İskoçya’nın Glasgow şehrinde düzenlenen BM İklim Zirvesi toplantıları sona yaklaşırken, 9 Kasım Cinsiyet Günü vesilesiyle, iklim krizi bağlamında kadın ve kız çocuklarının hem iklim müzakerelerindeki temsili hem de krizin orantısız etkileri masaya yatırıldı.
COP26 zirvesinde yer alan delegelere erkekler tarafından tasarlanan dünyanın birçok şeyi yok ettiği aktarıldı, ayrıca liderler ve kampanya yürütücüleri de iklim krizinin kadınlara yetkinlik sağlanmadan sona erdirilemeyeceği konusunda uyarıldı.
Zirvenin cinsiyet eşitliğine odaklanan oturumlarında, İskoçya’nın ilk kadın başbakanı Nicola Sturgeon ve ABD Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi de dahil olmak üzere yerel kadın ve politikacılar yatırımın artırılmasını talep ettiler.
Bolivya’da yer almakta olan Bolivya Kültürlerarası Kadın Sendikaları Konfederasyonu yöneticisi Angelica Ponce şunları söyledi: “Erkekler tarafından tasarlanan dünya pek çok şeyi yok etti. Dünya kadınlar gibi düşünmeye başlamalı, eğer bir kadın tarafından tasarlansaydı, kadına ve çocuklara yönelik şiddet sona ererdi.”
Ponce, “Yerel kadınlar olarak, iklim değişikliğinin acımasız gerçekliğini topraklarımızda her gün yaşıyoruz. İklim adaleti mücadelesini sona erdirmek için iktidar koridorlarında olmak ve uluslararası düzeyde kararlarda söz sahibi olmak istiyoruz” dedi.
İskoçya’nın ilk kadın başbakanı Nicola Sturgeon ise şunları söyledi: “Geçen hafta dünya liderleri burada toplandığında, yaklaşık 120 katılımcı içerisinde yer alan kadın sayısı çok düşüktü ve bu hızla değişmeli. Hiç şüphe yok ki, iklim değişikliğinin feminist bir başlık olmasını sağlamalıyız. Ancak kadınlar desteklenmek için yalvarmıyor, biz kadınlara yetki verilmesini talep ediyoruz.”
COP26 başkanı olan Alok Sharma ise, “İklim değişikliğiyle mücadele çabalarımızın merkezine kadınları ve kızları koyduğumuzda uğraşlarımızın çok daha etkili olduğunu biliyoruz” dedi.
Sharma Malala Fonu’nun raporuna atıfta bulunarak, iklim olaylarının 2021’de düşük gelirli ülkelerdeki en az 4 milyon kız çocuğunun eğitimini tamamlamasını engelleyeceğini belirtti. Rapora göre, mevcut eğilimlere bakılırsa, iklim krizi her yıl en az 12,5 milyon kız çocuğunun eğitimini yarıda bırakmasına sebep olacak.
Sharma, “Bu durum absürt ve tehlikeli. Çünkü eğitim kendi başına temel bir fayda olmasının yanı sıra, kızları güçlendiriyor ve onları iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmak ve iklim eyleminde bulunmak için donatıyor” dedi ve İngiltere’nin cinsiyet eşitsizliklerini ele alırken iklim değişikliğiyle mücadele için 165 milyon sterlin harcadığını açıkladı.
“FEMİNİST YAKLAŞIM BENİMSEMEK YAPILACAK TEK AKILLICA ŞEY”
İsveç’in Uluslararası Kalkınma İşbirliği Bakanı Per Olsson Fridh ise COP26’ya şunları söyledi: “Kadınlar bu dünyanın kirleticileri değiller, ancak iklim değişikliğinin sonuçlarını omuzlarında taşıyorlar. Toplumsal cinsiyet perspektifi olmadan, sürdürülebilir bir yeşile geçerken feminist yaklaşımın yapılacak tek akıllıca şey olduğu gerçeğini kaçırıyoruz.”
Nancy Pelosi, “Eğer dünyayı ben yönetseydim, yapacağım tek şey kadınların eğitimine yatırım yapmak olurdu. Kadınlar başarılı olduğunda, dünya başarılı olur” derken, BM Kadın Birimi’nden Åsa Regnér de kalkınma yardımlarında kadınların hedeflenmediğinin altını çizdi:
“Aslında iklim denizaşırı kalkınma yardımlarının yalnızca %3’ü cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını hedefliyor. Birleştirici gücüyle BM bunu gerçekten ciddi biçimde ele almalı çünkü kaynaklarımız olmadığı sürece çok az ilerleme kat edilebilir.”
YOL GÖSTERİCİ İLKE: CİNSİYET ADALETİ
Kanada’nın iklim değişikliği elçisi Patricia Fuller, Kanada’nın iklim finansmanı taahhüdünün beş yıl içinde ikiye katlanmasının bir adımı olarak projelerin %80’inin cinsiyet eşitliği hedefleyen projeler olmasını sağlayacağını duyururken, Almanya, “cinsiyet adaletinin” 4,5 milyar euro bütçeli Uluslararası İklim Girişimi için “yol gösterici bir ilke” olacağını duyurdu.
Sierra Leone’den ActionAid iklim aktivisti Diaka Selena Koroma iklim etkilerinden en çok etkilenenlerin yani kadınların ve gençlerin COP26 gibi platformlarda temsil edilmemesi durumunda, liderlerin iklim hedeflerine bağlı kalma baskısını üzerlerinde hissetmeyeceklerini söyledi.
Yine ActionAid UK’den Sophie Rigg: “Özel bir ‘cinsiyet günü’ belirlenmesi iyi ve güzel ama Birleşik Krallık hükümetinin ayırdığı tüm iklim finansmanı ile cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele edilmesi de sağlanmalı” diye ekledi.
Sharma: “Elimizde 2019’da üzerinde anlaşmaya varılan Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı var. Fakat aslında ihtiyacımız olan şey, her ülkenin bu planı uygulaması ve BM Kadın Kurulu tarafından bir araya getirilen İklim Adaleti için Feminist Eylem koalisyonunca yönlendirilmesi” dedi.
COP26’ya katılan BM’nin Nesiller Boyu Eşitlik Kampanyası Küresel Gençlik Görev Gücü üyesi İlayda Eskitaşcıoğlu, toplumsal cinsiyet üzerine yapılan oturumları şöyle değerlendirdi:
“Daha önceki COP’larda ve iklim adaleti içerisindeki feminist eylemde, söylem şundan ileri gitmiyordu: İklim felaketlerinden ve iklim değişikliğinden kadınlar ve kız çocukları orantısız olarak etkileniyor. Burada kadınları ve kız çocuklarını iradeleri olmayan, daha çok kurban ve yardıma ihtiyacı olan figürler olarak ele alınıyordu. Bunun ilerisine gittiğini görüyoruz. COP26’da bu çok netti. Kadınların yalnızca kurban değil, değişimin öncüsü oldukları kabul görmüştü ve herkesin konuşmasında değindiği bir konu oldu.”
Kaynak: Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu