Bugün Kıbrıs

İstanbul, İran ve İsrail ajanlarının hesaplaşma üssü mü?

İsrail hükümetinin, İran’ın İsrail vatandaşlarına yönelik terör saldırısı tehdidi gerekçesiyle Türkiye’ye seyahat uyarısını yinelemesi, Ankara’nın ülke ismi vermeden buna tepki göstermesine yol açtı.

İsrail ve İran ajanlarının bölgedeki rekabetinin artması ve son gelen bu uyarıların ekonomisi kötüye giden Türkiye’de turizme olumsuz etkileri söz konusu olabilir.

Bunun dışında, kartların yeniden dağıtıldığı bölgede, jeopolitik dengelerin bu üç ülke arasındaki ilişkileri nasıl belirleyeceği ise merak edilen konuların başında geliyor.

Türk turizmciler sayıları arzu edilen rakamların gerisinde kalmasına rağmen bu ülkeden gelecek turist sayısının son uyarıların ardından azalmasından endişe ediyor.

AFP haber ajansına konuşan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) üyesi Hamit Kuk, İsrailli turistlerin Türkiye’yi sayıca en kalabalık ziyaret eden yabancı misafir olmaktan çok uzak olmakla birlikte ocak ve nisan ayında İsrail’den 160 bine yakın turistin Türkiye’ye geldiğini hatırlattı.

İsrail’in vatandaşlarının Türkiye’yi ziyaret etmemesini istemesinin ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, bazı ülkelerin Türkiye’deki vatandaşlarına yönelik seyahat uyarıları yayımlamalarına ilişkin dün yaptığı yazılı açıklamada, “İlgili makamlarımızca, terörle mücadeleye ilişkin iş birliği mekanizmalarımız çerçevesinde, gerekli her türlü güvenlik tedbiri alınmaktadır.” ifadesini kullandı.

Bilgiç’in ülke olarak isim vermese bile bu açıklaması, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İran’ın İsraillilere yönelik terör saldırısı düzenleme girişimleri nedeniyle İsrail vatandaşlarına İstanbul’a ve Türkiye’ye seyahat etmemeleri çağrısında bulunuyorum” ifadelerine yanıt olarak değerlendirildi.

İSTANBUL, İRAN VE İSRAİL AJANLARININ HESAPLAŞMA ÜSSÜ MÜ?
İranlılar Türkiye topraklarında ilk kez İsrail ile hesaplaşma çabasına girmiyor.

Türkiye’de yaşayan İranlı araştırmacı ve gazeteci Savash Porgham, AFP’ye yaptığı açıklamada ”İranlılar, Türk topraklarında her zaman suikast ve adam kaçırma eylemi gerçekleştirdi. Ancak onlar şu ana kadar genellikle İranlı muhalifleri hedef aldı. İsraillileri hedef alarak İran’ın iki amacı olabilir. İlki misilleme, bir İranlı yetkili sivil ya da askere yönelik suikastın intikamını almak. Ya da para için adam kaçırma.” diyerek görüşlerini dile getirdi.

MİT, İRAN GİZLİ SERVİSİNİN EYLEMİNİ NASIL ENGELLEDİ?
İsrail İstihbarat Servisi Mossad, Kasım 2020’de İran’ın nükleer programının mimarı Muhsin Fahrizade’yi aracında öldürmüştü.

İran’ın bu suikasta misilleme için aynı zamanda Türk vatandaşı da olan İsrailli işadamı Yair Geller’i hedefine koyduğu ve planın amacının son dönemde olumlu adımlar atılan Türkiye-İsrail ilişkilerini rayından çıkarmak olduğu iddia edilmişti.

İran İstihbarat Servisi’nin 9 kişilik suikast hücresinin, Geller’i evinde ve işyerinde adım adım izlerken MİT’in de onları takibe aldığı ve işadamının güvenli bir eve alınarak, suikast hücresinin çökertildiği bildirilmişti.

TÜRKIYE, İRAN’DAN UZAKLAŞIP İSRAİL’E Mİ YAKLAŞIYOR?
Daha önce Türk ordusunda görevli olan ve daha sonra hukuk eğitimi alıp üniversitelerde ders veren Profesör Nihat Ali Özcan, Ankara ve Tahran arasındaki ilişkilerin son dönemde çok iyi gitmediği ve iki ülke istihbarat servisleri arasında ciddi rekabet yaşandığına dikkat çekti.

Nihat Ali Özcan, Türkiye’nin bölgede ittifak değiştirerek, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Sudan ve İsrail’e yaklaştığı görüşünü dile getirdi.

Ali Özcan, Türkiye’nin Kuzey Irak’ta aktif bir şekilde Barzani ile birlikte PKK ile mücadele verdiği ve PKK’nın da Tahran’ın desteklediği Şii gruplarla ilişki içinde olduğunu kaydetti.

Ankara, nisan ayı ortasında Kuzey Irak’taki PKK üslerine karşı geniş çaplı bir operasyon düzenlemişti.

Son olarak Türkiye’nin Suriye’deki PKK ile bağlantıları olan unsurlara karşı operasyon başlatmayı planlamasının da Şam ve şu anda kendisini destekleyen Tahran’ı huzursuz etmesi bekleniyor.

“Türkiye ve İsrail arasında ilişkiler gergin olduğu dönemde bile gizli servisler iyi anlaşıyordu”

İran’ın son 40 yıldır Türkiye’de oldukça aktif olduğunu ve çok sayıda hücresi olduğunu belirten Ali Özcan, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin en gergin olduğu dönemde bile bu iki ülkenin istihbarat servislerinin karşılıklı bilgi alışverişinde bulunduklarını söyledi.

İSTANBUL BÖLGEDEKİ AJANLARIN ÇEKİM MERKEZİ Mİ?
Ali Özcan, İran ve İsrail ajanları dışında Rus ve Ukraynalılar da içinde olmak üzere bütün bölgedeki istihbaratçıları için Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un bir çekim merkezi olduğunu belirterek, bütün bu ajanların varlığının potansiyel olarak sorunları da beraberinde getirdiği uyarısında bulundu.

Fransız coğrafya uzmanı Jean-François Pérouse ise çok sayıda özel ve kamu güvenlik kameralarına rağmen 17 milyon nüfusa sahip İstanbul’u güvenlik açısından kontrol etmenin oldukça zor olduğuna dikkat çekti.

Jean-François Pérouse, İkinci Dünya Savaşı’ndan ve hatta Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, İstanbul’un gizli servisler ve ajanlarının rakiplerini izleme ve peşine düşme merkezlerinden biri olduğunu ifade etti.

İstanbul farklı ülkelerden çok sayıda mülteciye ve siyasi göçmene ev sahipliği yaparken, bu kentte yaşayan İranlıların sayısının 113 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

Kaynak: Euronews

Exit mobile version