Bugün Kıbrıs

Türkiye: Uluslararası anlaşmalardan kararname ile vazgeçebiliriz

Şentop’un açıklaması şu şekilde:

“Cumhurbaşkanı, İstanbul Sözleşmesi’nden kararname ile çekildiği gibi Montrö’den de diğer uluslararası anlaşmalardan da çekilebilir.
Milletlerarası antlaşmaların hukuk sistemimizde nasıl onaylandığı, bunlardan nasıl çıkılacağına dair konularda bugün yazan arkadaşlar daha önce de makaleler yazmış. O zaman söylediklerinle bugün yazılanlar arasında çelişkiler var. Anayasa’nın 90. maddesine göre üç adım var. Birinci adım imzalanma aşaması. Bu yürütmenin yetkisindedir bizde. Ya Dışişleri Bakanı, hükümet yetkilisi veya diplomat imzalar. İkinci aşaması anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunması. Bu parlamento yetkisindedir. Bunu biz kanunla yapıyoruz. Üçüncü aşama onaylanma aşaması. Burada da yetki daha önce Bakanlar Kurulu’ndaydı şimdi yeni sistemde Cumhurbaşkanında. Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra yürürlüğe girer. Meclis’in uygun bulması onaylama izni veriyor. Cumhurbaşkanı onaylamayabilir. Parlamento aşaması onaylamayı zorunlu kılan bir aşama değildir. Mesela Romanya ile Serbest Ticaret Anlaşması yapmışız. Meclis uygun bulmuş. Aradan 5 yıl geçmiş. Bakanlar Kurulu bu anlaşmanın feshi diye karar çıkmış, vazgeçilmiş. Mevzuat ve uygulama bu şekilde. Bakanlar Kurulu kararıyla vazgeçilmiş kararla ilgili tekrar bir kanun çıkarılmasının örneği yok.

“TBMM’NİN ONAYLAMASI İLE ULUSLARARASI SÖZLEŞME UYGULAMAYA GİRMİYOR”
Bu konuyu hayretle izliyorum. Bu kararname değil, Cumhurbaşkanlığı kararı. Bir idari işlemdir. Bununla ilgili Danıştay’a başvurulabilir. Burada şaşırdığım husus şudur. İlk defa karşılaştığımız, hukukta ilk defa karşımıza çıkan sorunu teorik olarak tartışıyormuşuz gibi yapıyoruz. 1963’den beri Türkiye’de uygulanan bir sistem var. 1990’lı yıllarda da var, yakın zamanda da var. Örnekler üzerinden gidersek sorun kalmıyor. Yeni bir mevzuat hazırlıyoruz, bu konuyu nasıl yapalım dendiğinde amenna. 1997 tarihli rahmetli Süleyman Demirel imzasıyla sona erdirilen anlaşmalar var. Meclis’in onaylamasıyla uluslararası sözleşme uygulamaya girmiyor. Bu gerek şarttır. Uygun bulma kanunu olmadan Cumhurbaşkanı onaylamaz. Uygun bulma kanunu olması Cumhurbaşkanının onaylamasını zorunlu kılmıyor. Onayladıktan sonra da vazgeçebilir. Mantıkta mümkün, muhtemel arasında bir fark vardır. Marmara denizinde ayran yapabilmek mümkün müdür, mümkündür, yeterli yoğurt bulursanız yapabilirsiniz. İhtimal ise gerçeklerden hareketle yapılabilecek bir şeydir.

“KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ DAİR KANUN YÜRÜRLÜKTE”
Şu an İstanbul Sözleşmesi yürürlükte. 3 ay geçtikten sonra. Sözleşmeden nasıl çıkalacağı bildiriliyor. Tanımış olduğu sürenin bitmesi gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerine yapılan mahkemelerce atıfa rastlamadım. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun var. O kanun yürürlükte. Mahkemeler o kanuna binaen uygulama yapıyor. O kanun ancak kanunla değiştirilebilir. Sokaktaki vatandaşın İstanbul Sözleşmesi üzerinden kadına karşı şiddete karşı şu çok önemlidir, ahlaki olarak kötüleştiriyor tartışmasını mübalağalı buluyorum. Bu konularda iç hukuk düzenlemeleri önemli. Sözleşme bir çerçeve sunuyor sadece.

Exit mobile version