“İnsan Hakları Platformu Bileşenleri”, kayıp yakını ailelerinin hedef gösterilemeyeceğini belirtti. Kuir Kıbrıs Derneği, Sivil Toplum İnisiyatifi, Mülteci Hakları Derneği, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, Kıbrıs Türk Barolar Birliği – İnsan Hakları Komitesi ve Üçüncü Toplum Forumu’ndan oluşan İnsan Hakları Platformu Bileşenleri, yazılı açıklamasında, kayıp yakınlarının temel insan haklarını yok saymanın ne insaniyete, ne de hukuka uygun olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı eleştirdi.
Açıklamada, 27 Mart 2021 Cumartesi günü, Kıbrıs’taki çatışmalarda hayatını kaybeden kayıpların cenaze töreninin sivil şekilde gerçekleşmesini eleştirip, bu konunun bireysel tercihlere bırakılmayacak bir mesele olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, kayıp yakınlarının hedef haline gelmesine ve insan hakları ilkelerinin ihlal edilmesine neden olduğu ileri sürüldü.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Kişilerin defin işlemleri gerek yerel mevzuata gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre akrabalarının belirledikleri şekilde gerçekleşebilir. Devlet, Kurumsal, Şehit ve Kayıp Şehit Cenaze Törenlerine ilişkin kuralları düzenleyen yasanın 4’üncü maddesinin 2’nci fıkrası, kayıp yakınlarına askeri tören düzenlememe hakkını tanımaktadır. Bunun yanında, AİHM içtihadı gömme hakkını akraba ve yakınların kendi istedikleri gibi kullanmaları gerektiğini açıkça belirtmiştir. Mahkeme içtihadına göre kayıp yakınlarına bu yönde yapılacak baskı ve dayatmalar, Madde 8 altında düzenlenen özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına aykırılık teşkil etmektedir (Bknz. AİHM’de açılmış ilgili davalar: Sabanchiyeva v Diğerleri, Gülbahar Özer v Yusuf Özer v. Türkiye).”
Ülkede yaşanan çatışmalarda birçok sivil, gerek Kıbrıslı Rum, gerekse Kıbrıslı Türk’ün hayatını kaybettiği , asla bir daha yaşanmaması için inatla çalışılması gereken savaş suçları işlendiği savunulan açıklamada, adanın her iki tarafında da işlenen savaş suçlarına dair ne bugüne kadar kapsamlı bir soruşturma yürütüldüğü, ne de çeşitli adalet mekanizmalarının devreye konduğu ileri sürüldü.
Bugün ülkede benzeri ağır ve yaygın insan hakları ihlalleri yaşanmaması, senelerdir süren cezasızlığın yarattığı adaletsizlikle bir kere daha karşılaşmamak için demokratik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak, insan haklarına sahip çıkması ve barış kültürü için çaba sarf edilmesi gerektiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:
“Bizler İnsan Hakları Platformu bileşeni örgütler olarak, meclisin bir an önce Birleşmiş Milletler Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme’yi onaylayarak iç hukukun bir parçası yapmasını talep ediyoruz. Ayrıca bugün Polis Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre Kıbrıslı Rum kimliklendirilmiş kayıplarla ilgili olarak başlatılan soruşturma süreciyle ilgili bilgi talep ediyoruz. Bu soruşturma ne için yapılacak, hangi amaçla kullanılacaktır? İşlenen savaş suçlarının faillerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili yeni bir çalışma mı başlatılmıştır? Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın açıklamasının ardından yaşanan bu gelişmenin anlamının, çerçevesinin ve özellikle ifade vermeyi kabul eden kişilerin korunmasına dair ne gibi tedbirler alındığının ve son olarak da sınır kapılarından geçişin zorlaştırıldığı bu dönemde Kıbrıs’ın güneyinden ifade vermek isteyen kişiler için ne gibi yöntemler izleneceği kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.”