Çeviri: Bugün Kıbrıs
Kathimerini’den Shemaine Bushnell Kyriakides’in haberine göre, Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali, 1974 yılında Kıbrıs’ın Türkiye tarafından işgali karşılaştırmalarını da gündeme getirdi ve Putin’in Kıbrıs sorununa bakış açışı değişecek mi soruları da sıkça sorulmaya başlandı.
Haberde, “Putin’in işgal gerekçelerinden bir tanesi, Ukrayna’nın doğu bölgesinde bulunan ve çoğunluğunun Rusça konuşan vatandaşlardan oluşan, 2014 yılında bağımsızlıklarını ilan eden ancak ne Ukrayna ne de uluslararası toplum tarafından tanınan, Donetsk ve Luhansk şehirlerindeki ayrılıkçı gruplara destek vermekti. Tanıdık geldi mi?” ifadelerine yer verildi.
Habere göre Başkan Putin Pazartesi günü bu bölgeleri bağımsız olarak tanıdıklarını açıklamış ve Duma’dan (Rus Meclisi) yıllarca bu bölgelerde devam eden katliamlara son verme amacıyla askeri operasyona başlamak için izin talep etmişti. Bu bahane ile Ukrayna’nın işgali de meşrulaştırıldı.
21 Şubat tarihinde gerçekleştirilen Güvenlik Konseyi toplantısında Rusya Dış İşleri Bakanı Lavrov’un Donetsk ve Luhansk ‘Halk Cumhuriyet’lerini tanıyacaklarını açıklaması ve ‘sahte devlet’ olarak nitelendirmeden ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne değinmesi de katılımcıların dikkatini çekti.
Lavrov, “bir tarafın diğer tarafla iletişimi kapattığı tek çatışma Ukrayna’nın doğusunda gerçekleşen çatışmadır ve bu iletişim kanallarının kapatılması da Batı tarafından destekleniyor. Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti örneğine bakın. Birleşmiş Milletler’in arabuluculuk yaptığı görüşmeler gerçekleşiyor” dedi.
Buna ek olarak 22 Şubat tarihinde Facebook sayfasından paylaşım yapan Lavrov işgal altındaki bölgeleri yine ‘sahte devlet’ nitelendirmesi yapmadan, ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ olarak işaret etti.
Paylaşım şu şekildeydi; “Kıbrıs’a bakın. ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ adanın kuzeyinde tek taraflı olarak ilan edildi. BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymayı reddediyor, ancak kimse ‘Kuzey Kıbrıs’ın görüşmelerde bulunma hakkını elinden almıyor”.
Haberde ayrıca “bu açıklamaların altında yatan mesajı kimse kesin olarak bilemez, ancak diplomatlar bu gibi açıklamalarında kelimeleri özenle seçer ve Lavrov’da kelimelerini seçerken hata yapmamıştır” yorumu yapıldı.
TATAR TEPKİLERİN ARDINDAN AÇIKLAMA YAPTI
Kıbrıslı Rum Yönetimi’nin, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” ifadesini kullanan Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’a yönelik tepkilerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı açıklamada, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir gerçek olduğunu ve var olmaya devam edeceğini” belirtti.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın açıklaması şöyle:
“Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un, Ukrayna’daki gelişmeler konusunda Rossiya TV kanalına yaptığı açıklamada ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ ifadesini kullanması ile ‘Hiç kimse Kuzey Kıbrıs temsilcilerinin diyaloga katılma hakkını reddetmiyor’ şeklinde değerlendirmede bulunması büyük yankı yaratırken, Rum Yönetimi’nin de Sn. Lavrov’a yönelik tepkileri devam ediyor.
Sn. Lavrov’un ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ ifadesini kullanmasıyla ilgili olarak Rum Yönetimi, Rusya’ya yönelik diplomatik girişimlerde bulunacağını açıklarken, her zaman olduğu gibi Kıbrıs’taki gerçekleri gizlemeye ve dünya kamuoyunu aldatmaya çalışmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk halkının yöneticileri de 1959 Zürih ve Londra görüşmelerinde olduğu gibi, o yıllardan bu yana Kıbrıs konusuyla ilgili diyalog, gelişme ve müzakerelere katılma hakkına sahiptir. Bu da, yadsınamaz ve gizlenemez bir gerçektir.
Enosis hedefli olarak 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Rum saldırıları sonrasında, 15 Ocak 1964 tarihinde başlayan Londra Konferansı ile diyalog sürecine garantör ülkelerin yanı sıra Kıbrıs Türk halkının da temsilcileri yer almıştır. Bunun hemen sonrasında, 26 Şubat-4 Mart 1964 tarihleri arasında gerçekleşen BM Güvenlik Konseyi toplantılarına da, Kıbrıs Türk halkını temsilen dönemin Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş da katılmıştır.
Daha sonra, Kıbrıs konusuyla ilgili olarak gündeme gelen bütün diyaloglarda Kıbrıs Türk halkının yönetimleri ile temsilcileri yer alırken, 1968 yılında başlayan ve bugüne kadar devam eden bütün müzakere süreçlerinde de halkımızın temsilcileri yer almıştır ve halen yer almaktadır. Tüm bunlar yadsınamaz gerçeklerdir ve kendi egemen devletini kuran Kıbrıs Türk halkının her türlü diyalog ile müzakere süreçlerine katılması vazgeçilemez hakkıdır. Sn. Lavrov da açıklamasında bu gerçeğe dikkat çekmiştir.
Sn. Lavrov’un, ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ ifadesini kullanmasını hazmedemeyen ve buna karşı çıkan Rum Yönetimi’nin tepki ve girişimlerinin hiçbir anlamı, değeri ve geçerliliği yoktur. Silah zoruyla bir Rum devletine dönüşen ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’, Kıbrıs Türk halkını temsil edemez. Kıbrıs Türk halkının tek temsilcisi, özgür iradesiyle kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. KKTC bir gerçektir, vardır ve var olmaya devam edecektir. Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak bir antlaşmanın yolu da, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir.
Bu arada, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden sorunların silah, çatışma ve savaşla değil, diyalog yoluyla çözümlenmesi de en büyük temennimdir.”