Bugün Kıbrıs

NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, metan gazını izleyerek uzaylıları arayacak

Bilim insanları, yenilikçi James Webb Uzay Teleskobu’nun uzaylıları tespit etmek için metan gazının izini sürebileceğini ortaya koydu.

Hakemli bilimsel dergi PNAS’ta yayımlanan araştırmada, metanın James Webb’in karasal gezegenlerin atmosferlerde tespit edeceği tek biyobelirteç olacağına dikkat çekildi.

Araştırma ekibine liderlik eden Maggie Thompson, “Teleskobun gözlemlerini yorumlamak için bir çerçeve sağlamak istedik. Metan içeren kayalık bir gezegen görürsek, bunun ikna edici bir biyolojik imza olması için başka hangi gözlemlere ihtiyaç duyacağımızı da biliyoruz” diye konuştu.

Kaliforniya Üniversitesi, Santa Cruz’da görev alan Thompson, sözlerini şöyle sürdürdü:

Oksijen genellikle en iyi biyolojik imzalardan biri olarak görülür. Ancak James Webb’le tespit edilmesi muhtemelen zor olacak.

Ekibin çizdiği çerçeveye göre, oksijen bir ötegezegende hayat olduğunu gösterebilir ama aynı zamanda kolayca gözden kaçabilir.

Metan gazının saptanmasıysa o kadar zor değil. Ayrıca bu gaz da Dünya’da yaşam için son derece önemli. Bu nedenle yaşamın göstergesi olarak düşünülebilir.

Aynı üniversiteden astrofizikçi Joshua Krissansen-Totton, “Kayalık bir gezegende çok fazla metan tespit ederseniz, bunu açıklamak için genellikle büyük bir kaynağa ihtiyacınız olur” ifadelerini kullandı:

Biyolojik aktivitenin Dünya’da büyük miktarlarda metan oluşturduğunu biliyoruz. Bunu muhtemelen Dünya’nın ilk dönemlerinde de yaptı. Zira metan üretimi metabolik açıdan epey kolay.

Dünya’da metan, gübre çukurlarının ve geviş getiren hayvanların çıkardığı gazların bir yan ürünü olduğu gibi, pirinç gibi mahsuller üretilen tarlalarda su altında meydana gelen bakteriyel çürüme süreçlerinde de ortaya çıkıyor.

Bu nedenle evrendeki kayalık bir gezegende metan tespit etmek, Dünya’dakine benzer bir yaşam formuna işaret edebilir.

Öte yandan bazı cansız nesneler de metan molekülü oluşturabilir. Araştırmacılar volkanlar, okyanus sırtları, hidrotermal menfezler ve hatta asteroit çarpmalarının da metan üretebileceğini vurguluyor.

Thompson, “Cevabı size bir molekül vermeyecek. Gezegenin tüm içeriğini hesaba katmanız gerekiyor” dedi:

“Metan bulmacanın bir parçası. Ancak bir gezegende yaşam olup olmadığını belirlemek için gök cisminin jeokimyasını, yıldızıyla nasıl etkileşime girdiğini ve bir gezegenin atmosferini jeolojik zaman çizelgelerinde etkileyebilecek birçok süreci göz önünde bulundurmalısınız.”

JAMES WEBB, EVRENİN DERİNLİKLERİNE BAKACAK

25 Aralık’ta Avrupa Uzay Ajansı’nın Ariane 5 adlı kargo roketiyle fırlatılan gözlem aracı, gelmiş geçmiş en güçlü uzay teleskobu niteliğinde.

Teleskop, 1990’dan beri uzayın derinliklerini gözlemleyen Hubble Uzay Teleskobu’nun yerini alacak.

Geliştirilmesine NASA’nın öncülük ettiği teleskobu 15 ülke ortak işletiyor.

Teleskop, “Dünya benzersiz mi?”, “Ona benzer başka gezegen sistemleri var mı?” ve “Evrende yalnız mıyız?” gibi çok temel sayılan ama henüz tam olarak yanıtlanamamış soruların peşinden gidecek.

Gözlem aracı, birbirinden epey farklı ötegezegenleri inceleyecek, yaşamın yapı taşlarını bulma umuduyla, Dünya’nınkine benzer atmosferleri araştıracak ve başka gezegenlerde organik moleküller saptamaya çalışacak.

Teleskobun bir diğer amacı da yıldızların evriminin daha iyi anlaşılmasını sağlamak. Kızılötesi ışıkta gözlem yapan araç, bir zaman makinesi görevi görecek.

Güçlü teleskopları kullanarak çok uzaktaki gök cisimlerini inceleyen bilim insanları, ilgili gök cisminden gelen ışığın Dünya’ya ulaşma süresi uzadığı için “zamanda geriye bakma” imkanı yakalıyor.

NASA yetkililerine göre James Webb Uzay Teleskobu 13,5 milyar yıl öncesini, yani evrenin yeni oluştuğu zamanı gözlemleyebilecek kadar güçlü.

Kaynak: Independent Türkçe, CNET, Science Times

Exit mobile version