HABER MERKEZİ
Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Güven Bengihan yaptığı yazılı açıklama ile başbakanın halktan özür dilemesi gerektiğini vurguladı. Bengihan açıklamasında, “UBP 19 Şubat tarihli Parti Meclisi toplantısında kabinede teknokrat bakan olmayacağı kararı alınmasına rağmen yapılan değişiklik mi istikrar? Basın mensuplarını, halkı yalancılıkla suçlayıp daha üzerinden 24 saat geçmeden söylenenlerin birebir gerçekleşmesi karşısında Sn. Başbakan’ın halktan özür dilemesi gerekir.” ifadelerini kullandı.
Güven Bengihan, yaşanan kabine değişikliğinin dışarıdan birilerinin verdiği kararla olduğunun altını çizerek, “egemen devlet”ten bahsetmenin alay konusu olduğunu kaydetti. Bengihan açıklamasının devamında, “Kıbrıslı Türklerin iradesine yapılan bu aşağılayıcı müdahalelere çanak tutanlar bunun sorumluluğundan kurtulamayacaklar. Kıbrıslı Türklerin hiçe sayılması, onuru ile bu kadar oynanmasının vebalini er veya geç ödeyecekler.” dedi.
KTAMS tarafından yayınlanan Başkan Güven Begihan’ın açıklamasının tamamı şöyle:
“1974 yılından bu yana en büyük ekonomik krizin yaşandığı bu süreçte çok büyük vaatlerle hükümete gelenlerin halkımızı içine düşürdüğü durumu anlatacak kelime bulmakta zorlanıyoruz.
Çalışanlar, emekliler, dar ve sabit gelirli kesimler her gün yapılan zamlarla, hayat pahalılığı altında ezilirken, asgari ücretliler açlık sınırı altında yaşamak zorunda kalırken, ülkeyi yönettiğini iddia edenler figüran olmaktan öteye gidemiyorlar.
“İstikrar” ve “Hükümet Bizim İşimiz” sloganları ile yola çıkanların “Hükümet” derken sadece makam koltuklarını kastettikleri ortadadır. “İstikrar” sözünden ne anladıklarını da yine yaşayarak görüyoruz. Hükümetin güvenoyu almasının üzerinden daha bir hafta geçmeden, UBP 19 Şubat tarihli Parti Meclisi toplantısında kabinede teknokrat bakan olmayacağı kararı alınmasına rağmen yapılan değişiklik mi istikrar? Basın mensuplarını, halkı yalancılıkla suçlayıp daha üzerinden 24 saat geçmeden söylenenlerin birebir gerçekleşmesi karşısında Sn. Başbakan’ın halktan özür dilemesi gerekir.
Tüm bu yaşananlar Kıbrıs Türklerinin iradesinin bir kez daha ayaklar altına alınması değilse nedir? Seçimlerine müdahale edilen, bununla yetinilmeyip kimlerin bakan olunacağına dahi Başbakanın değil, dışarıdan birilerinin karar verdiği bir ülkede “egemen devlet”ten bahsetmek alay konusu olmaktır. Kıbrıslı Türklerin iradesine yapılan bu aşağılayıcı müdahalelere çanak tutanlar bunun sorumluluğundan kurtulamayacaklar. Kıbrıslı Türklerin hiçe sayılması, onuru ile bu kadar oynanmasının vebalini er veya geç ödeyecekler.”