Bugün Kıbrıs

Hrant Dink katledilişinin 14. Yılında anıldı: Katiller hala ortaya çıkarılmadı

Agos Gazetesi önünde 19 Ocak 2007 yılında uğradığı saldırı sonucu öldürülen Hrant Dink, katledilişinin 14. yılında öldürüldüğü yerde, öldürüldüğü saatte anıldı. Türk ve Ermeni halklarının birlikteliğinin, dostluğunun gelişmesi için verdiği mücadele ile bilinen Hrant Dink’in katilleri hala bulunup, yargılanmadı. Davayı takip edenler dosyanın yakında kapatılacağına dair görüş birliği içinde. Türkiye’deki basın örgütleri gün boyu yaptıkları açıklamalarda, Türk adaletinin birinci görevinin bu dava olması gerektiğini, gazeteci ve aydınlara yapılan suikastlar gibi, Hrant Dink cinayetinin de aradan geçen 14 yılda aydınlatılmadığını belirtti.

Gazete önünde gerçekleşen anma sırasında konuşma yapan Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, azmettiricinin ve tetikçinin hala bulunamamasını eleştirerek, “Basitçe söyleyelim, ‘Hrant’ı FETÖ öldürdü’ demek, ‘Ben yapmadım elim yaptı’ demektir. Hrant’ı Erkenekon öldürmüş demek, ‘ben yapmadım ayağım yaptı’ demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin?” dedi.

Rakel Dink’in konuşması şöyle:

“Sevgili dostlar, 14 yıldır buradayız. Bugün pandemi şartlarıyla, acıları ve bilinmezlikleriyle buradayız. Biliyorum ki, yürekleri burada çarpanlar çok çoktur.

Burası unutturulmak istenen konuların hatırlandığı, hatırlatıldığı bir yer oldu. Burası acılarda kardeş olmayı öğrendiğimiz yer, acıları paylaşma, yüzleşme, yüzleştirme yeri oldu. Adalet ve doğruluk arayanların, isteyenlerin bir araya geldiği yer oldu. Bu alan devletin işlediği, göz yumduğu, duyarsızca, acımasızca cevapsız, sonuçsuz bırakılan cinayetlerin, davaların dile getirildiği yer oldu.

Bir kılıç artığı torunu olarak, yüzyıldır yaşadığımız acıları inkar etmek, yalanlamak yetmedi bir de ‘sözde soykırım’ diyerek, yalanlarına tüy diktiler. Birilerini acıtıyor muyuz, incitiyor muyuz diye hiç düşündünüz mü? Ermeniye sonu gelmeyen düşmanlığınız, hakaretleriniz, aşağılamalarınız, kininiz, öfkeniz gerçekten artık yoruyor. Siz hiç yorulmadınız mı? Yazık. Susmak, pişkinlik utanç verici. Rab yardımcımız olsun.

Eşimin davası 14 yıldır devam ediyor. Bu 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler! Çözemediler, çünkü maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar. Şu kadar yıldır etkili bir soruşturma yürütememek başka nasıl izah edilebilir? Şu kadar senedir tehdit edenlerin, hedef gösterenlerin bir kere bile sorgulanmamış olmaları, başka nasıl açıklanabilir? Yakında davada yine bir karar çıkarıp bitti demeye çalışacaklar. Bittiğinden eminseniz neden avukatlarımızın taleplerini reddediyorsunuz? Neden tehdit edenleri, hedef gösterenleri ve azmettirenleri soruşturmuyorsunuz?

‘Acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor?’

14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu. Ona göre bizim dava da renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor: acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor?

Basitçe söyleyelim, ‘Hrant’ı FETÖ öldürdü’ demek, ‘Ben yapmadım elim yaptı’ demektir. Hrant’ı Erkenekon öldürmüş demek, ‘ben yapmadım ayağım yaptı’ demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin?

14 yıldır görevini layığıyla yaptığını kanıtlamaya çalışan onca inkarcının, sanıkların ve tanıkların arkasında bir garip devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet… Bırakın hangi duvar, hangi bina yıkılırsa yıkılsın. Bu halk bundan iyisini inşa edecektir. İnşa edemeyecekse zaten harabedir.

RAB’bin iğrendiği yedi şey vardır. Maalesef gururdan, yalandan geçilmiyor. İnsan öldürenler, düzenbazlar, kötülükten zevk alanlar çoğaldıkça çoğalıyor. Ve maalesef ayırımcı zihniyet, çekişmeler, düşmanlık ve yalancılık soluyarak beslenip semizleniyor. Ülkemiz için yas tutsak yeridir, çünkü hepsi fazlasıyla var.

‘Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline! …Kötüye iyi , iyiye kötü diyenlerin, karanlığı, ışık, ışığı karanlık yerine koyanların; acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline’ Yeşaya 5:18-20.“

‘Yapmamız gereken tek şey bir araya gelmektir‘

Anma töreninde, geleneksel balkon konuşmasını ise HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş yaptı.

Demirtaş, 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekanı’ndan şu ifadelerle seslendi: “Bütün mümkünler gözümüzün önünde dururken uzanıp tutmaya cesaret edemeyen toplumun öncülerindedir büyük eksiklik. Bütün mesele uzanıp tutmakta, buna cüret etmekte, bu cesareti göstermektedir. Ama yılmak yok. Biz de tıpkı sevgili Hrant’ın yaptığı gibi, intikam duygularına teslim olmadan akılla, sabırla, sevgiyle ama ille de dirençle sarılacağız umuda.

Bunca kutuplaşmanın, düşmanlaştırmanın, gerilimin içinden sağduyuyla çıkışın yolunu bulmak zorundayız. Bu kadar kaotik ve karmaşık görünen durumdan kurtulmak aslında çok da basit. Yapmamız gereken tek şey bir araya gelmektir. Demokrasi için yan yana durmaktır. Biz kadınlar bunun için öncülük yapabilecek güce, inanca ve cesarete sahibiz. Gelin önce biz kadınlar birleşelim. Adaletsizliğe karşı, her türlü şiddete karşı, yoksulluğa karşı büyük bir kadın demokrasi ittifakı kuralım. Nefessiz kalmış topluma bir yol açalım. Bunun için daha ne kadar bekleyeceğiz? Ne olmasını bekleyeceğiz?

Bizi birleştirecek şey bir lider, bir parti, bir kurtarıcı değil, sadece kendi ellerimizdir. Gelin el ele verelim. Yarınlarımızı, çocuklarımızın geleceğini kurtaralım. Aksi takdirde Hrant’a verdiğimiz sözün gereğini nasıl yerine getireceğiz? Mahcup olmadan, nasıl her yıl bir araya geleceğiz?”

 

Exit mobile version