Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Asım Akansoy, TC Dışişleri Bakanı Melüt Çavuşoğlu’nun, federasyon temelli çözümü öngören BM parametrelerinin değişebileceğini söylemesine, bu parametrelerin ancak ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’in ikna edilmesiyle değişebileceğini ama bunun gerçekçi ve mümkün olmadığı cevabını verdi.
“ŞARTLARA UYUM SAĞLAYAMAYANLAR YOK OLUP GİDECEK”
Özgür Web Tv’de yayınlanan Seçim Özel programında Pınar Barut’un sorularını yanıtlayan Akansoy, Covid-19 un yarattığı tahribatın çok uzun yıllar unutulmayacak ve tarihe geçecek bir süreç olduğunu, neo-liberalizmin yarattığı büyük eşitsizliğin artık sürdürülemez olduğunu söyledi.
Akansoy, “Bundan önce şirketlere ve ekonomiye yapılan yatırımlar artık insana yapılmaya başlandı. Kamu yapılanmaları gündeme geldi. Sağlıkta devlet ve kamu yapılanması olmadan bu gibi virüslerle mücadelenin mümkün olmadığı ve özelle bu işlerin yürütülemeyeceği anlaşıldı. Eğitimdeki sorunlar ortaya çıktı ve eğitimin sadece yüz yüze değil online olarak da yapılması gündeme geldi. Bu eğitim dışında ticaret ve yayıncılık da belli bir kayış noktasına gelerek teknoloji egemen oldu. Bu şartlara uyum sağlayanlar ayakta kalacak, sağlayamayanlar da yok olup gidecek” dedi.
“2021 YILI SİYASETİN DE TEMAZSIZLAŞTIĞI BİR YIL OLDU”
Dünyada yaşanan sancının, bunun nasıl ileriye götürebileceği üzerine olduğunu ve Pandeminin ciddi anlamda hayatımızı değiştiren bir katalizör olduğunu söyleyen Akanosoy, eğitimdeki, sağlıktaki, kamusal ve kurumsal alandaki zayıflıkların da ortaya çıktığını belirtti.
Akansoy, “2021 yılı siyasetin de temazsızlaştığı bir yıl oldu. Siyaset insanların sorunlarını çözen bir alandır. Eğer siyaset bu sorunları çözemiyorsa ve verilen sözleri yerine getiremiyorsa, seçime olan ilgi ve ilgisizliği de tartışmalıyız, siyasetin itibarsızlaştırılmasını önlemeliyiz” ifadelerini kullandı.
“BİZ HALA POLİSİN ASKERE BAĞLI OLMASINI TARTIŞMIYORUZ”
Ekonomik olarak kendi kendimize yetmek ve üretmek iddiasının çok önemli olduğunun bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Akansoy, bir coğrafyanın gelişiminin sadece ekonomik olarak da gerçekleşmeyeceğini savundu.
“Sağlıklı bir gelişme için insanların o pastadan eşit şekilde yararlanmasını hukuksal da olarak sağlamalısınız” diyen Akansoy, “Biz hala polisin askere bağlı olmasını tartışmıyoruz. Kamu faydası varsa bağlanacak ve siyasetçiler de bunu topluma anlatmakla görevlidir” dedi.
“SADECE EKONOMİYİ KONUŞMAK DOĞRU BİR BAKIŞ AÇISI DEĞİLDİR”
Akansoy, 2021’in çok önemli mesajlar veren bir yıl olduğunu düşündüğünü söyleyerek, .21 yüzyıla girildiği bir dönemde, TC’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale ettiğini hatırlattı ve demokrasi yaralarını konuşmadan sadece ekonomi üzerinden gitmenin çağdaş bir bakış açısı olmayacağını savundu.
Akansoy, “Kıbrıs sorununu ve demokrasiyi konuşmadan sadece ekonomiyi konuşmak doğru bir bakış açısı değildir” dedi.
“BİZİM DE YAPABİLECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR”
Kıbrıs’ın kuzeyinin bu kadar pahalı olmasının sebebinin burada bir ekonomi ve para politikasının olmaması olduğunu, ekonomik yapımızın zayıf olması olduğunu söyleyen Akansoy, zayıf olan bu yapının da piyasayı denetleyemediğini kaydetti.
Akansoy, “Seçim döneminde olunduğu için de hükümet ne işverene ne piyasaya ses çıkarmıyor ve korkunç bir yönetim krizi yaşıyoruz. Evet TL’nin Türkiye’den kaynaklanan değer kaybı ve dalgalı kur tercihi nedeniyle kötü bir dönem yaşıyoruz ama bizim de yapabileceğimiz çok şey var” dedi.
“KISA VADEDE OLMASA DA, ORTA VE UZUN VADEDE BÜYÜK ADIMLAR ATABİLİRİZ”
Kırsal kesimde insanların çok büyük sorunları olduğunu, hayvancının hayvanına yem alamadığını, vatandaşın tenceresinin kaynamadığını vurgulayan Akansoy, bunlara rağmen yine de güçlü bir hükümet yaratılarak, bu dengesizlik, dağınıklık, kontrolsüzlük ve öngörülemeyişin değiştirilebileceğini belirtti.
“Kısa vadede olmasa da, orta ve uzun vadede büyük adımlar atabiliriz” diyen Akansoy, eğer istikrarlı bir hükümet kurulursa, sosyal siyasal ve ekonomik konularla ilgili güçlü bir irade ortaya koyulabileceğini ifade etti ve bunun da siyasi cesaret, kararlılık ve güç istediğini söyledi.
“HER ŞEY EURO ÜSTÜNDEN AMA EMEKÇİ VE ÜCRETLİYE GELİNCE EURO’YA GEÇEMEYİZ DENİYOR”
Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar’ın, ‘Euro’ya geçiş söz konusu olamaz’ sözleri üzerine de konuşan Akansoy, Tatar’ın bu açıklamasını talihsiz bulduğunu söyledi.
Akansoy, “Tatar bir devlet başkanı değil Cumhurbaşkanıdır. O yüzden ülkenin içinde bulunduğu durumun nasıl aşılacağını söylesin. Kendi kaynaklarımızla nasıl aşarız onu söylesin. Bizim mantığımız çok nettir. Bu ülkede her şey Euro ve döviz üzerindendir. Marketten aldığınız şeyden ithal ettiğiniz her şeye döviz ödüyorsunuz. TC ile mali işbirliği yaparken de döviz borçlanıyorsunuz. Ama emekçi ve ücretliye gelince yok Euro ya geçemeyiz. Böyle bir şey olamaz” dedi.
“MUHASEBE BİRİMİNDE EURO’YA ENDEKSLEDİĞIMİZDE EKONOMİ DENGELENECEKTİR”
İnsanların alım gücünü korumak adına parti olarak bu öneriyi yapmak zorunda olduklarının, bunu istemeyenlerin de kendileri gibi bir görüş ortaya koyması gerektiğinin altını çizen Akansoy, Euro’ya geçişle ilgili Türkiye’nin desteğinin de önemli olduğunu, AB Merkez Bankası ile görüşülmesi gerektiğini belirtti.
Akansoy, “İstikrarlı muhasebe birimini olan Euro’ya endekslediğimizde de, ekonomide bir patlama olacağını düşünmek yanlıştır. Başımız göğe ermeyecek ama ne olacak; bir binayı yapmadan önce temelini nasıl ki güçlü yaparsınız, biz de ekonominin temelini ve istikrarın bu şekilde sağlanması, iş dünyasının önünü görmesi, alım gücünün artmasıyla da ekonomi dengelenecektir” dedi.
“ÇAVUŞOĞLU’NUN YAPTIĞI AÇIKLAMALAR TAMAMEN KENDİ İÇ SİYASETİNE YÖNELİKTİR”
TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, federasyon temelli çözümü öngören BM parametrelerinin değişebileceğini söylemesi konusunda da görüşlerini paylaşan Akansoy, bu parametrelerin ancak İngiltere, Rusya ve Fransa’nın ikna edilmesiyle değişebileceğini ama bunun gerçekçi ve mümkün olmadığını söyledi.
Akansoy, “AB’nin 27 devletinin bu konuda çok net bir duruşu var. Sayın Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamalar tamamen kendi iç siyasetine yöneliktir. Yaptıkları icraatlar bu ülkeyi daha ileriye götüremedi. Azerbaycan’da bir ticaret ofisi de açılamadı, charter seferler de başlatılamadı. Dolayısı ile birbirimizi kandırıp zaman kaybetmenin anlamı yok. Biz tezimize tamamen bağlıyız. Kıbrıs’ta çözümün yegâne formülü karşılıklı kabul edilebilirliğe dayalıdır ve bir ortaklaşma kültürünü getirir. Bunun da adı federasyondur. Kıbrıslıtürkler bunu çok iyi bildiği için de hala yüzde 60-65’le federasyona dayalı bir çözüme inanmakta ve desteklemektedir. Bu iradenin de adı 23 Nisan 2004 iradesidir” dedi.
“AB SİZİN KARA GÖZÜNÜZE KARA KAŞINIZA YARDIM YAPMAZ”
Kıbrıslırumların da korku ve endişeleri olduğunu, kilisenin ve milliyetçilerin tavrını besleyenin de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sert ve uzlaşmasız tavırları olduğunu vurgulayan Akansoy, Türkiye’nin yarattığı gerilim politikasının, geri çekilme ve yükselen milliyetçilik ile güneyde zemin bulduğunu kaydetti.
Akansoy, “Burada iki ayrı devletle, egemen eşitlik politikası ile bir yere varılamayacağı açık ve nettir. Bu Kıbrıslıtürklerin dünyadan izole olmasına, kaybına ve itibarsızlaştırılmasına neden olmaktadır. Kıbrıslıtürklerin AB ile ilişkileri bile Ankara hükümetinin ve Tatar’ın açıklamaları nedeniyle zarar görmüş ve askıya alınmıştır. Başbakan Faiz Sucuoğlu ve diplomatları ‘AB Kıbrıs’ın kuzeyine yardım etsin’ diyor. AB sizin kara gözünüze kara kaşınıza yardım yapmaz. Siz iki devletli çözüm istediniz, o masayı yıktınız, devirdiniz ve Tatar ile Çavuşoğlu’nun izlediği politika bizleri dünyadan kopardı” dedi.
“KIBRIS TÜRK HALKININ HAK VE ÇIKARLARINI DA KIBRIS TÜRK HALKINDAN FAZLA DÜŞÜNÜP SAVUNAMAZ”
CTP olarak sonuna kadar dirayetli bir şekilde duracaklarını ve halkın tercihlerini savunarak ileriye götüreceklerini söyleyen Akansoy, son olarak şunları kaydetti;
“Federasyon tezi bir Türk tezidir ve federasyon tezi Türkiye’nin de çıkarınadır. Bu tez Türkiye’nin AB ilişkilerinde itibar kazanmasını sağlayacaktır. Tatar kendi toplumuna güvenmiyor ve inanmıyor. Biz Kıbrıs Türk halkı olarak Türkiye’nin yaptığı katkıları asla unutmayız ama Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını da Kıbrıs Türk halkından fazla düşünüp savunamaz”