Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, TRT Haber’de canlı yayınlanan Sıcak Nokta programında gündemi değerlendirdi, soruları yanıtladı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki bir barış sürecinde Türkiye’nin garantör olması konusunda nasıl bir perspektif çizileceğine ilişkin soruya ise Kalın, şu yanıtı verdi:
Bunun muhtevası, kapsamı, modalitesi, fonksiyonları, maddeleri hepsi, bütün bu unsurlar bir araya geldiği zaman o yapılacak anlaşmanın bir parçası olarak da kaleme alınacak, ülkelere sunulacak, bir maddeler manzumesi üzerinde mutabık kalınacak. Şu anda o aşamada değiliz ama prensip olarak, biz Türkiye olarak bu süreçte garantör olmaya olumlu baktığımızı ifade ettik. Bu zaten iki taraftan resmi olarak bir teklifle geldikten sonra biz bunu resmiyete bağlamış ya da bildirmiş olacağız. Ama prensipte biz buna olumlu bakıyoruz tabii ki.
Rusya ve Ukrayna’nın, aynı anda hem konuştuğu hem güvendiği ülke sayısının çok az olduğunu vurgulayan Kalın, “Türkiye bunlardan biri, hatta şu son dönemde en öne çıkan ülke diyebiliriz. Yani İstanbul toplantısı sadece Türkiye açısından, Türk diplomasisi açısından bir başarı olarak görünmekle kalmamalı bence, gerçekten bu savaşın sonlandırılması yönünde atılmış çok önemli bir adım” değerlendirmesinde bulundu.
Müzakere masasındaki atmosfere ilişkin soru üzerine Kalın, müzakere yapan heyetler açısından bunun kolay bir süreç olmadığını, Türkiye’nin cesaretlendirici, teşvik edici bir pozisyonda bulunduğunu belirtti.
Kalın, her iki heyetin de Türkiye’de kendilerini güvende hissettiklerini dile getirdiklerini aktararak, şunları kaydetti:
Kimsenin bir toplantıda, bir görüşmede bütün meselelerin çözüleceğine dair bir beklentisi yoktu ama mevcut şartlar içerisinde ciddi mesafenin alındığını söylemek mümkün. Bunun neticelerini önümüzdeki günlerde de görmeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanımızın, dün Zelenskiy ile bugün de Putin ile yaptığı görüşmeler neticesinde sahada birtakım iyileşmeler göreceğiz önümüzdeki günlerde. Özellikle insani noktada birtakım olumlu iyi adımlar atılacak. Bunların hepsi bu girişimlerin, bu temasların neticesinde ortaya çıkan sonuçlar.
“BU YÖNDE BİR BASKI ŞU ANA KADAR GELMEDİ”
Rusya-Ukrayna müzakere heyetinde yer alan Rus iş insanı Roman Abramoviç’in neden ön plana çıktığına dair soruya da Kalın, “Bu isim tabii özellikle Batı medyasında çok öne çıkartıldı. Çünkü iş insanı olarak, Chelsea futbol takımına sahip olarak ve başka özellikleri itibarıyla hani bilinen, şöhretli isim diye zannediyorum. Başta Abramoviç’in bu süreçte yer alıp almadığı ile ilgili çok fazla bilgi akışı yoktu. Çünkü o geri planda kalmıştı.” yanıtını verdi.
ABD ya da AB’den, Rusya’ya yönelik yaptırım konusunda Türkiye’ye bir baskının söz konusu olup olmadığı sorulan Kalın, “Şu ana kadar bize bu yönde gelmiş resmi bir bildirim, talep yahut gayri resmi bir baskı söz konusu değil. Çünkü Batılı müttefiklerimizle Avrupalılar, Amerikalılar da Türkiye’nin hassas pozisyonunu anlıyorlar. Dengeli duruşunu takdir ediyorlar ve hem Ukrayna ile ilişkilerimizi hem de Rusya ile ilişkilerimizde belli dengeleri, ilkeleri koruduğumuzu da bizzat biliyorlar. Dolayısıyla bu yönde bir baskı şu ana kadar gelmedi” şeklinde konuştu.
İbrahim Kalın, şunları ifade etti:
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçte çok yoğun bir diplomasi trafiği olduğu, farklı liderlerle görüşmeleri, ziyaretleri, misafirleri, telefon görüşmeleri ve NATO Zirvesi oldu. Yani buralarda da Türkiye’nin pozisyonunu anlatırken biz hep, ‘Herkes köprüleri atarsa Rusya ile günün sonunda kim konuşacak? Birilerinin, onların da güven duyduğu bazı aktörlerin devrede olması ve konuşmaya devam etmesi gerekir.’ dedik.
Bir diğer taraftan da yaptırımlar meselesi soruluyor. ‘Türkiye niye yaptırım uygulamıyor, uygulayacak mı?’ diye. Bir defa bu Birleşmiş Milletlerde karara bağlanmış bir yaptırım rejimi değil. Dolayısıyla bir bağlayıcılığı yok. Bunlar ikili, üçlü, dörtlü olarak alınmış kararlar, ülkeler karar alıyorlar. Bunun kendine göre bu savaş ortamında bir caydırıcılık unsuru olarak mantığı olabilir. Bunu anlayışla karşılarız ama Türkiye’nin yaptırım uygulamaması iletişim kanalını açık tutmak açısından son derece önemliydi.
“MİLLİ ÇIKARLARIMIZI KORUMAK EN DOĞAL HAKKIMIZ”
Türkiye’nin Rusya ile olan ekonomik ilişkilerinin ağırlıklı olarak doğal gaz üzerinden yürüdüğünü, ticaret ve turizm ayağının da olduğunu hatırlatan Kalın, mevcut denge içerisinde Türkiye’nin yaptırım uygulamasının Rus ekonomisine zarar vermekten çok Türk ekonomisine zarar vereceğini belirtti.
Kalın, Türkiye’nin milli çıkarlarını korumasının en doğal hakkı olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin öncelikli derdinin bu savaşı sona erdirmek olduğunu ve ekonomisine zarar verecek bir angajman içerisine girmeyeceğini söyledi.
Türkiye’nin, Montrö Sözleşmesi’nin kurallarını çatışmaları azaltacak yönde uygulayacağını ifade ettiğini anımsatan Kalın, Boğazları ve Karadeniz’i bu savaşın dışında tuttuklarını, bunun da çok önemli bir kazanım olduğunu anlattı. Kalın, “Bütün bu alanlarda Türkiye’nin yaptığı katkı herkes tarafından takdir ediliyor.” dedi.
“YENİ BİR GÜVENLİK MİMARİSİNİN İNŞA EDİLMESI GEREKECEK”
Kalın, başka bir soru üzerine, “Ben doğrudan NATO’nun, NATO Anlaşması’nın 5. Maddesi’ne birebir uyan ya da benzer bir güvenlik rejiminin kurulma ihtimalini biraz zayıf görüyorum. Garantörlük meselesi sadece bu 5. Madde üzerine bina edilebilecek bir yapıda değil, bu biraz daha farklı kurgulanması gereken bir güvenlik mimarisi” diye konuştu.
Ukrayna’nın güvenlik garantileri istemesinin en doğal hakkı olduğunu, Rusya’nın da bu talebe olumlu cevap vermesi gerektiğini söyleyen Kalın, bu savaş sona erdiğinde dünyada yeni bir güvenlik mimarisinin mutlaka inşa edilmesinin gerekeceğini vurguladı.
Rusya-Ukrayna savaşının enerji arz güvenliğine etkisine ilişkin soru üzerine İbrahim Kalın, Avrupa’nın, Rus gazına olan bağımlılığı konusunun gelecek on yılların en önemli konularından biri olacağına dikkati çekti.
Avrupalıların alternatif enerji kaynakları üretebilmek için harekete geçmek durumunda olduğunu anlatan Kalın, “Hemen bugünden yarına Rus gazından vazgeçmek çok kolay bir şey değil. Burada Türkiye, Avrupa’nın enerji arz ve güvenliği açısından daha kilit bir ülke haline gelecek. Şu anda Azerbaycan gazını Avrupa’ya taşıyan TANAP Boru Hattımız var. Son yıllarda dünya enerji haritasındaki en önemli bayraklardan biridir ve bunu hamdolsun Türkiye ve Azerbaycan birlikte diktiler” dedi.
Kaynak: Independent Türkçe