Bugün Kıbrıs

HEPİMİZE YETER – ΦΤΑΝΕΙ ΣΕ ΟΛΟΥΣ ΜΑΣ

Avrupa Parlamentosu oturumlarını Fransa’nın kenti Strazburg’ta davetli olarak takip eden Bugün Kıbrıs’a konuşan Avrupa Parlamentosu AKEL milletvekili Yorgos Yeorgiu, karşılıklı yayınlanan navtexlerin ardından, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “diplomasi tükendiği zaman sahaya iniyoruz” sözlerini değerlendirdi. Yeorgiu, kelimelerini dikkatlice seçmeye çalışarak, “şunu söylemek isterim; denizler büyüktür, doğalgaz çoktur, hepimize yeter” dedi. Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis’e yüklenen Yeorgiu, kalıcı bölünmenin mimarı olacağı konusundaki endişelerini paylaştı. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin tartışılmaz olduğunu vurgulayan Yorgos Yeorgiu, bunu yapanların ayrımcı duvarı büyüttüğünü ifade etti.

KIBRISLI AVRUPA PARLAMENTERLERİNİN GÜNDEMİNDE NE VAR?
“Tabii her zaman Kıbrıs sorunu gündemimizde oldu. Kıbrıs ile ilgili sorunları hem Niyazi Kızılyürek, hem diğer Kıbrıslı üyelerle birlikte Avrupa Parlamentosu’nun gündemine taşıyarak baskı yaratılmasını sağladık. Seçilir seçilmez kısa süre sonra Covid ile karşılaştık ve ister istemez Covid mesaimizin en büyük parçasını oluşturdu. Pandemi ile birlikte ortaya çok önemli sorunlar çıktı. Sağlığın ötesinde ekonomiler çöktü, insanlar işsiz kaldı. Bu konuda epeyi işler yaptık. Çok büyük bir tartışma yaşandı burada, pandemiye karşı oluşturulacak fon hakkında ve sonunda parlamentonun yoğun katılımıyla 750 milyarlık fon ortaya çıktı. Yarısı hibe olarak yarısı da düşük faizli, uzun süreli kredi olarak verilecek. Üye devletlerin bunu nasıl kullanacağı konusuna bakacağız. Bir diğer konu yeşil mutabakat. AB’nin gündemini oluşturan konulardan biri de dijital ilerleme ve yapay zeka konularıyla da yakından ilgileniyoruz. Çocuk kanserine karşı önlemler alınması için yaptığım öneriler de kabul edilerek fon ayrıldı. Aynı zamanda mortgate’leri ödeyemeyip evleri alınan insanlar için mücadele ediyorum. Tabii Kızılyürek ile birlikte yangın, tüm yurttaşlar tarafından kullanılsın diyerek safepass, barikatların kapatılması gibi konular gündemimizde oldu. Hellim konusunda ciddi gelişmeler sağladık. Kıbrıs’ta yaşanan insan hakları ihlalleri konusunu her daim gündemde tuttuk.”

KIBRISLI TÜRKLERİN EŞİTLİK TARTIŞMASI
“Maalesef Crans Montana sonrasında öyle bir ortam oluştu ki süratle kalıcı bölünmeye gidiyor ülkemiz. Türkiye’nin sorumlulukları elbette vardır ve kesindir. Türkiye’nin tutumunu da gündeme taşıyıp kınıyoruz ama bu tek başına sonuç almak için yeterli değil. Maalesef Crans Montana sonrası Anastasiadis, Kıbrıs’a birtakım farklı konular taşıdı. Guterres çerçevesi dışında önerilerdi. Günün sonunda bu öneriler Türkiye’nin işine yaradı. Gerçek olan şudur; toplumun bir kesimi siyasi eşitliği kabul etmiyor; BM kararlarında olduğu şeklinde siyasi eşitliğin tanımlanmasına karşı çıkan siyasi güçler ve toplumun bir kesimi var. Resmi olarak baktığınızda AKEL ve DİSİ’nin yani iki büyük partinin siyasi eşitliği BM parametrelerinde belirlendiği şekliyle kabul ettiğini görüyoruz. Ama öbür taraftan gerek eğitim sistemindeki aksaklıklar yüzünden gerekse basının tutumundan ötürü, Kıbrıslı Rum toplumunda, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmeme konusu güçlendirildi. Eğitimden bahsederken Kilise’den de bahsediyorum tabii ki. Çünkü Kilise hem eğitimde doğrudan çok etkili, hem de kendisi de eğitim kurumu gibi davranıyor. Kıbrıslı Türkler azınlık değildi ve gelecekteki federal devlette de azınlık olmayacak. Bunu anlamayanlar Kıbrıslı Türkleri azınlık olarak görmek isteyenler sadece ülkedeki ayrımcı duvarı büyütmüş oluyorlar, başka bir şey yapmıyorlar.”

TÜRKİYE’NİN MÜDAHALELERİ
“Şahsen Kıbrıslı Türk demokratlarını, sendikaların Kıbrıs konusundaki mücadelesini selamlıyorum. Türkiye gibi bir ülkeyle karşı karşıya oldukları halde kavga etmeye devam ediyorlar, müdahalelere karşı çıkıyorlar. Akıncı’nın götürülerek Tatar’ın getirilmesine karşı aldıkları tavrı da selamlıyorum. Biz AKEL olarak sürekli uyarı yapıyoruz. Bu durum devam ederse Türkiye’nin ülkücüleri, ocakları bozkurtlar etkin olursa bunun nereye varacağı konusunda sürekli toplumumuzu uyaran bir politika yapıyoruz. Defalarca Anastasiadis’i eleştirdik ve böyle giderse ülkenin bölünmüşlüğünün mimarı olacağını söylüyoruz. Kıbrıs’ın güneyinde saf temiz bir Rum devleti olacağını düşünenler, kuzeyden etkilenmeyeceğini düşünenler büyük bir yanılgı içinde. AKEL olarak diğer siyasi güçlerin de yurtsever bir sorumlulukla davranmalarını bekliyoruz.”

TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ
“Kıbrıs sorunu çözümsüz kaldığı sürece Türk-Yunan ilişkilerini her zaman olumsuz etkileyeceğini düşünenlerdenim. Aynı zamanda Yunanistan ile Türkiye’nin kendi aralarında sorunları var. Türk-Yunan ilişkilerinin ve Kıbrıs sorununun birbirine bağlı, birbirini etkileyen sorunlar olduğunu düşünüyorum. Bir yandan AB’nin de çabalarıyla diyaloğun başladığını görüyoruz ama bir yandan da askeri gerilimlerin, silahlanmanın devam ettiğini görüyoruz. Bu mevcut ortam ilerleme sağlamak için uygun bir ortam değil. Bu iki halkın büyük hayranlık duydukları liderleri Venizelos ve Atatürk’tür. Dönüp oraya baksınlar Yunanlı ve Türk siyasetçiler ve bundan dersler çıkarsınlar. Son olarak Çavuşoğlu’na da şunu söylemek isterim; denizler büyüktür, doğalgaz çoktur, hepimize yeter.”

Exit mobile version