Bugün Kıbrıs

İstanbul Sözleşmesi’nin 10. yılında Türkiye’ye çağrı

19 ülkenin Ankara büyükelçilikleri İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yıldönümü nedeniyle ortak bir açıklama yaptı.
“Herkes için, daha iyi bir gelecek için İstanbul Sözleşmesi” başlıklı açıklamada büyükelçiler, Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararını yeniden gözden geçirmesini umduklarını belirtti.
Açıklama, Avusturya, Belçika, Çekya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçilikleri tarafından yapıldı.
Türkiye’nin, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve mücadelesine ilişkin İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan ilk ülke olduğu vurgulanan açıklamada, “o tarihten bu yana kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi, bunlarla mücadele konusunda eşit haklar, kadınların katılımı, liderliği ve ulusal mevzuat açısından çok ilerleme kaydedildiği” ifade edildi.

“ÇEKİLME KARARININ İPTAL EDİLMESİNİ UMUYORUZ”
Ankara’nın 2011 yılından itibaren on yıl boyunca sözleşmeye önemli ve takdire şayan katkılarda bulunduğu belirtilen açıklamada, “Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10’uncu yıldönümü vesilesiyle, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin aldığı çekilme kararını iptal etmesi umudumuzu içtenlikle ifade etmek isteriz” denildi.
Açıklamada, “Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeyi takdir ederek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Sözleşme’ye aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetin kabul edilemeyeceği, özel veya ailevi bir mesele olarak değerlendirilemeyeceği bir anlaşma olarak bakmaya çağırıyoruz” ifadesine yer verildi.
Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Covid-19 salgını sırasında kadına yönelik şiddetin arttığına vurgu yapılan açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal edilmesinin, Türkiye’nin kadınların korunması için çizilmiş bu kapsamlı çerçeveyi muhafaza etmesi adına yararlı olacağı kaydedildi.

“ULUSAL ÖNLEMLER YETERSİZ”
Açıklamada, ulusal önlemlerin tek başına İstanbul Sözleşme’siyle aynı koruma düzeyine ulaşmadığına da vurgu yapılarak, iddia edildiği gibi cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ile ilgili de gizli bir gündemin sözleşmede yer almadığı ifade edildi. Açıklamada, “Sözleşme, ulusal hukuk sistemlerinin bu yönde uyarlamasını gerektirmez. Devletler, İstanbul Sözleşmesi’ni ulusal kararlarıyla eşgüdümlü biçimde uygulamak için yeterli yollara sahiptir ve aynı zamanda bu husus, Devletlerin, bütün insanların, LGBTQI’lilerin de dahil olmak üzere, haklarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmıyor” denildi.

Exit mobile version