Önce mensup olduğunuz düzen içerisinde inancınız odur ki, toplum olabilmenin gereği olarak,
➢ Barış ve huzur içinde çalışıp hayatınızı idame ettirebilmek için oy verir temsilcilerinizi seçersiniz…
➢ Çalışıp üretip hem hayatınızı kazanır hem de toplumsal gelişimi sağlarsınız…
➢ Vergi verip, toplumsal menfaatlere, barış ve huzur için yapılan harcamalara katkıda bulunursunuz….
➢ Yatırım yapıp kazanç sağlarken kalkınmaya katkı yaparsınız…
Gelinen ortamda ama bir bakmışınız ki:
• Oyunuzu anlamsızlaştırmışlar…
• Çalışıp üretemez, hayatınızı kazanamaz duruma gelmişsiniz…
• Toplumsal gelişim değil çöküşün geldiğini görmüşsünüz…
• Verdiğiniz vergilerin toplum menfaattarı barış ve huzur için değil… bir avuç makam, keyif ve para peşinde koşan insana gittiğini görüyorsunuz….
• Yatırımlar kalkınmanın ve haklı kazancın değil yolsuzlukların ve gelir adaletsizliğinin aracı olmuş.
Peki ne yapacaksınız?
• Bir kere önce toplum olma vasfınızı kaybettiğinizi ve boşa kürek çektiğinizi fark edip ona göre hareket edeceksiniz…
• Toplumsal gücünüzü oluşturan oy verme, çalışma, vergi ve yatırım yapma fonksiyonlarını nasıl topluma yarar bir hale getirebileceğinizi
• Buna müsaade edilmediği takdirde de nasıl bir mücadele yöntemi oluşturacağınızı belirleyeceksiniz….
• Temsili seçimle bir şeyleri elde edemediğinizi ve buna müsaade edilmediğini görüp yönetime temsili değil direk katılımla ortak olmanın yollarını arayacaksınız…
Çok yakın bir zamanda Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği seçimleri yapıldı…. Beraberinde boykot kampanyası da yapıldı…. Ama neticede ortaya çare yerine kaos çıktı…
Sosyal ve ana akım medyada eleştiriler bol bol dillendirildi….
Kısıtlı da olsa sokak yürüyüşleri gerçekleştirildi… Hiçbiri yeterli etkiyi sağlayamadı….
Geriye kalan ve toplumun tek güç kaynağı gibi görünen, çalışma yaşamının, yatırım ortamının ve vergi düzeninin etkin bir enstrüman olarak kullanılabilmesidir.
Eğer Kıbrıslı Türk toplumu iradesine ve varlığına yönelik saldırılar karşısında çalışma yaşamını, yatırımı ve vergiyi olumlu yöne çeviremiyorsa, bu fonksiyonları pasif direnişlerle durduracak gücü bulmalı!… Durdurup bir etki yaratamayacaksa ama, bilelim ki bu mücadeleyi kaybetme yolunda sona yaklaşılmış demektir….