Bugün Kıbrıs

Ahmet Takan yazdı: KKTC’de yaşanan ve yüzleşmeye cesaret edemediğimiz acı gerçekler…

Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan, “Sandık sıkıntısı KKTC’ye sıçradı” başlıklı bugünkü yazısında 23 Ocak seçimlerine giderken Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasi durumu yazdı.

Gazeteci Takan’ın yazısı şöyle:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaynıyor…

Kaset skandalları, rüşvet, kara para ve mafyalaşma iddialarıyla siyaset sarsılırken; Başbakan Ersan Saner başbakanlıktan ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanlığı’ndan istifa etmişti. 23 Ocak’ta (Pazar) erken seçim kararı alındı. Türkiye’deki büyük ekonomik kriz, KKTC’yi derinden etkiledi.

Kendi derdimizden burnumuzun dibini göremez haldeyiz!..

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak dikkat çekiyor; “KKTC’de 23 Ocak seçimleri öncesinde; ekonomik çöküş, umutsuzluk ve seçime müdahale edileceği kaygısıyla, seçimi boykot eğilimleri öne çıkıyor” diye… Kaç kişinin haberi var acaba?.. “ Yavru vatan” diye iş hamaset yapmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar nerelerdesiniz?..

KKTC’de yaşanan ve yüzleşmeye cesaret edemediğimiz acı gerçekleri Erdoğan Toprak şöyle dile getiriyor;

-Seçimler öncesinde KKTC medyasında ve meydanlarda umutsuzluk, seçime yine müdahale edileceği ve bir değişiklik olmayacağı algısı ön plana çıktı. Bazı partiler bu iddialara tepki olarak sandığa gidilmemesi, seçimin boykot edilmesi kampanyası yürütüyor. Bazı partiler de iktidarın KKTC’de kendi zihniyetini hayata geçirmek istediğini öne sürerek boykotun CB Erdoğan’a ve AK Parti’ye yanıt olacağını dile getiriyor.

-15 Kasım 1983’te ‘self determinasyon hakkı’ çerçevesinde kuruluş ve bağımsızlığın ilanından bu yana koalisyonlarla yönetilen KKTC’de 50 üyeli Cumhuriyet Meclisi seçimlerinin heyecan yaratmadığı, aynı sürecin tekrarlanacağı kaygısı hakim. CB Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ersin Tatar’a desteğini açıktan sergilemesi, Tatar’ın kampanyasını AKP kampanya ekiplerinin yürüttüğünün açığa çıkması sonrasında 23 Ocak 2022’deki seçimlerde de kazananı ve iktidarı, Türkiye’nin belirleyeceği endişesi artıyor. CB Erdoğan’ın KKTC’ye de ‘külliye’ yaptırma vaadi ardından hazırlanan projede, Cumhurbaşkanlığı ve KKTC Meclisi’nin aynı kompleks içinde yer alması Kıbrıs Türklerinde tek adam yönetiminin ve Parlamenter Sistemin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne (CHS) dönüştürülmek istendiği kaygısı öne çıkıyor.

-KKTC’deki ağır ekonomik kriz koşullarına rağmen iktidarın külliye inşaatı projesi için 586 milyon lira kaynak aktarması, seçim gündeminin ana konularından birisi haline geldi. Kıbrıs Türklerinin bir başka kaygısı Adalet Bakanlığı kurulması ve bağımsız yargının KKTC’de de siyasi vesayet altına alınması. Oysa KKTC Anayasası’nın 141’inci Maddesi; yargı bağımsızlığını tavizsiz güvence altına alırken, savcı-yargıçların atanmasını KKTC barosuna üye avukatların savunma yetkilerini Yüksek Adliye Kurulu’nun düzenlemesini öngörüyor. Yüksek Mahkeme Başkanı ve yedi üyesinin yanı sıra, Cumhurbaşkanının ve Cumhuriyet Meclisi’nin atadığı birer üye, Cumhuriyet Başsavcısı ve Barolar Birliği’nin seçtiği birer üye olmak üzere toplam 12 üyeden oluşan Yüksek Adliye Kurulu siyasetten tam bağımsız ve tarafsız bir kurul.

-Yargıç ve savcıların atama, terfi, özlük hakları, tayin, mesleki yükselme kararları bu kurul tarafından alınıyor. Şimdi iktidarın KKTC’de Adalet Bakanlığı ve HSK kurulması yönünde baskı yaptığı, bu çerçevede Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanan Adalet Müşaviri’nin yargıç ve savcılar üzerinde girişimler başlattığı KKTC medyasında dile getiriliyor. Ayrıca KKTC’de din eğitimi verecek ilahiyat kolejleri kurulması ve bazı okulların ilahiyat kolejine dönüştürülerek dini tedrisat uygulamasına başlaması da tartışma yaratan bir diğer gelişme. Arapça eğitim vereceği kaydedilen ilahiyat kolejinin KKTC anayasasına ve Temel Eğitim Yasası’na aykırı olduğu dile getirilirken iktidarın bu konuda ısrarla KKTC hükümetlerine baskı yaptığı öne sürülüyor.

-KKTC Genel Seçimleri her türlü müdahaleden uzak şekilde gerçekleştirilmelidir. Demokrasinin, parlamenter sistemin varlığı tüm dünyaya gösterilmelidir. İktidarın KKTC siyasetine, seçimlerine, yargısına ve eğitim sistemine yönelik müdahale girişimleri Kıbrıs Türklerinin iradelerini yok sayan anti demokratik bir tavırdır. KKTC’de demokratik ve özgür seçimlerin yapılması, dünyanın gözünde KKTC’nin saygınlığını artıracaktır.”

Exit mobile version