Açıklama aynen şöyle:
“Hellim/Halloumi isminin coğrafi işaret olarak Avrupa Birliği nezdindeki tescili ile AB gıda güvenlik standartları ve tescile uygun üretilecek hellimin Yeşil Hat ticareti kapsamına alınarak Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Avrupa Birliği’ne ticaretine olanak sağlayacak düzenlemelerin Avrupa Birliği’nin ilgili alt Komitelerince onaylandığı malumlarıdır.
Düzenlemelerin yasallaşması için gerekli onay sürecinin Nisan ayı ortalarında tamamlanması beklenmektedir. Kültürel, sosyal ve ekonomik önemi haiz Kıbrıs adasına özgü hellimin AB nezdindeki coğrafi işaret tescilinin ve ticaretinin, üreticilerimizin hak ve çıkarlarını da gözetecek şekilde gerçekleşmesi için Cumhurbaşkanlığı olarak, AB Koordinasyon Merkezi ile birlikte, ilgili Odalar, üretici birlikleri ve diğer paydaşlarla koordineli bir şekilde gerekli girişimleri yapmış bulunuyoruz.
Konuyu en üst düzeyde Avrupa Birliği ve üye ülkelerin gündeminde tutarak, üreticilerimizle istişare içerisinde, görüş, öneri ve endişelerimizi her aşamada ilgililerle paylaştık. İçinde bulunduğumuz süreçte, bazı endişelerimizin karşılandığı belirtilse de, yasallaşacak olan iki düzenlemenin nihai şekli hala daha tarafımızla paylaşılmamış, uygulamaya yönelik belirsizliklerin giderilmesi yönündeki taleplerimiz de yanıtsız bırakılmıştır. Örneğin, 2015 yılında iki Lider arasında varılan ortak mutabakat uyarınca atanan ve coğrafi işaret tescil standartlarına uyumu denetleyecek olan uluslararası denetim kuruluşu Bureau Veritas’ın bu denetimi ne şekilde gerçekleştireceği, Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden ticareti yapılacak hellimin gıda güvenlik denetimlerini yapacak kurumun belirlenmesinde ve denetimlerinde makamlarımızla yapacağı iş birliği konuları ısrarlı girişimlerimize rağmen netleşmemiştir.
Bu konulardaki taleplerimiz doğrultusunda Avrupa Komisyonu ile temaslarımız devam edecektir. Cumhurbaşkanlığı olarak Hellim/Halloumi coğrafi işaret tescilinin adadaki iki Halk arasında güven yaratmak maksadıyla bir güven yaratıcı önlem olarak ele alınması konusunda Rum tarafına hem Komisyon aracılığıyla hem de doğrudan öneriler yaptık. Yapıcı tutumumuza rağmen Rum tarafı, Kıbrıs Türk üreticilerinin talepleri yerine getirilip, belirsizlikler netleşmeden, AB sürecinin ilerlemesini tercih etmiştir. Bir başka değişle, iki taraf arasında ihtiyaç bulunan iş birliği önerimizi bir kez daha reddetmiştir”