HABER MERKEZİ
Doğuş Derya’nın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Çok acayip günlerden geçiyoruz. Demokrasimize yapılan müdahaleler silsilesine bu son yaşananlar kara harflerle yazıldı. Güvenoyu almasından bir hafta geçmeden Oğuzhan Bey görevden affını istedi yerine Tahsin Bey getirildi. Bir süredir, yapılan bu müdahaleler, “eskiden de yapılırdı, niye abartıyorsunuz” diyerek normalleştirilmeye çalışılıyor. Son iki yılda yaşananlar geçmişte yaşananları gölgede bıraktı.
Say say bitmeyen ve ülkemize otokrasi ithal eden bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Sağ partiler içine kapandıkları ve dünyaya körleştikleri koşullarda ezberlenmiş bir biat içinde gündelik çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Otokrasi yöneticilerin halk katılımı olmadan karar verdiği iktidarın tek bir kişide toplandığı rejime denir.”
UBP BİRİLERİNDEN İCAZET ALMAK İÇİN Mİ KURULDU?
“Tüm bunları niye söylüyorum parti tüzüklerinizde UBP, YDP, DP hepsi demokrasiden bahsediyor, eğer demokrasiyle ilgili bir kaygınız varsa bu ülkede otokrasi ilan etmeyin, müdahale davet etmeyin, hak ve özgürlüklerin taşeronu olmayın. Bu saatten sonra kendi koltuklarınızı korumak için otokrasiye sürekli davetiye çıkarmaya devam edecekseniz tüzüklerinizden demokrasiyi kaldırın. Seçimlere müdahaleye, kabinede kimlerin olacağına başkanlarının karar vermesine izin verecekseniz tüzüklerinizi değiştirin. Birilerinden icazet almak için mi kuruldu UBP? Kendi kabinesini belirleyemeyecek duruma mı getirildi UBP? Eğer bu UBP’ye yapılıyorsa sizin eliniz armut mu topluyor? Ev sahibi ile misafir karıştı.”
G82 adı altında yurttaşlarımızın Türkiye’ye sokulmaması ile ilgili Antalya’dan dönerken cebinizde bir şey getirdiniz mi? Kitap yazmak, köşe yazmak ne zamandan beri Türkiye aleyhine faaliyet olarak görülüyor? Bu listenizde başka kimler var diye soruldu mu? Lütfen açıklasınlar…
“BİZ TÜRKİYE’NİN TAŞERONUYUZ DİYİN”
‘Seçimlere iş ola katılıyoruz her şeye Türkiye karar versin’ diyorsanız bundan sonra bunu halka söyleyin bakalım size oy verecekler mi? Her şeye Türkiye’nin karar vermesi makbul ise çıkın bundan sonra halktan oy isterken söyleyin. ‘Biz Türkiye’nin taşeronu olarak faaliyet gösteren bir partiyiz’ deyin, Rumların karşısına otururken de eşitiz narası atmayın, ayıp oluyor.
Türkiye’deki muhalefete de söylemek istediklerim var. Seçim olacağı zaman geziler düzenleyip geliyorlar ama bu ülkedeki hak ihlallerine, demokratik işleyişine, parlamentosuna müdahalelerle ilgili hiçbir şekilde gözünüzü açmıyorsunuz, ağzınızdan bir cümle çıktığını duymuyoruz. Yeri geldiğinde hamaset için Kıbrıs’ı kullanıyorsunuz ama demokrasi mücadelesi ile eklemlenmiyorsunuz. Bu ülkedeki demokrasi talebine kulak vermek zorundasınız.”
TÜRKİYE GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİĞİNİ GÖRMELİ
“Ve Türkiye hükümeti lütfen artık demokrasimize müdahale etmeyin. Bugüne kadar kendi kendini yönetmek için uğraşan bir toplumdan bahsediyoruz. Bu toplum yönetme iradesini kimseye devretmek istemediği için savaştı, göçmen oldu. Bunu istemeye devam ettiği için bugün masada siyasi eşitlikten bahsediliyor. Bizim yönetme erkimizi, hakkımızı elimizden almaya hakkınız yoktur. Kıbrıslı Türkleri mevcut siyasi koşullardan dolayı daha bağımlı hale getirip hibe olarak gönderilmesi gereken kaynakları bile göndermezken bir halkın haysiyetini incittiğiniz, güvenliğini garanti ettiğiniz için bulunduğunuz bu yerde güvenlik sorunu haline geldiğinizi görmeniz gerekiyor. Bu kardeşlik hukukuna uymaz. Bu kardeşlik hukukunu kurmak zorundayız. Biz bunu istiyoruz. Eşitlik, adalet, karşılıklı saygı istiyoruz. Düğmeye basıldığı anda birileri bizim adımıza karar versin istemiyoruz. Bizimle birlikte karar versin istiyoruz. Eğer Türkiye Kıbrıslı Türklerin güvenliği için buradaysa Türkiye’deki yetkililer şimdi gitsinler ve kahvehanelerde ne konuşuluyor bir baksınlar. Halk ‘Bugüne kadar bir Kıbrıs sorunumuz var, artık bir de Türkiye sorunumuz mu var’ diye konuşmaya başladı. Bu iki ülkenin hak ettiği bir ilişki düzlemi değildir. Gelin bu çağrıya kulak verin.”
ÖNCE TÜRKİYE TARAFINDAN EŞİT KABUL EDİLİN
“Hükümetteki bakan arkadaşlar siz de doğru dürüst istişare kurun. Bu kadar şükran edebiyatı yapıyorsunuz doğru dürüst iletişim kurun yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyin. Kıbrıslı Rumların karşısına oturduğunuzda eşit bir toplum olarak oturabilmeniz için önce sizinle en yakın ilişki içinde olan Türkiye tarafından eşit kabul edilmeniz gerekir.”