Artık mahanası kalmadı, derdi eskiler.
Yani karşılıklı geçişleri kısıtlamanın, kapıları kapalı tutmanın bundan böyle herhangi bir bilimsel gerekçesi kalmadı. Burada rakamları tekrarlamanın da anlamı yok.
On binlerce yapılan testte parmakla sayılabilecek vaka sayısını ve onların de herhangi bir bulgu (semptom) vermeden geçen çok düşük pozitif test oranlarını çok yazıp çizdik.
Kapıların sıkı sıkıya kapalı tutulmasının sebebi her iki tarafta da siyasiydi.
Ve siyaseten de sonuca ulaşıldı zaten! Tüm adada fanatik milliyetçilik hortlatıldı. İstediğiniz de bu değil miydi? Adanın iki tarafında faşist partiler ve eğilimler yükselişe geçti.
Kıbrıs adasını yarım asırdan fazladır hayır ettirmeyen, insanları birbirine düşürüp bunun üzerinden ekonomik ve siyasi rant yiyen zümreleri yaratmaktan başka bir şeye yaramayan Kıbrıs sorunu çözümsüzlüğe kilitlendi.
Yetmedi mi? Dünya kadar aileyi parçalamak, insanları kaybetmek, çocukları babasız kardeşsiz bırakmak yetmedi belli ki.
Hala daha bunlardan beslendiğinizi biliyoruz. Gerçeklerin bir gün açığa çıkmak gibi bir huyu olduğunu da biliyoruz.
Bakınız yarım asırlık kayıplar, çeyrek asırlık cinayetler her gün ışığına çıkıyor, aydınlanıyor. Kıyılan, kaybedilen bedenler bulunuyor, ailelerine teslim ediliyor, katiller birbirini satıp açığa çıkıyorlar.
Gelelim tekrar kapılara…
Direnmeyin artık, açın kapıları. Ülke içinde, ada sathında vaka oranları eşitlenmiş ve birbirlerine çok yakınken bile çeşitli renk kodları kopyalanıp onların arkasına sığınmaya çalışan bilimsel kurullar yaratıldı. Onları bahane göstererek siyasetler üretildi. Gerçeklerden kaçılıp, farazilerin arkasına sığınıldı.
Hafta içinde Türk ve Yunan Dışişleri bakanları buluştu. Kendi aralarındaki yani Türkiye-Yunanistan arasındaki geçişleri iki cümlede özetlendi.
“Covid-19 aşı sertifikalarının karşılıklı olarak tanınmasına karar verildi. Bu anlaşma çerçevesinde aşı olmuş veya test sonuçları negatif olan vatandaşlar karşılıklı olarak ülkeler arasında geçiş yapabilecekler.”
Bu kadar zor mu böyle bir kararı almak? İşi karmaşık hale sokup, yalaş-bulaş kararlar üretmek niye?
Aylardır görüşen sağlık komitelerinin, bilimsel kurullar ve görüşmecilerin çözemediği sağlık mı, siyaset mi sorusunun cevabı çok net aslında.