Yaptıkları reformlarla anayasadan yasalara, idari uygulamalardan uluslararası sözleşmelere kadar geniş bir alanda hukuk devletini tahkim ettiklerini vurgulayan Erdoğan, Türkiye’yi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için TBMM bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduklarını belirtti.
Danıştay’ın 154. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde konuşan Erdoğan, yeni anayasa için Meclis’te tüm partilerin eşit üye katılımıyla bir komisyon kurulmasına öncülük ettiklerini dile getirdi: “Maalesef bu teşebbüsümüz, muhalefet partilerinin süreci tıkayan, uzlaşmaz tavrı sebebiyle akamete uğradı. Geçtiğimiz yıl yeni bir anayasa için tekrar harekete geçtik. Kendi hazırlıklarımızı yürütürken muhalefet cenahından da ortaya en azından bir metin teklifi koymasını bekledik. Aradan geçen bunca zamana rağmen önümüze, üzerinde konuşabileceğimiz herhangi bir metin gelmedi. Biz de kendi hazırlığımızı beklemeye almak mecburiyetinde kaldık. Ancak milletimizi, ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtarma irademiz bakidir. İmkan bulduğumuzda, ülkemizi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir Anayasaya mutlaka kavuşturacağız.”
“ANAYASADA KAPSAMLI DEĞİŞİKLİKLER OLDU”
Bu süreçte Anayasada pek çok değişiklikler de yapıldığını aktaran Erdoğan, Anayasa’nın 134 hükmünün geçen 20 yıl boyunca değiştiğini dile getirdi.
Erdoğan, bunların bir kısmının uluslararası sözleşmelere uyum amaçlı iken bir kısmının da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve daha sonrasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş gibi oldukça kapsamlı değişiklikler olduğunu hatırlattı.
Sadece anayasayla sınırlı kalmadıklarını, ülkedeki temel kanunların neredeyse tamamını hem çağın gereklerine uygun hale getirecek hem de demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletecek şekilde yenilediklerini belirten Erdoğan, şunları paylaştı:
“Ayrıcalıklı usule sahip devlet güvenlik mahkemelerini ve özel yetkili savcılık uygulamalarını bildiğiniz gibi kaldırdık. Yargıda ikiliğe yol açan askeri mahkemeleri ve üst derece organlarını lağvederek sistemin bütünlüğünü sağladık. İlk derece mahkemeleriyle yüksek mahkemeler arasına istinafı koyarak hem dosya yükünü azalttık hem de kararların daha hızlı ve sağlıklı çıkmasını temin ettik. Bilgi edinme hakkıyla, Kişisel Verileri Koruma Kurumuyla, İnsan Hakları Eşitlik Kurumuyla, Kamu Denetçiliğiyle vatandaşlarımızın devlet karşısında haklarını daha güçlü şekilde savunabilmesini sağlayacak mekanizmaları da oluşturduk. Kamu görevlilerine verilen cezaların tamamına yargı yolunu açtık. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, şehit yakınları, gaziler gibi bütün bu kesimlere yönelik pozitif ayrımcılık yapılmasını kural haline getirdik.
“MENFAAT HESAPLARININ ALETİ OLAN BİR YARGI, MİLLET ADINA KARAR VEREMEZ”
Türkiye’nin ve vatandaşların çeşitli meselelerini takip ederken, hukuk adına dünyanın nerelerinde ne yüz kızartıcı, utanç verici durumlarla karşılaştıklarını bildiklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu ülkede hiçbir savcının, hiçbir hakimin, hiçbir yargı mensubunun hukukla bağdaşmayan herhangi bir yaklaşımla karşıma gelmesini, taleplerimi hukuk dışında bir süzgeçte değerlendirmesini doğrusu istemem. Ama aynı zamanda yargı mensuplarının bu hukukçu duruşunu bilaistisna herkesin karşısında ve her şartta sergilemesini de beklerim. Darbelere kılıf uyduran, vesayete koltuk değnekliği yapan gizli, açık hukuk dışı örgütlerin arka bahçesi haline dönüşen, menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı, millet adına karar veremez.
“ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU SİSTEMİNİ KURDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında önemli bir imkan olan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sistemini kurduklarını anımsattı.
Anayasa ve kanunun değişmesinin ne Türkiye’ye mahsus olduğuna ne de olumsuz karşılanması gereken bir durum olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hayatın akışı içinde ihtiyaç duyulan her konuda ve her vakit bu tür değişikliklerin yapılması gayet tabiidir. Önemli olan bu sürecin milli iradenin üstünlüğü esasına göre, demokrasinin kuralları çerçevesinde usulünce ve toplum tarafından benimsenerek yürütülmesidir. İşte bunun için geçtiğimiz yıl açıkladığımız yeni anayasa hazırlığımızı Meclis’te gereken çoğunluğu sağlasa bile halk oyuna sunacağımızı ifade etmiştik. Yeni kanunlar çıkartılması ve mevcut kanunların değiştirilmesi Meclis’in asli yasama görevidir. Yargı kurumlarımız da kararları ve içtihatlarıyla kanunların ve diğer mevzuatın güncellenmesine katkıda bulunmaktadır.”
Erdoğan, kanunların doğruluğu kadar kanun uygulayıcıların niteliğinin de adaletin tecellisinde hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Bu anlayışla yargı teşkilatının insan gücü kalitesini ve donanımını artırmak için bilindiği üzere hakim ve savcı yardımcılığı sistemini getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Yargının tüm kademelerinde toplamda 3 yıl süreyle yardımcı sıfatıyla görev yapacak hakim ve savcılarımız böylece sisteme bütünüyle hakim olacaktır. Bir anlamda ahilik geleneğimizin temelini oluşturan usta-çırak sistemini yargıya da taşıyoruz. Bu yeni sistemi çok yakında fiilen başlatıyoruz. İnşallah, önümüzdeki dönemde devletin başı ve yürütmenin temsilcisi olan Cumhurbaşkanı ile milli iradenin temsilcisi Meclisimizle ve millet adına karar veren yargımızla ülkemizi her alanda daha ileriye götürmeyi sürdüreceğiz. Danıştayımızın da bu çerçevede üstlendiği hayati fonksiyonla Türkiye’nin demokratikleşmesine, büyümesine, gelişmesine katkıda bulunmaya devam edeceğine inanıyorum.”
Kaynak: Euronews, AA