Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), “YÖDAK ve yolsuzluklar” konulu basın toplantısı yaptı.
Sendikanın yeni binasında yer alan basın toplantısında ilk sözü alan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun (YÖDAK) üniversitelerin akreditasyonunu ve izinlerini düzenleyen ve onları denetleyen bir kurum olduğunu belirtti.
Elcil, ülkede eğitimin niteliğinin artırılması isteniyorsa, YÖDAK gibi kurumların birilerine menfaat sağlama yeri olmadığı konusunda titiz davranılması gerektiğini dile getirdi.
Şener Elcil, Netkent Üniversitesi diye bir üniversitenin var olduğunu, bu üniversitenin YÖK tarafından da eleştirildiğini, yaptırım yapılması için yetkili makamlara telkinde bulunulduğunun kamuoyunda yer aldığını söyledi.
Netkent Üniversitesi’nin izinsiz olan bölümlerden öğrenci mezun ettiğini ileri süren Elcil, bu durumdan YÖK’ün de, YÖDAK’ın da şikayetçi olduğunu, polise başvurulduğunu, mahkemeye gidildiğini, ancak Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın ve polisin bu konuda adım atmadığını, mahkemede sürecin ertelendiğini savundu.
Üniversitenin mütevelli heyetinde siyasetin önemli isimlerinin var olduğunu ileri süren Elcil, Eğitim Bakanlığı’nın bu üniversiteyi kapatma yetkisinin olduğunu savunarak, bu konuda tek bir partiyi suçlamadığını, geçmişte de adım atılmadığını söyledi. Elcil, ilgili makamları göreve davet etti.
Basın toplantısında sendikanın basın açıklamasını KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş okudu.
Açıklama şöyle:
“AKP’nin kuklalığını yapanların atanarak makam sahibi yapıldığı kuzey Kıbrıs’ta, aynen Türkiye’de olduğu gibi yolsuzluk, usulsüzlük yapmak bir erdem olmuştur.
Adamızın kuzeyindeki üniversitelerin verdiği eğitimin niteliğinin tartışıldığı, her köşeye üniversite açıldığı bir dönemde, bunları kontrol edecek, gereken izinleri verecek makam olan YÖDAK’a yönelik siyasi istismar yapılmasını kamuoyunun gündemine getirmek istiyoruz.
Netkent Üniversitesi mütevelli heyetinde Dışişleri Bakanı Sn. Tahsin Ertuğruloğlu’nun Ersin Tatar’ın siyasi işler danışmanı Çavlan Suerdem’in bulunduğu, Sn. Tahsin Ertuğruloğlu’nun bir yakınının öğretim görevlisi olarak çalıştığı ile ilgili basın aracılığı ile sorduğumuz sorulara maalesef Netkent Üniversitesi cevap vermediği gibi Sn. Tahsin Ertuğruloğlu da sorularımızı geçiştirmiştir.
Netkent Üniversitesi gerek YÖDAK, gerekse YÖK tarafından izinsiz bölümlerden öğrenci mezun etmekle suçlanmaktadır. Bu konuda YÖDAK mahkemeye gitmiş, Eğitim Bakanlığı’ndan da bu üniversite ile ilgili gerekli yasal mevzuatı uygulaması talebinde bulunmuştur. YÖK ise protokol görüşmelerinde bu konuyu defalarca gündeme getirmiştir.
Bu gerçekler ortada dururken, geçmişte ödenek ve rüşvet söylemleri ile kurdurulan ÖRP’nin eski başkanı Sn. Turgay Avcı, Sn. Ersin Tatar tarafından YÖDAK başkanlığına atanmıştır. Bu atama seçimlerde verilen desteğe karşılık görünse de aslında Sn. Turgay Avcı’nın Netkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti Genel Sekreteri Cavit Tuna ile de şirket ortaklığı bulunmaktadır. Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesi’nde Turgay Avcı ve Cavit Tuna’nın hissedarı oldukları T&C Technic Mechanic and Safety Services LTD isimli şirket MŞ 17774 numara ile kayıtlıdır. Sn. Turgay Avcı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde çalıştığı düşünülürse bu üniversitede ikinci iş yasağı olması da dikkate alındığında, kuvvetler ayrımı ilkesinin çiğnenmesi bir yana, yasaların da yok sayıldığı açıktır.
Kendi maddi çıkar ilişkileri üzerinden makama atama yapılması, hukuğun çiğnenmesi Sn. Tatar’ı rahatsız etmemiş olacak ki, izinsiz bölümlerden mezun veren bu üniversiteye avantaj sağlama ilişkilerine çanak tutmaktadır.
Polypeck davaları, Türkiye’de koyun kaçakçılığı davası, Kulaksız 5 Sitesi’nde İngilizlerin dolandırılması davası, Girne’de 65 dönüm arazi konusu gibi iddialara cevap veremeyen Sn. Tatar’ın Netkent konusuna yaklaşımı bizleri şaşırtmamıştır.
Hatırlatırız ki, geçmiş dönemlerde eski YÖDAK Başkanı ile ilgili benzer tartışmalar gündeme gelmiş ve Sn. Akıncı’nın KTÖS’ün ortaya koyduğu belgeleri referans alarak bu çıkar çatışmasını ortadan kaldırmıştır.
Bu konuda ülkemizin üniversitelerinin de ses vermesi, Eğitim Bakanlığı’nın devreye girmesi ve toplumun tüm demokratik güçlerinin olayın üzerinde gitmesi şart olmuştur. Türkiye’deki yolsuzluklar ve mafya ilişkileri konuşulurken bizdeki hukuksuzlukların ve usulsüzlüklerin de üzerine gidilmelidir.
Bu çerçevede İsmet İnönü’nün biz sözünü hatırlatmakta yarar görüyoruz;
Bir ülkedeki namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur olmalıdır.
Saygılarımızla”