MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kursları ile ilgili kararını, “Rumların değirmenine su taşıyan kepazelik” olarak değerlendirdi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Anayasa Mahkemesi’nin kararını da değerlendirdi.
Bahçeli, “Bu mahkemeye nüfuz eden bağnazlığın ne laiklikle ne de din ve inanç hürriyetiyle alakası vardır. Kur’an-ı Kerim’in öğretilmesinin neresi laikliğe aykırıdır? Allah kelamına yönelik bu saygısızlığın, bu nefretin neresinde laiklik vardır? Anayasa mahkemeleri her yerde çıbanbaşı, her yerde sorun kaynağıdır. KKTC Anayasa Mahkemesinin bu ilkel kararından dönmesi inancımıza ve insanlık onuruna saygının bir gereğidir.” diye konuştu.
Bahçeli, mübarek ramazan ayında, söz konusu mahkeme kararını kınadığını, asıl laikliğe aykırılığın, bu mahkemenin varlığında ortaya çıktığını söyledi.
RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ
Rusya-Ukrayna arasındaki artan gerilimin yatıştırılması konusunda Türkiye’den başka inisiyatif üstlenen, öne çıkan, aktif bir dış politika izleyen ikinci bir ülkenin olmadığını belirten Bahçeli, “Ukrayna ve Rusya arasında çıkacak muhtemel bir savaşın, diğer taraf ülkelerin müdahalesiyle yaygınlaşması, nihai olarak huzur ve barış denizi olan Karadeniz’in kana boyanması kuşkusuz felakettir.” diye konuştu.
Akdeniz’de Yunanistan’ın, çarpık bir plan ve çirkin bir senaryo dahilinde tahrik kampanyasını yoğunlaştırdığını anımsatan Bahçeli, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında sergilediği nezaketsiz, mesnetsiz, kaba ve gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan suçlayıcı ifadelerinin, Türkiye’ye kriz çıkarmak amacıyla özel olarak gönderildiğine işaret ettiğini söyledi.
Bahçeli, “Densiz Dendias’ın ağzının payını veren, haddini bildiren ve gevşeyen ayarlarını sıkıştıran Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nu, huzurlarınızda yürekten tebrik ediyorum. Basın toplantısı öncesi Sayın Çavuşoğlu’na, mevkidaşının anladığı dilden konuşması hususunda talimat veren Sayın Cumhurbaşkanımıza da şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin itibarını ve saygınlığını gölgelemeyi aklından geçiren Dendias’ın sert kayaya çarptığını, parmak sallayayım derken Türk pençesini yediğini dile getiren Bahçeli, “Yunanistan’ın maşalık ve korsanlığa soyunması, bu ülkenin Dışişleri Bakanı’nın olay çıkarmak niyetiyle Türkiye’ye gelmesi, önü arkası düşünülmüş, diplomatik teamüllerle ters düşmüş ucuz bir oyundur. Kuyu kazan, kazdığı çukura paldır küldür devrilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
“DESTURSUZ BAĞA GİRENİN…”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Akdeniz’in güvenliğini tehdit eden yegane ülkenin Yunanistan olduğuna dikkati çekti.
Gayriaskeri statüde olması antlaşmalarla güvenceye alınan 12 Ada’yı silah ve askerle dolduran Yunanistan’ın, hem suçlu hem de korkak olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı Trakya’da Müslüman azınlıktan bahseden bu çürük kafaların, oradaki azınlığın aynı zamanda Türk olduğunu, bu gerçeği değiştirmeye hiçbir çapulcunun, hiçbir muhasım ülkenin takatinin yetmeyeceğini bilmeleri ve kabullenmeleri şarttır. Sayıları 150 bine ulaşan Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının kendi baş müftülerini seçmekten mahrum olmaları büyük bir haksızlık, vahim bir hukuksuzluktur. Lozan Antlaşması çiğnenmektedir. 2012’de Batı Trakya’yı ziyaretimiz sırasında, bizleri alicenaplıkla karşılayan ‘Evinize hoş geldiniz’ diyerek sevinç içinde kucaklarını açan soydaşlarımız asla yalnız, çaresiz ve sahipsiz değildir. Görüldüğü kadarıyla Yunanistan tarihten hiç ders almamıştır. Anadolu’dan kaçarken enselerinden yakalanan Yunan askerlerinin, Ege’ye nasıl döküldüğünü, bir daha karaya çıkarlarsa dünyayı başlarına nasıl geçireceğimizi bu küçücük ülke sanıyorum hafızasından da çıkarmıştır.
Densiz Dendias’a ve Başbakan Miçotakis’e, destursuz bağa girenin sopayla kovalanacağını birilerinin tek tek anlatmasında yarar olacaktır. Deve nasıl ki boynuz ararken kulağından olmuşsa, Yunanistan da aklını başına almazsa değil kulağından bu gidişle boynundan da mahrum kalacaktır. Lafla peynir gemisi yürümez, Akdeniz’de fitnenin fermanı okunamaz. Aynı Yunanistan, şu mübarek günlerde Filistin’e şiddetle musallat olan Yahudi yerleşimci terörünü tasdik edercesine, İsrail ile kapsamlı bir savunma antlaşması imzalamıştır.
İnsaf ve merhamet bilmeyen, hoşgörü ve insanlık tanımayan bu ülkenin kolluk güçleri, mültecilerin üzerine benzin döküp yakmaya teşebbüs edecek kadar acımasızdır, alçaktır, barbardır. Hani Avrupa değerleri? Nerede insan hakları? Nereye gitti insani yardım kuruluşları? AB’nin ve ABD’nin arkasına gizlenerek terör estiren, zulüm yağdıran Yunanistan hükümeti unutmasın ki mazlumların ahı hiç kimsenin yanına kalmayacak, bu hesap yarına bırakılmayacaktır. Türk milleti, evinden barkından kopmuş masum yavruları, kimi kimsesi olmayan muhtaç ve düşkün insanları vicdan örtüsüyle, şefkatli dokunuşuyla korumaya alırken, Yunanistan’ın ateşe verme iştahı tek kelimeyle kansızlıktır. Nitekim herkes soyuna çekecek, kanının ve fıtratının gereğini yapacaktır.”
“MERTLİK, DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAKTIR”
Akdeniz ve Karadeniz’de, Türkiye’nin milli güvenliği risk ve tehditlere maruz kalmışken, 104 emekli amiralin açıklamasını, “karanlık bir planın ilk halkası” olarak nitelendiren Bahçeli, “Türkiye’nin Mavi Vatan’ında her zamankinden fazla tedbirli ve kuvvetli olması gerekirken, 4 Nisan bildirisinin Deniz Kuvvetlerimizi töhmet altında bırakması, donanmamız üzerine gölge düşürmesi iç ve dış bağlantıları olan, ahlaksız bir tertiptir. Bu tertibe sahip çıkan kim varsa Yunanistan’ın hizasındadır.” dedi.
“Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un, 4 Nisan darbe çağrısının mertçe kaleme alındığını bir gazete aracılığıyla açıklamasının, tam manasıyla ‘namertlik’ olduğunu” dile getiren Bahçeli, “Emekli amirallerin bildirisini anayasal hak gören, düşünce özgürlüğüyle izah eden cunta sevdalıları, demokrasi muhalifleri, neyin ön hazırlığıyla, hangi amaçların propaganda faaliyetleriyle tembihlenmişlerdir? Her puslu dönemde, yargıya yuvalanmış bir ucubenin ağzını açması, nifak saçması nereye kadar olağan karşılanacaktır?” sorularını yöneltti.
“2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini, mimarı olduğu 367 düğümüyle krize sokan Kanadoğlu’ndan sonra şimdi de devreye beyni sulanmış Yargıtay eski Başkanı mı girmiştir?” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Belli merkezlerde projelendirilip kamuoyuna servis edilen, ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusu, ihanetin ve melanetin maskesi olarak mı kullanılmaktadır? Hazine ve Maliye Bakanı ‘kaybolan para yok’ diyor, Merkez Bankası Başkanı aynı şeyi söylüyor, üstelik somut ve rasyonel veriler de bu ifadeleri doğruluyor. Ne var ki CHP-İP-HDP ağız birliği etmişçesine 128 milyar doların akıbetini sorguluyor. Bre utanmazlar, 128 milyar doları bırakın da 104 emekli amiralin 4 Nisan bildirisinin hesabını verin. Çünkü alayınız işin içindesiniz. Aradığınız para devletin kasasında, peki siz neredesiniz? Hz. Ömer, ‘Utanması olmayanın kalbi ölüdür’ demişti. Bunların siyasetleri de kalpleri de iflas etmiştir. Mertlikleri ise sıvası dökülmüş kerpiç duvar gibidir. İşi gücü bırakıp gece yarısı bildirisi yayımlamak, sonra da ‘metin değiştirilmiş, haberim yoktu, nasıl olduğunu bilmiyordum’ diyerek kıvırmak, mertlik değildir. Mertlik, demokrasiye sahip çıkmaktır. Mertlik, milli iradeye sadakat göstermektir. Mertlik, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü savunmaktır. Mertlik, Yargıtay eski Başkanı’nda olmayan, zillet ittifakında görülmeyen haslet ve davranış kalıbıdır.”
İtalya’da gerçekleşen Paralimpik Yüzme Dünya Serilerinde Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonu olan Sümeyye Boyacı’yı, Portekiz’de yapılan Avrupa Judo Şampiyonası’nda 78 kiloda Avrupa Şampiyonu olan Kayra Sayit’i kutlayan Bahçeli, Afrika kökenli Kayra Sayit’in zaferinden sonra bozkurt işaretiyle selam vermesini de ayrıca anlamlı ve değerli bulduğunu sözlerine ekledi.