HABER MERKEZİ
Meclis’te bugün tartışılmaya başlanan 2022 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı görüşmelerinde konuşan Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkan Vekili, CTP milletvekili Fikri Toros, Kıbrıs Türk ekonomisinin bugün geldiği noktanın başlıca sorumlusunun 58 yıldan bu yana devam eden ve ivedilikle kapsamlı çözüme muhtaç olan Kıbrıs sorunu olduğunu vurguladı.
Uluslararası toplum ve hukuktan tecrit edilmiş olmanın ve yaptırımların neden olduğu bugünkü zorlukları aktaran Toros, ayrıca ülkede sürdürülebilir bir kalkınma vizyonu olmamasının da altını çizdi. Toros, “bu noktaya gelmemizin esas sorumlusu, çözümsüzlüğü çözüm olarak kabul eden, dünyayla bütünleşmekten, plan ve program yapmaktan aciz aşırı muhafazakar yönetim anlayışıdır” dedi.
Devlet yönetiminde plan ve programın önemini fark edememiş olan UBP ağırlıklı hükümetlerin, kamuya ve Türkiye Cumhuriyeti kaynaklı dış yardımlara bağımlı bir ekonomik yapıya neden oldukları üzerinde duran Toros, bu bağımlılığın, gittikçe güçlenen kırılganlığa ve geleceğe dair güvensizlik yarattığına ifade etti. Toros, “bu da, potansiyel sermayenin üretime dönüşmesi ile oluşabilecek istikrarlı bir kalkınmanın önündeki en büyük engeldir” dedi.
EN BÜYÜK TALİHSİZLİK UBP’NİN POLİTİKALARI
Kuzey Kıbrıs’ın en büyük talihsizliğinin UBP yönetiminin aşırı ayrılıkçı, korumacı ve yalnızlıkçı politikaları olduğunu belirten Toros, bu durumun, siyasi önceliklerin sosyal ve ekonomik mülahazaların önüne geçmesine neden olduğunu, UBP yönetimlerinin, dünyadan kopuk, sürekli dalgalanan ve değer kaybeden Türk Lirası’na bağımlı olmanın yarattığı öngörülemeyen bir enflasyonist ortama rağmen, sadece Türkiye’nin mali yardımıyla ayakta durulabileceğine ve hatta refah içinde yaşanabileceğine inandığını vurguladı. “Bu da, sadece statükoya hizmet eden siyasi konuların öncelenmesine, ekonomik ve mali konuların ise sadece yardımlara dayalı olarak ele alınmasına neden olmaktadır” diyen Toros, ekonomik ve mali yapıyı doğrudan etkileyen TL’nin para ve faiz politikalarının Kıbrıs’ın kuzeyinin kontrolü dışında olduğunu vurguladı. Toros sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir başka deyişle, para politikaları zemininde herhangi bir planlama ve/veya uygulama yapmamız mümkün değildir. Bu yüzden, süregelen siyasi koşullar devam ettiği müddetçe Türk Lirası kullanmak durumunda olsak da, Euro’ya geçişin tartışılması ve uzmanlardan destek alarak bir yolunun bulunması kaçınılmazdır. Ticaretimizin de ithalat yoğunluklu olması nedeniyle, sürekli olarak çarpan etkisiyle enflasyon ithal eder durumdayız. Bu özel durum nedeniyle, ekonomimizin üzerine yaslanabileceği, ve plan-program yapabileceği yegane enstrüman maliye politikalarıdır.”