omorfo (Güzelyurt) ifade edilmeli.

-Mülkiyette: İki ilke olacak:

1-Toprak düzenlemesi yapılacak bölgelerde öncelik, yerinden edilmiş mal sahiplerine verilmelidir, ancak yüzde 100 değil.

2-Toprak düzenlemesi yapılmayacak diğer bölgeler öncelik kullanıcıya verilecek şekilde yapılandırılmalı ancak yüzde 100 değil.

-Eşit Muamelede: Daimi ikametçi olan Yunan vatandaşlarının oranına tekabül edecek Türk vatandaşı olan daimi ikametçiler konusunda hakkaniyet olmalı – daimi ikamet başvurusu sırasında neyin adil olduğu daha ileri tartışılmalı.

-Etkin Katılım konusunda: etkin katılım konusu, bir olumlu oy (ne zaman ve hangi şartlar ve koşullar altında, hangi organlarda uygulanacağı ve ilgili anlaşmazlıkların özüm mekanizması) ile ilgili daha ileri görüşülmeli. Kıbrıslı Türklerin dönüşümlü başkanlık talepleri de dahil yetki paylaşımında geriye kalan unsurlar görüşülmeli.”

Exit mobile version